-Dişlerimi fırçalarken konuşmaktan nefret ediyorum. ''Evet anne her şeyimi aldım kayıt için gerekli olan her şey hazır' Ah bu kadın nede çok düşkündü bana ''İyi kızım dikkat et aman kendine oralarda ben gelemiyorum ama kalben yanında olduğumu hiç bir zaman unutma emi kızım ''hadi ama anne ağlatacaksın beni 'Biliyorum anneciğim iyi ki varsın ' deyip hayatımda ki en sıkı sarılmalardan birini gerçekleştirdim. Yeni bir hayat başlıyordu benim için her ne kadar da annemi bırakıp gitmek zorunda olsamda.
İzmir hayallerimin şehriydi, anlatılması mümkün olmayan duygular içerisindeydim. Önümde koca bir hayat vardı ve ben o hayata en saf, en masum duygularla ilerliyordum karşıma çıkacaklardan habersiz bir şekilde. Otobüs terminaline adımımı attığım andan itibaren kopan çığlıklar beni kendi hayal dünyamdan çıkarmış ve gerçek dünyaya döndürmüştü. Ah canım arkadaşlarım,çocukluk yıllarım, ilk adımlarım beni uğurlamaya gelmişlerdi bu tablo karşısında ağlamamak ne kadar mümkün olabilirdi ?
Gözyaşları içerisinde arkadaşlarıma teker teker sarılırken sıra çocukluk aşkım olan Erene gelmişti ilk aşkım, ilk heyecanlarım, ilk mide ağrısı.
''Ben.. ben ne diyeceğimi bilmiyorum çok teşekkür ederim'' deyip hıçkırıklara boğulmaya devam ettim ''Hadi ama ufaklık ağlamanın sırası değil gel buraya'' erenin sahiplenici sarılışıyla kendime geldim onun kolları arasında o kadar huzurluydum ki doğrusu korkuyordum onu hala seviyor muyum emin değilim ama unutmak benim için hiç de kolay olmayacak arkadaşca yolları ayırmıştık. Olması gerekende buydu mesafeler aşka engeldi en azından diğer insanlar için. Sırayla hepsiyle vedalaşıp otobüsüme bindim.
Rüyamın en güzel yerinden şiddetli bir dürtüyle uyandırılmıştım ne oluyordu ? ''Hey bücür kalk ordan orası benim yerim sen otururken koltuk numarana bakmadın mı ?'' Karşımda dikilen uzun boylu, saçları hafif uzun, göz bebekleri karanlıkta bile ışık saçacak kadar parlayan ve esmer olup gereğinden fazla yakışıklı olan kişiye bakmıştım. Arkama dönüp koltuk numarama baktım ve tekrar önümde ki siyahlara bürünmüş adama baktım.
''Pardon da ben zaten kendi koltuğumda oturuyorum sizin bir yanlışınız var küçük bey'' bana doğru eğilip aramızda sadece iki üç parmak yer kalacak mesafede konuşmaya devam etti. ''Peki öyle olsun madem öyle bende buraya otururum.'' Hah inanamıyorum! Ben sırf rahat uyuyabilmek için yanımda kimsenin oturmadığı koltuk almıştım şimdi ise kendini bir şey sanan hödüğün teki gelip yanıma oturmuştu.''Sen ne yaptığını sanıyorsun kalk hemen'' sinirlenmiştim. ''Kalkmazsam ne olur ? ''Bir insanın gülüşü bu kadar ısıtıcı olabilir miydi ? Kendine gel yağmur kafamı iki yana sallayıp 'işte bu olur' Muavinin bize doğru getirdiği kahveyi alıp bir güzel üstüne dökmüştüm evet biraz tırsmıyor değildim ama yüzünün aldığı haline gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Siyahlara bürünmüş adama eğilip ''Umarım şekerli seviyorsun dur.'' dedim. Gözlerinde ki hiddeti hissedebiliyordum.
Bir anda soğuk suyla buluştuğumu hissettim çoo..çok soğuktu ''Umarım seni iyi serinletmiştir bücür'' dedi ve o muhteşem gülüşlerinden birini yüzüne yerleştirdi. Kabul ediyorum pes etmiştim onunla oturacak ve izmir'e vardığımızda ondan kurtulacaktım. Evet bunu yapabilirdim.Yolun yarısına gelmiştik neredeyse, çok şükür ki başka bir olaya tanık olmadan varabilecektim. Günün yorgunluğuyla birlikte ağırlaşan göz kapaklarımı huzura erdirdim ve uykuya daldım.
''Biliyorum omzum çok rahat ama buda omuz kalk artık bücür.'' Göz kapaklarımı yavaşca açtığımda birisinin homurdandığını duydum. Ne hayır onun omzunda ne işim vardı..?
''Şey ben özür dilerim uyurken oldu herhalde.'' Utandığım da yanaklarımın haddinden fazla kızarmasından da nefret ediyordum. Sahi nefret kelimesini ne çok kullanmıştım bugün.
''Bizim cazgır bücürümüz de utana biliyormuş demek.'' Ona en sinsi bakışlarımı attıktan sonra önüme dönüp güneşin en güzel tonuyla şımarttım gözlerimi, uzun bir gün beni bekliyordu olacaklardan habersiz. Tekrar uykuya dalmıştım uyandığımda yanımda ki adam yoktu biraz garip bir boşluk hissetsem de dün ki olanları unutacak, yoluma devam edecektim kim bilir belkide bir daha görmezdim o hödüğü.
Otobüsten inip bavulumu aldıktan sonra yola koyuldum okulu kolayca bulduğum söylenemezdi bir an önce kayıt işlemlerini halledip bir şeyler yemek istiyorum. Okula adımımı attığım anda içimi belirsiz bir heyecan kaplamıştı. Okulda bomboştu yanlış bir zamanda mı geldim diye düşündüm ;
Tam arkamı dönüp çıkacakken, Kulaklarımı okşayan bir müzik sesiyle irkildim ne kadar da kendime engel olmak istesem de müziğin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladım ilerledikçe müzik tüm ruhumu sarıyor ve aklımı başımdan alıyordu. Sanırım hoca olmalıydı bu kadar profesyonel çalmak bir öğrenci işi değildi. Müzik odası zannettiğim kapının kulpunu yavaşça çevirirken tatlı bir telaş kaplamıştı içimi kafamı kaldırıp baktığım da, şaşkınlıktan öleceğimi düşündüm.
Siyahlara bürünmüş adam ve notalarla dans eden parmaklarıyla karşılaştım, baş döndürücü güzelliğin tanımı başka nasıl yapılabilirdi ?