Dördüncü Bölüm - En Parlak Yıldız

728 59 50
                                    

Karanlık şehre sis bulutu eşliğinde inerken ara sokaktaki uzun saçlı kız duvara tırmandı. Hareketleri aceleciydi ama kusursuzdu. Ne de olsa altı yıldır bunu yapıyordu. Bahçeyi koşarak geçti ve penceresinin önünde durdu. Oda karanlıktı, gittiğini kimse fark etmemişti. Sinyor Luigi'nin verdiği haritaları özenle çantasına koydu ve çantasını sırtına asıp duvara yaklaştı. Üç nokta kuralını uygulayarak su borusuna tırmanmaya başladı. Eskiden daha kolaydı diye hayıflandı Adreanna, büyümenin en kötü tarafı, artık hiçbir yere sığamamasıydı.

Geçirdiği birkaç düşme tehlikesinden sonra açık bıraktığı penceresine ulaşabilmişti. Sessizce pencereden süzüldü, yatağının yumuşaklığını hissedince gülümsedi. Karanlık odayı aydınlatmak için el yordamıyla masadaki lambayı ararken ayak sesleri duyuldu. Adreanna nefesini tuttu. Yaptığı gezilerden sonra yalnız kalmak isterdi, rahatsız edilmekten haz etmezdi. Ayak sesleri kapısına gittikçe daha yaklaşırken kulak kabartmıştı.

Son on adım, dokuz, sekiz, yedi...

Yedinci adımın sonunda duruldu ve bir kapı açıldı. Adreanna rahat bir nefes aldı. Sadece yan odaya ufak bir ziyaretti. Gönül rahatlığıyla masa lambasını açtı, haritaları çantasını çıkarıp duvara asmak için döndü.

Korkuyla yerinden zıpladı ve yatağa düştü. Bahçedeki tuhaf kedi, sandalyesinin üzerinde ona onaylamaz bir ifadeyle bakıyordu. Adreanna'nın anlamadığı neden ona böyle baktığıydı. Sonra kedi değişmeye başladı. Uzamaya, yüzü belirmeye başladı. Bir ağacın tohumundan ilk çiçeğinin açmasının aşamalarını izlemek gibiydi; tek farkı bunlar süpersonik hızla gelişmesiydi.

Adreanna kelimenin tam anlamıyla çığlık attı, dehşet içinde yatağının diğer ucuna kadar gitti. Kedi yerini sert görünüşlü, zümrüt yeşili palto giymiş kadına bırakmıştı.

"İyi akşamlar Miss Black." dedi kadın kibarlıkla.

Adreanna ağzını açıp kapattı, şoktaymış gibi görünüyordu. Kadın bir şey diyemeden kapı açıldı. Mrs Smith kafasını uzatmıştı.

"Birisi çığlık at- Adreanna demek sonunda dönebildin!" Kızın iri iri açtığı gözleriyle McGonagall'a diktiğini gördüğünde, "Eee... evet, sanırım siz daha anlatsanız iyi olur... ama Adreanna şunu bilmeni isterim ki hanımefendi seni beklemek gibi bir lütufta bulundu." odanın kapısını nazikçe kapattı.

"Siz... sizin...kedi olduğunuza yemin edebilirim."

"Çok zeki bir kedi olduğumu söylerler."

"Uyanıkken rüya görmek böyle bir şey galiba," Adreanna'nın gözleri mümkünmüşçesine daha da açıldı. "Siz kimsiniz?"

"Profesör McGonagall'ım."

" 'Profesör' mü? 'Doktor' gibi mi?" Kuşkuyla kaşlarını kaldırdı, sonra kafasına dank etmiş gibi irkildi. "Doktorsun tabii, tımarhaneden geliyorsun öyle değil mi?" Kapıya kızgınlıkla baktı. "Deli değilim ben. Sırf o aptallar kör diye, gözlerinin önündekini göremiyor diye, deli olduğum anlamına gelmez!"

"Doktor değilim ben," diye sabırla açıklamaya başladı McGonagall. "Beni dinlersen-"

"Kimsin öyleyse?" Sesi az önceye oranla sakindi ama tedbiri elden bırakmamıştı.

"Bende senin gibiyim." McGonagall, gözlüklerinin arkasından Adreanna'nın tepkilerini gözlüyordu. Kaşlarını kaldırarak "Yani bende kediden filan mıyım?" dedi, alaylı alaylı gülmeyi ihmal etmedi.

"Hayır, sen bir cadısın."

"Pardon, neyim?" Sinirlendiğinde, utandığında, ağlamaya başlamadan önce olduğu gibi burnu kızarmaya başladı.

Before | Harry Potter Fanfiction (Üniversite Sınavı Nedeniyle Ara Verildi!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin