Sil Baştan

45 3 0
                                    

Mürselin yanından ayrıldıktan hemen sonra mesajlaşmaya başlamıştık. İlk bi kaç saat gayet iyiyken ilerleyen saatlerde herşey boka sarmıştı. En ufak sorunları büyütüyordu ve ben ne kadar alttan almaya çalışsamda işe yaramıyordu. Sanırım ayrılmak için bahane arıyordu gene. Bu sefer gururumu hiçe sayamazdım ve alttan almayı bırakıp olayların istediği gibi ilerlemesine izin verdim. Gene ayrılık söz konusuydu. İtiraz etmeden bitirmiştim. O an kendime bi söz verdim ve ne olursa olsun artık Mürsele dönmek yoktu. O gece çok zorlanmıştım. Güçlü durmaya çalışsamda olmuyordu. Bir kez daha değmeyen bir adam için ağlamıştım. Annemlerin sesimi duymasını istemiyor yastığımı ısırarak ağlıyordum.

Çok zor bi geceden sonra yine sabah olmuştu. Mürsel için son kez ağlamıştım. Artık kendimi arkadaş ortamına atacak yeni insanlarla tanışıp onu unutacaktım.
Servise bindiğimde Zehra yine bir çocukla buluşacağını söyledi. O da hayatının aşkını arayıp duruyordu. Bulsa çok mutlu olacaktı ama işte kısmet kimeydi bakalım. Yaptığı tek hata kendisinin aramaması gerektiği , karşısına hiç beklemediği anda zaten çıkacak olmasıydı.

Zehra: Kanka bu sefer ki çok farklı sanki olacak gibi ne dersin?
Ben: Tam adamına soruyosun kızım ya ben bıraktım o işleri artık.
Zehra: Mürsel duymasın.
Ben: Ayrıldık.
Zehra: Yok artık bu ne lan oyuncak mı? Bu adam hangi kafayı yaşıyo merak ediyorum.
Ben: Siktir et. Artık o yok ve benimde umrumda değil tek erkek o mu aq.

Tek erkek o değildi evet ama benim kalbimin ritmini değiştiren tek erkek oydu. Ne diyorum ben ya aklını başına al yeni kişilere fırsat ver kızım ya.

Zehra: Işte benim kızım. Hem bakarsın benim çocuğun yakışıklı arkadaşı vardır sana yaparız. 4lü takılırız.
Ben: He zaten yakışıklı çocuklar da beni bekliyordu.
Zehra: Görecez bakalım. Nerden biliyosun belki de bugün hayatımız değişecek.

Zehraya alaycı bir bakış attım ve hiç umursamadım söylediklerini. Her zamankinden daha sıkıcı geçmişti okul bugün. Çıkışta Zehrayla Akdo'nun buluşacakları parka gittik ve beklemeye başladık. Çocuğun adı ilk tuhaf gelmişti ama meğersem soyadıymış.

Zehra: Kanka bu çocuk beni uzaktan gördü de beğenmeyip kaçtı mı acaba lan hala gelmedi.
Ben: Arasana çocuğu.
Zehra: He lan dur. Çalıyo... Nerdesin akdo ?.....
Tamam çabuk ol. Görüşürüz... Geliyomuş kanka.

Ben: Karşıdan gelen olmasın.
Zehra: Aynen aynen o. Sence nasıl lan.
Ben: Kedi olalı bi fare tuttun ha iyi görünüyo tipi beğendim. Neyse ben karşıdayım hadi bb.
Zehra: Kız dur utanırım ben yanımda kal.
Ben: Onu boş ver de bana da söyle Berkantı ayarlasın bari.

Gülüp geçtik o an. Berkant Akdonun yakın arkadaşlarından kişiliğini çok beğendiğim biriydi. Berkantıda Nisa sayesinde tanıyorduk hepimiz. Nisa sınıf arkadaşımız ve Berkant onu seviyordu. Nisayı sevdiğini bilmesem cesaret edip Berkantla tanışmak isterdim. Çünkü şimdiye kadar tanıdığım ya da tanıdığımı sandığım hiç bir erkek gibi değildi. Adam gibi adamdı. Nisa hep anlatırdı berkantın onun için neler yaptığını. Böylesine iyi bir çocukla neden çıkmadığını sürekli oyaladığını aklım almazdı.

Daha sonra Zehranın yanından kalktım ve karşı banka geçtim. Selamlaşıp oturmuşlardı. Sanırım benden bahsetmişti zehra parmağıyla göstererek. Sigara yakıp beklemeye başladım. Sigara içmem tuhaf gelmişti heralde çocuğa çok dikkatli bakmıştı. Yarım saat sonra kalktılar. Koşarak yanıma geldi benim salak arkadaşım ve çok iyi geçtiğini söyledi. Onun adına sevinmiştim. Eve gidip direk yatağa atmıştım kendimi. O yorgunlukla uyuya kalmışım zaten. Ertesi gün Zehra Akdoyla çıkmaya başladıklarını ve yeni eniştemin bana bi arkadaşını ayarlamak istediği söyledi. Hoşuma gitmişti aslında bu fikir.

Ne yapmalıydım ki kabul etsem tanışmayı çok hızlı olmayacak mıydı ? Ya da tanışayım ya ne kaybederim ki hem o piçi unutmamda yardımcı olurdu. Hemen çıkmazdık zaten.

Tanışacağım çocuğun adı Mustafaydı. Akdo "çok iyi bi çocuk ben kefilim seni üzmez " demişti. Bi kaç gün içinde konuşmaya başlamıştık. Bana çok iyi geliyordu gerçekten. Çok anlayışlı ve iyi niyetli biriydi. Bana aşık olmaya başlamıştı. Bende boş değildim ona karşı. Ya da kendimi kandırıyordum.
.......
Bi aydan fazla olmuştu Mustafayla konuşalı. Hala çıkmıyorduk ama aramız güzeldi. Motoruyla geziyorduk öğle arası gelip beni okuldan alıyordu. Bu da çok hoşuma gidiyordu çünkü ben tam bir motor delisiydim. Mürsel bu tutkumu sevmezdi. Motor gördüğümde çığlık atmam heyecanlanmam hoşuna gitmezdi. Kıskanırdı. Ne diyorum ben gene hala adını anıyorum. Okul çıkışı servise binmiştim. Zehrayla arka koltuğa oturmuştuk. Daha eğlenceli gelirdi arka koltuk , arka sıralar. Kulaklığımı takmış müzik dünyasına kendimi kaptırmışken Burcu'nun "FATOOOOŞ" çığlığıyla irkildim.
Burcu: Lan bırak müziği arkaya bakk.
Noluyo dememe kalmadan çığlığının çok normal olduğunu anladım. Servisin arkasında bir motor konvoyu vardı. Beni tanıyan herkes motor tutkumu bilir bu yüzden tepkilerim tuhaflarına gitmezdi. Pencereyi sonuna kadar açıp vücudumun yarısını çıkardım ve bağırmaya başladım. Motorcularda korkmuş sonra hayranlık olduğu için bağırdığımı anlayınca hoşlarına gitmişti. Bi avuç abazaydı hepsi. Önceden bunlara bakmam bile yasaktı. Ama şimdi o olmadığına göre istediğimi yapabilirdim. Kendimi tutamayıp motorculara "beni de alın" diye bağırdım. Herkes şaşkınlıkla bana bakıyordu ama umrumda değildi. Böyle bi çılgınlık benim kendime gelmemi sağlayacaktı emindim. Motorcular ilerde durun işareti yaptı ve bende heyecan başladı. Servis şoförüne durması gerektiğini motorla devam edeceğimi söyledim. Kazım amca da bilirdi motorları ne kadar sevdiğimi o yüzden izin verdi ve biraz ilerledikten sonra durdu. Başkası olsa bunu asla yapmazdı ama beni çok severdi. Dikkatli olmam gerektiğini söylediler ve ben hiç birine aldırış etmeden indim servisten. Motorların yanına utanarak gitmiştim ilk defa bunu yapıyordum.

Ben: Hangisine biniyorum.
Serhat: Gel buraya.

Serhat aralarında en eski motorcu olandı. İlk motora bindiğimde tanışmıştık. Daha sonra kafama bir kask takıp sıkı sarılmamı istedi. Servisteki herkes hayretle bana bakıyordu. Çoğu da fotoğraf ve video çekiyordu. Motor hızlandıkça kafamdaki bütün sorunlar gidiyordu sanki. Daha sonra ışıklar da servisten çantamı almış eve serhatın bırakmasına izin vermiştim.
Eve geldikten sonra yaptığım şeyin ne kadar doğru olduğunu bilmiyordum. Ama umrumda da değildi artık. Artık gerçekten sil baştan başlıyordum. Bu olanlardan Mustafanın haberi yoktu. Olsa çok kızardı sevgilim değildi karışmasını istemiyordum. Ona karşı umursamaz olmamın tek bir nedeni vardı o da kaybetme korkusunun olmamasıydı.

Bu olaydan Mürselinde haberi olmuştu. Serkan sağolsun ajanlık yapıyordu resmen. Bana "dikkatli olmamı ve aklımı başıma toplamamı" söylemişti. Serkan gelip iletmişti onun cümlelerini. Ona ne ki hala hayatıma karışıyor. Bu sefer aptal fatoş yok yemezler.
.....
Zehra okul gezisiyle Romanya ya gitmiş daha çok yanlız kalmıştım. Ben de gitmek istiyordum ama sigara içenlerin gitmesi yasakmış. Ne alakaysa bende zaten sigaramla orayı yakacaktım. Roma olsa belki ahaha.
Sınıfta Zehra olmayınca Nisayla daha çok takılmaya başlamıştık. Beraber okuldan kaçıp kuaföre gitmiştik saçlarımı kestirmeye. En büyük depresyon belirtisi budur ya zaten. Saçlar kesilir. Saçımı küt kestirip çıktık kuaförden ve direk cafe ye geçtik. Her zamanki gibi Türk kahvesi istemiş ve direkt sigaramı yakmıştım. O sırada Nisa o hayran olduğum adamdan bahsetmeye başlamıştı.

Nisa: Berkantla konuşmaz olduk.
Ben: Niye naptın gene ?
Nisa: Ne biliyim sıkılıyorum çok iyi bir çocuk çok seviyo beni 6 aydır hiç sıkılıp da vazgeçmedi.
Ben: Ne güzel işte daha ne istiyosun.
Nisa: Yani orası öyle ama bi şeyler hissetmeden çıkmam daha.
Ben: İyi keyfin bilir. Soyadı falan ne bu çocuğun?

Sırf bunu facebook' tan profiline bakabilmek için sormuştum. Aslında bazen saçmalıyor muyum diye düşünüyordum sonuçta o arkadaşımı seviyor ve onunla konuşuyordu. Ama Nisa hiç siklemiyordu ki çocuğu yazık değil mi ona da boşuna üzülüyor.

Nisa: Adı Berkant soyadı Tunçkıran ama arkadaşları "İstanbullu" diyor.

İSTANBULLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin