Ertesi gün hol, Adreanna'nın ıslığını dinliyordu. Gözlerini kapatmış, ıslığıyla canlardırdığı melodisini kafasında canlandırıyordu. Bunu canı sıkıldığı için değil, ona alayla bakan çocukların bakışlarından kaçmak için yapıyordu.
Önünde hareketlilik hissettiğinde gözlerini açtı. Işık karanlığa alışmış gözlerini alıyordu, küçük siyah noktaları geçirmek için gözlerini kırpıştırdı. Kızıl saçlı kızın ona gülümseyerek baktığını aldırmayarak "Avais oyun odasına gitmen gerekiyor." dedi.
"Neden?"
Dört yaşında olmasına rağmen olağanüstü bir zekaya ve olgunluğa sahip olan Avais Greens, soyadını layıkıyla taşıyan güzel, yeşil gözlerini Adreanna'ya dikmişti.
"Çünkü... boşver." Avais'e saçma sapan açıklamalar yapmamaya karar verdi. "Yanıma oturmak ister misin?"
"Elbisen güzelmiş." dedi sandalyeye otururken Avais.
Mrs Small ve Mrs Smith'in özel günler için sakladığı mavi elbisenin üzerinde parmaklarını dolaştırdı. Beyaz hırkasının kollarını parmaklarının ucuna kadar çekerek "Özel gün." diye mırıldandı. Avais onu başıyla onaylayarak ellerini birbirine kitledi.
"Sıkılmışa benziyorsun."
"Sıkılmakta haksız sayılmaz."
Mrs Small'ın neşeli sesi holün karolarına çarparken küçük kaçak homurdandı. "Sabahtan beri oradasın."
Adreanna omuzlarını silkti. Güneş doğarken uyandığını söylese, çok mu garip olurdu? Kıyafetini binlerce kez kontrol ettiğini, doğru düzgün kahvaltı yapmadığını... Sadece gül kurusu rengindeki bohçayı kaç kere sıktığını mı söylemeliydi? Ne de olsa hayatının enlerinden biriydi.
Güçlü bir el tarafından çalındığı belli olan kapı, Adreanna'nın ümitli gözlerini kapıya çevirdi. Mrs Small kapıyı açmaya giderken Mrs Smith merdivenlerden aşağıya iniyordu, son adımını atmıştı ki içeri giren adamı görünce yerine mıhlandı. Daha önce böyle bir adam hiç görmemişti. Hoş, orada olan hiç kimse böyle iri bir cüsse görmemişti. Adam odayı gözden geçirdi, bakışları Adreanna'da takılı kaldı.
"Sen Lyra olmalısın!"
Adamın neşeli sözleri ve sıcacık parlayan gözlerine rağmen Adreanna tedirginlikle başını onayladı. "Adreanna'yı tercih ederim."
"Bende Rubeus Hagrid. Anahtarların Bekçisi ve öğretmenlerden biriyim," Mrs Smith ve Mrs Small tedirginlikle birbirine baktılar. "Hazırsan gidelim."
"Mr Hagrid." Mrs Smith'in sesi hafiften titremişti, Hagrid'e yaklaşıp "Bu Anna'nın harcamaları için." deyip büyük miktarda para uzattı.
"Ah, evet, Profesör McGonagall bahsetmişti." Parayı cebine koyarken. "O zaman size iyi günler!"
Adreanna onlara el salladı ve Hagrid'in peşine takıldı. Kalabalık Londra sokakları güneş ışıklarıyla yıkanıyordu, duvarlara değen ışık binlerce renge bürünürken insanlar çılgın tempoda ışıktan bile hızlıydı. Monotonluk bile onlar için sıradanlaşmıştı. Bu yüzden dev gibi adamla küçük kıza garip garip bakıyorlardı.
"Mektubun yanında mı?"
"Evet, Profesör!"
"Bana Hagrid demen yeterli." dedi Hagrid. Kalabalığın dalgakıran gibi ayırırken Adreanna'nın yapması gereken Hagrid'in arkasından yürümekti.
"Hagrid," Yumuşak sesi duyan Hagrid başını arkaya döndürdü. "Gereken şeyleri bulabilecek miyiz? Mesela ejderha derisinden bir eldiveni nereden bulabiliriz ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Before | Harry Potter Fanfiction (Üniversite Sınavı Nedeniyle Ara Verildi!)
Fanfictionİlk, yıldız kaydı. Sonra, göksel uyum parçalandı. Büyü; bilgeliği, sevgiyi, zekayı, dürüstlüğü ve güveni yok etti. Aşkı içinde barındıran güç, büyüyle çarpıştı. Ölümleri oldu zaferleri. Mükemmel düzen, asırlardır kendini onarmaya çalıştı. Lyra Adr...