Hoşlantı

60 3 0
                                    

Demek lakabı İstanbullu. Neden bilmiyorum ama hoşuma gitmişti bu isim. Daha sonra Nisayla ayrılıp eve gittim. Hemen facebook a girip Berkantın profilini açtım. Boşuna mı aldık soyadını. Kendimi bazen sürtük gibi hissetmeme neden oluyordu bu çocuk. Sonuçta Mustafanında arkadaşı ve Nisa konuşuyordu onla. Bir kaç gün boyunca facebook'tan arkadaş olarak eklemeyi denedim ama iç sesim izin vermemişti.

Zehra Romanya ya gideli yaklaşık 2 hafta olmuştu ve aşırı özlemiştim onu. En azından o burda olsaydı bu kadar kararsızlık yaşamazdım bi kaç seçenek sunardı bana. Canım çok sıkılıyordu. En iyisi biraz telefonda takılmaktı.
Kendime engel olamayıp Mürselin numarasını tekrar kaydedip whatsapp profiline bakmıştım.
Numarasını her ne kadar silsem de şu lanet aklımdan silemiyordum. İşine geleni unutmuyo heralde yoksa sınavlarda emekliye ayrılmış gibi davranıyordu beynim.

Hadi canım mümkün olamaz. Profili gördüğüm de içim de bir sancı hissettim. Evet artık ona aşık değildim ama gene de sevgilisiyle fotoğrafını görünce dayanamamıştım. Sanırım gururuma yediremiyordum yapılanları. O fotoğrafı görür görmez numarasını tekrar sildim. Ama tabi fotoğrafı indirmeyi ihmal etmemiştim. Bu büyük bir dedikoduydu ve bundan Zehrayı mahrum bırakamazdım. Artık ondan nefret dahi etmiyordum midemi bulandırıyordu. Kıza acımıştım doğrusu kötü birine benzemiyordu. Yapacaklarını haketmezdi heralde oda ben gibi. Aşık olduğuna inandırıp deli gibi mutlu ettikten sonra bi anda yalnız bırakmak da bi şerefsizlikti bence. Kendisine göre hep geçerli sebepler vardı. Ama benim bilmediğim şeyler.

O an karar vermiştim. Berkantı ekleyecektim. Bi anlık gazla istek atmıştım bile. Çok geçmeden onaylamıştı. "Berkant Tunçkıran arkadaşlık isteğinizi kabul etti". Neden bu yazıyı gördüğüm de heyecanlandım hiç bi fikrim yoktu. Düzenli olarak her gün Berkantın fotoğraflarına bakma gereği duyuyordum acaba aşık mı oluyordum yoksa takıntı mı ? Ben iyice delirmiştim sanırım artık anlayamıyordum kendimi. Aramızda en ufak bi muhabbet bile olmayan bir adam için heyecanlanıyor ve deli gibi konuşmak istiyordum.

Mesaj atacak cesaretim yoktu tabi. Ayrıca Nisanın arkadaşı olduğumu biliyorsa da yanlış tanır beni diye korkuyordum. Onun mesaj atmasını bekliyordum çok saçma olduğunu bile bile. Bir hafta geçmiş hala mesaj yoktu. Belki de uğraşmayı bırakmalıydım. Ertesi gün okula gitmiştim hiç istemesemde. Serkanın yanına gidip biraz muhabbet ettim.

Ben: Naber ?
Serkan: İyi senden fatoş.
Ben: Yanlış anlama da Mürsel kimle çıkıyo anlatsana.
Serkan: Hala Mürsel abimi mi seviyosun kız merak ediyosun.
Ben: Yanlış anlama dedim dimi. Sadece merak.
Serkan: Valla adı Büşra mıydı ne tam hatırlamıyorum. Bi kaç gün oldu zaten daha. Ama var ya kız seni beşe katlar yeminle taş.
Ben: Tamam görüşürüz.
Serkan: Bozulma ha. Görüşürüz

Beşe katlarmış. Çok da umrumda ya 5×0=0. Her türlü demek ki o da çirkin. Allah mutlu etsin ne diyim. Okul çıkışı Zehraya mesaj attım dedikodulardan haberdar etmek için.

Ben: Kanka bak sana efsane bir fotoğraf atacam.
Zehra: Tamam bekliyorum.
Ben: Bak bizim yavşağın yeni kurbanı.
Zehra: Oha sen nasıl bu kadar sakin kalabiliyosun. İçmedin dimi kuzum kafan falan milyon değil.
Ben: Yok kızım ya iyiyim unuttum artık bak bu kez harbi diyorum.
Zehra: Oh iyi valla ya çok sevindim.

Biraz muhabbetten sonra Berkantın profiline girdim. Hiç bir değişiklik yoktu. Aklıma bi kaç fikir geldi o an. Bu çocuğun beni farketmesini sağlamalıydım. Yoksa düşünmekten delirebilirdim. Aa buldum eğer bir kaç fotoğrafını beğenirsem bildirim gidecek ve illa merak edip profilime bakacaktı. Ve böylece beğenirse mesaj atabilirdi. Çok ergence bi fikirdi ama başka bi yolda aklıma gelmiyordu doğrusu. Son paylaştığı bi kaç fotoğrafını beğendikten sonra mesaj nöbetine başladım. Herşey benim için fena bi hızla ilerliyordu. Bir ay öncesine kadar Mürselin yasını tutarken şimdi başka bir erkeği elde etme hırsı bürümüştü içimi.

Bi kaç gün geçmişti ama mesaj gelmemişti hala. Sanırım beğenmemişti ya da Nisayı aklında çıkaramayıp kimseyle ilgilenmiyordu. Beni tanımayan bu adamdan hoşlanmaya başlamıştım. Acaba gerçekten hoşlantı mı yoksa kendimi avutmak için ideal bi omuz muydu ? Anlam veremediğim bi hırs oluşmuştu içimde. İstanbullu benim olmalıydı.

İSTANBULLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin