5.BÖLÜM

100 11 6
                                    

MULTİMEDYA:Prens Alexander Christopher Lutwig

(Alexander'ın Ağzından)

Müsabakanın bitişinden sonra John'la beraber biraz gezmeye karar verdik.İlk önce bahçede,sonrada ormanda gezmek için harekete geçtik.Bahçede yürürken John'un bana bir şey söylemek istediğini ancak söyleyemediğini anladım.Ona doğru döndüm ve onu konuşması için teşvik etmeye çalıştım."John,neyin var senin?Birşey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibisin."Dediklerimi duyduktan sonra o da bana döndü,heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı."Alexander,bugün müsabakada bir kız gördüm.Çok güzel ve çekiciydi.Bir iki kere göz göze geldik.Sanırım ona karşı bir şeyler hissetmeye başladım.Kızın yüzü aklımdan gitmiyor,dostum."Bu sözlerini duyduktan sonra afallamıştım.İçimden bir ses 'acaba o olabilir mi?'diyordu.Acaba;John,Isabella'ya birşeyler hissetmeye başlamış olabilir miydi?Bunları düşünmek bile üzülmeme,canımın yanmasına neden olurken gerçekleşmesine dayanamazdım. Isabella'nın,John'a olan hislerinin farkındaydım.Buna katlanabilirdim ama eğer John da Isabella'ya birşeyler hissetmeye başlarsa yada başlamışsa buna katlanamazdım.En sevdiğim,değer verdiğim tek dostum ve yıllardır hiç eksilmeden,azalmadan kalbimde yerini koruyan aşkım arasında kalırdım.Eğer böyle bir durumla karşılaşırsam Isabella'yı unutmak ve ona olan aşkımdan vazgeçmek zorundaydım.Çünkü;John benim en yakın arkadaşımdı,onu üzmeyi asla istemezdim.Uzun süredir aramızda varolan sessizlik John'un ilgisini çekmiş olacak ki,bana döndü ve meraklı bir şekilde konuştu."Alexander,çok dalgınsın bugün.Müsabakada gözün hep bir kişideydi.Sormak istedim ama sen anlatırsın diye düşündüm.Bu dalgınlığının nedeni o kişi mi?"John'un söyledikleriyle birlikte onun Isabella'yı hatırlamadığını anladım ama emin olmak için John'a döndüm."Ne yani sen o kızı hatırlamıyor musun?O kız,Assor prensesi Isabella Stanford.John ben o kıza..."John daha ben sözlerimi bitirmeden benim sözlerimi tamamladı."Dur,tahmin edeyim dostum.Aşıksın.Sen,Isabella'ya aşıksın."Ne diyeceğimi bilememiştim.İlk kez biri Isabella'ya olan ilgimi fark etmişti.John'a herşeyi söyleyip,içimi dökmeli miydim yoksa Isabella'ya olan hislerimi inkar edip içimde mi saklamalıydım?Ne yapacağımı düşünürken artık bu ilgiyi saklamaktan yorulduğumu anladım.En azından bir kişiye anlatıp,fikirlerini almanın iyi olacağını düşündüm.John'a söyleyecektim."Evet,dostum.Ben Isabella'ya aşığım.Ben o;asi,yardımsever ve güzel kızı tam 4 senedir seviyorum.Ama o beni sevmiyor,ona olan hislerimin farkında bile değil.Bu da yetmezmiş gibi birde başka birinden hoşlanıyor."John bu sözlerime o kadar şaşırmıştı ki,gözleri yuvalarından çıkacaktı.Şaşkınlığını yendikten sonra etrafına bakındı ve bana döndü."Biraz şuraya oturalım mı,dostum?"Gösterdiği yere baktığımda ileride renk renk çiçeklerin arasında bulunan,oturmak için yapılmış uzun mermeri gördüm.Kafamı olumlu anlamda salladığımda mermere doğru ilerlemeye başladık. Mermere oturduğumuzda John derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı."İnanamıyorum sana,Alexander.Bunu bana neden söylemedin?Tam 4 sene boyunca kendi içinde saklayıp,kendi kendini yiyip bitireceğine bana söyleyebilirdin en azından sana yardım etmeye çalışırdım."Onun bu sözlerinden bana kırıldığını anlamıştım ama ben böyleydim.Duygularımı yada başımdan geçenleri kolay kolay söyleyemezdim,herşeyi kendi içimde yaşar,her sorunu kendi başıma çözmeye çalışırdım.John'un bana olan kırgınlığını gidermek adına kendimi konuşmaya zorladım."John ben... Bak dostum,beni biliyorsun.Tam bir sır küpüyüm.Hislerimi,duygularımı senin gibi kolayca ifade edemiyorum.Belkide korkuyorum;insanların,birine olan hislerimi bilmesinden,bilmiyorum. Ama ben böyleyim.Özür dilerim,sana söylemem gerekirdi."John'un gözlerindeki kırgınlık biraz olsun kaybolduğunda rahatlamıştım.Onun bana kırılması bu hayatta başıma gelmesini isteyeceğim son şey bile değildi.Düşüncelerimden John'un sesiyle sıyrıldım. "Anlıyorum,Alexander.Böyle konuşmaların ne kadar zor olduğunu biliyorum,ayrıca insanların duygularını bilmesinden korksaydın banada anlatmazdın,inkar ederdin.Sadece her sorununu kendin çözmeye alışık olduğundan hislerini ve duygularını başkalarından saklıyorsun."Bu dediklerine hak verdiğimi göstermek için kafamı olumlu anlamda salladım.Sözlerinde haklıydı.Zaten hep böyleydik biz.John hep beni,benden daha iyi tanırdı;bende,onu ve onun yapabileceklerini ondan daha iyi bilirdim.John birden ayaklanınca bende ayağa kalktım.John'a baktığımda bana bakıp gülümsedi. "Hadi,ormana gitmiyor muyuz?"Bu sorusu gülümsememe neden olmuştu.John'la hiç uzun süre birbirimize kırgın veya küs kalamazdık.Onun sorusuna cevap vermediğim aklıma geldi. "Gidiyoruz ama bana kırgın değilsin,değil mi?Yoksa seninle ormana gelmeyi düşünmem lazım.Kendimi tehlikeye atmak istemem."Bu sözlerimi duyduktan sonra kahkaha attı ve bana cevap verdi."Bir daha böyle bir durumda kalmayacağımıza söz verirsen, sana uygulamayı düşündüğüm işkenceleri başka bir hatanı yakalayana kadar ertelerim."Bu şakacı tavrı benimde kahkaha atmama sebep olmuştu.Onun bu şakacı sözlerinin arasında gerçekten söylemek istedikleri de saklıydı.Bunu bildiğim için konuşmaya başladım."Sana söz,dostum.Bir daha böyle bir durumda kalmayacağız.Bundan sonra en azından sana karşı kendime olduğum gibi dürüst olacağım."Bu sözlerimden sonra John kolunu omzuma attı ve ormana doğru ilerlememi sağladı.Bu hareket kolumdaki yaranın azda olsa ağrımasına neden oldu ama önemsemedim,John'a ayak uydurdum.Son konuşmamızdan önce John'un bana başka birşeyler söylemek istediği aklıma gelince ona döndüm."Dostum,benim yüzümden söylemek istediklerini yarım bıraktın.Söyle bakalım,kim bu birşeyler hissetmeye başladığın şanslı kız?"Ben bunları söylerken ormanın içinde bulunan göle varmak üzereydik.John'un gözleri bir yerde sabitlendi ve konuşmaya başladı."Birşeyler hissetmeye başladığım şanslı kızı soruyordun öyle değil mi?İşte şurada."Sözlerinden sonra baktığı yere baktığımda onları görmüştüm.Gözlerim kendiliğinden onun güzel yüzüne sabitlenmişti.



KRALİYET ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin