Multide Lara'nın giydikleri var ;)
İyi okumalar.***
Gözlerimi açtığımda hava aydınlanmıştı. Dedeme baktığımda saçlarımı okşayarak bana bakıyordu. Uyandığımı gördüğünde gülümsedi. Ben de gülümsediğimde eğilip saçlarımdan öptü. "Günaydın kızım." dediğinde "Günaydın dedem." diyerek karşılık verdim. Gözlerine daha dikkatli baktığımda kıpkırmızı olduklarını farkettim. Tüm gece uyumamış belli ki benim koca bebeğim. Ah be dedem niye uyumazsın ki?
Doğrulup ayağa kalktım. "Hadi dedecik odana git de yatıp uyu bakalım." dediğimde "Yok kızım uykum yok." diyerek itiraz etti.
"Hop Ahmet Bey bana yalan söyleyemezsin tüm gece uyumamışsın belli. Hadi bakalım doğru yatağa." dediğimde gülümseyip ayağa kalktı ve burnumu sıktı.
"Peki tamam ama önce kahvaltını hazırlayayım." dediğinde aklıma Pera ile buluşacağım geldi. Onunla kahvaltı yaparız herhalde. Yaparız yaparız. O hayvan açtır şimdi kesin.
"Pera ile buluşacağım. Bir şeyler yeriz biz. Sen beni düşünme." dedim.
Onaylar anlamda kafasını salladı ve arkasını döndü. Dünkü araba olayını anlatmadığım aklıma geldiğinde "Şeyy dedee.." diye seslendim. Arkasını dönüp "Efendim kızım?" dediğinde dudağımı ısırdım.
"Ya şimdi önce endişelenmeyeceğine söz ver." dediğimde anlamayan gözlerle bana bakıyordu.
-Lara noldu kızım anlat hadi.
Gözlerimi kapatıp "Ya hani ben dün eve biraz geç gelmiştim ya," deyip gözlerimi açtım. 'Devamını söyle' der gibi kafasını aşağı yukarı sallayınca devam ettim. "İşte ben hastanede olduğum için geç geldim." diye bir çırpıda söyledim. Önce anlamadı-gözlerinin hala normal bakmasından anladım- ama 1 saniye geçmeden gözleri kocaman açılmıştı.
"Ya dur şey yapma hemen bir şey yok. Sadece ufak bir araba kazası." dedim sakinleştirmeye çalışarak. Ama sakinleştirmeye çalıştığım kişi dedem olunca bu mümkün değildi. Gözleri sanki mümkünmüş gibi daha çok açıldığında bir an kalpten gidecek diye düşündüm. "Ya dedeciğim bir şey yok bakma öyle. Zaten sadece değdi, hızlı değildi." dediğimde yüz ifadesinin değişmesini bekledim. Ama o hala aynı pörtlek gözlerle bana bakmaya devam ediyor ve hiçbir şey demiyordu. Korkmaya başladım ama hadi hayırlısı.
Zaten yalan da söylemiştim. Büyük ihtimalle araba son anda yavaşlamıştı ve bacağıma çarpmıştı. Çünkü biraz ağrı vardı. Ama tabii ki de bunu dedeme söylemeyecektim. Çünkü her şeyi olduğu gibi bunu da abartıp hastaneye götürürdü. Bunun için ameliyat bile ettirirdi. Ciddiyim.
Hala aynı yüz ifadesiyle bana baktığını görünce "Bana öyle bakma. Neyse işte çarpan çocuk da beni almış hastaneye getirmiş işte." dedim.
Ağzı bir şey söylemek için açıldığında beklentiyle ona bakıyordum. "Bana neden haber vermedin kızım?" dediğinde sinirli mi yoksa normal bir şekilde mi söylemişti anlayamadım. "Önemli bir şey değildi. Sana da haber verip telaşlandırmak istemedim." dedim. Yüz halinin az da olsa eski halini aldığını görünce rahatladım.
Ama yüzü bir anda sinirli bir hal alıp "Ne demek önemli bir şey değildi de haber verip telaşlandırmak istemedim! Sana olan her şey benim için önemli ve ne olursa olsun bana haber vermek zorundasın!" diye bağırdığında biraz erken rahatladığımı farkettim. Diyecek bir şey bulamıyordum. Dudağımı ısırdım. Sinirli bir şekilde yüzüme bakmaya devam edince ben de sinirlenmeye başlamıştım. O endişelenmesin diye bir şey söylememiştim ve şuan gerçekten abartıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİKOLATALI SÜT
Ficção Adolescente"Bence sen nedenini biliyorsun." dediğinde kafamı itiraz edercesine sağa sola salladım. Bu kez kaçmasına izin vermeyecektim. +Hayır. Bilmiyorum. Nefesini bıkkınca dışarı üfledi. Neden bu kadar inat ediyordu ki? Sadece söyleyeceğin iki kelime. Söyle...