Sessiz, sakin Hogwarts koridorları, öğrencilerin telaş kokularından uzak, hoş bir balkabağı kokusuyla dolmuştu. Birde her vuruşta yankılanan aceleci ayak sesleriyle. Çok aceleci ayak sesleriyle...
O koridorları arşınlayan bir birinci sınıf öğrencisi, koşar adımlarla, etrafına bakmadan, izlenildiğini fark etmeden geçiyordu. Saçlarının diplerinde parlayan ter taneleri, sıkıntıyla şişirdiği yanakları tipik bir derse geç kalan öğrenciydi. Savrulan saçlarıyla, her an bir gülüş dökülebilecek dudaklarıyla tipik Adreanna'ydı. Derse yetişmesi gereken Adreanna.
Durdu. Etrafına baktı. Her milimetreyi ezberlemeye hazır aç gözleri duvarlara tırmandı, telaşsızca duvardan pencereye atladı. Adreanna yavaşça pencereye yaklaştı. Yasak Orman'ı, oradan netçe görebiliyordu. Kuşların havalanıp, yeniden ormana dalmasını, gri bulutlara aldırmayan Hagrid'in ormanın kenarında ders vermesini... Her şeyi.
Hogwarts'ı seviyorum, diye düşündü burayı seviyorum. Buranın benden bir parça taşıdığını hissediyorum. Geçtiğim koridorlarda, girdiğim dersliklerde, seralarda bitkilerle uğraşırken Hogwarts'a daha önce gelmiş gibi hissediyorum. Saçma bir düşünce... Belki insanın evinde olması böyle bir duygudur. Beni özel hissettiriyor, benim gibi olan insanlarla birlikteyken kendimi hiç olmadığım kadar güçlü hissediyorum. Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi... Sonsuzmuşum gibi...
Gülerek kafasını salladı Adreanna. Herkes böyle hisseder, hiç yenilmeyecekmiş gibi.
Pencerenin kenarına yaslanmış, dışarıya bakarken son iki ayını düşündü. Güzel bir iki ay geçirmişti. İnsanları tanımaya başlamıştı.
Aklına ilk Profesör Odell gelince kaşlarını çattı. O adamda garip bir şey olduğunu düşünüyordu ama Odell'in neredeyse hiçbir kusuru yoktu. Diğer öğretmenlerin aksine öğrencilerine adıyla sesleniyor, onlarla şakalaşıyordu. Ayrıca eski bir Seherbaz olduğu için -Dorian'in tabiriyle- işi biliyordu.
Beyni hızla bir atakla Pendragon ve arkadaşlarına kaydı. İki ay içinde okulun yeni baş belaları olduklarını, değişimin taştan duvarlarda bulunan çatlaklara sızması gibi kanıtlamışlardı. Karşı çıkılan ama önlenemeyen; inkar edilen ama yerleşmeye başlayan.
On bir yaşındaydılar ama bu iş için yaratılmış gibiydiler. Hızlıydılar ve arkalarında iz bırakmıyorlardı. Dikkat çekmek için uğraşmıyorlardı, çünkü elle tutulur bir şey yapmamışlardı. Ya da insanlar öyle zannediyorlardı.
Max, her şeyi patlatmaya meraklıydı. Yeter ki eline bir şey tutuşturun. Ve bu çocuğun Tılsım konusunda dâhi olması pek beklenen bir şey değildi. Ama o bir şekilde başarmıştı. Tıpkı atalarının 19. yüzyılın başlarında, Avustralya kıyılarına tutunmayı başarması gibi.
Botolph, diğerlerine göre sakin ve sessizdi, öğretmenlerin gözüne girmişti. O bir yanıltmacaydı.
Pendragon ve Hope çetenin ele başlarıydı. Şebeklik yapmaya bayılıyorlardı. Öyle ki ikinci haftalarının sonunda, Profesör Knight(Darcy)'dan ceza aldılar.
Tabii Gryffindor'dan sildirdikleri puanların iki katını Gryffindor'a kazandırmasalar kulede kalabileceklerini sanmıyordu Adreanna, bu düşünceyle güldü.
Puan kazandırmak... Puan kazandırma konusunda gayet iyi olan birini daha tanıyordu: Kapalı kutu Quinn. Teoride mükemmeldi, pratikte felaket. Daha bu sabah, Tılsım dersinde, cisimleri havalandıran büyünün adını söylemiş ancak asasını yanlış salladığını söyleyen Max'i fena halde haşlamıştı. İnsanlarla iletişim kurmaktan hoşlanmadığı gibi, onlardan kaçıyordu. Adreanna, Hagrid'i ziyarete gittiği zamanlarda Quinn'i gölün kenarında oturmuş, kitap okurken görüyordu. Ama Adreanna kararlıydı. Quinn'in kabuğunu kıracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Before | Harry Potter Fanfiction (Üniversite Sınavı Nedeniyle Ara Verildi!)
Fanfictionİlk, yıldız kaydı. Sonra, göksel uyum parçalandı. Büyü; bilgeliği, sevgiyi, zekayı, dürüstlüğü ve güveni yok etti. Aşkı içinde barındıran güç, büyüyle çarpıştı. Ölümleri oldu zaferleri. Mükemmel düzen, asırlardır kendini onarmaya çalıştı. Lyra Adr...