Adreanna umursamaz bir edayla "Tercih meselesi," dedi.
"Bana tercih meselesinden daha fazlasıymış gibi görünüyor."
"Pendragon, seni hayal kırıklığına uğrattığım için gerçekten üzgünüm ama fazlası yok," deyip Adreanna yüzüne ciddi bir ifade oturttu daha doğrusu oturtmaya çalıştı. Gülümsememek için dudaklarını birbirine bastırmasa başarılı olurdu.
"Stewart, Zoë!"
"SLYTHERIN!"
Adreanna'nın gözlemlediği kadarıyla bu yıl öğrenciler çoğunlukla Slytherin'e seçilmişti. Slytherin'i Ravenclaw takip ediyordu. Ancak Hufflepuff ve Gryffindor öğrencileri gözle görülebilir şekilde azınlıkta kalmışlardı.
"Williams, Quinn!"
Egmont dalgın dalgın şapkayı geçiren kıza bakıp "İnanın bana bu kız çok zeki," dedi. "Biraz da..." Uygun kelimeyi bulmak için durakladı.
"Kibirli," dedi Max yüzünü buruşturarak. "Aynı kompartımandaydık." Ona şaşkınlıkla bakan dört çift göze. "Sürekli olarak okuduğu kitapları, denediği büyüleri anlatıp durdu.Tam bir kabustu. Kendimi onun yanında-"
Max'in onun yanında ne hissettiğini öğrenemediler. Şapkanın takıldığından beri çok uzun zaman geçmişti, herkes yeni bir "Şapka Kilitleyen" bekliyordu ancak Seçmen Şapka onları yanılttı.
"GRYFFINDOR!"
Max ve Egmont homurdandı ama Quinn masaya gelmeden önce hoşnutsuzluklarını gizlemeyi başardılar. Bu arada "Young, Violet" Slytherin'e seçildi ve seçme bitmiş oldu. Profesör Volans, Seçmen Şapka ile tabureyi dışarı çıkardı.
Profesör McGonagall ayağı kalktı, gülümsüyordu.
"Hoş geldiniz! Hogwarts'ta yeni bir yıla hepiniz hoş geldiniz! Şölene başlamadan önce size gelenekselleşmiş bir kaç şey söyleyeceğim: Zırla! Tırla! İncik! Boncuk!
"Teşekkür ederim."
Herkes çığlıklar atarak alkışlarken Adreanna gülsün mü gülmesin mi karar veremedi. McGonagall'ın böyle şeyler diyeceğini hiç tahmin etmezdi. Gülerek önüne döndü ve sofrayı gördüğünde ağzı bir karış açıldı çünkü hayatında hiç bu kadar yiyeceği bir arada görmemişti. Sıcak parmakları soğuk metali kavradı ve tabağını doldurmaya başladı.
Çatal-bıçak seslerine karışan kahkahalar ve konuşmalar Büyük Salon'u doldurmuştu. Genel olarak yemek zamanlarından pek hoşlanmazdı ama Hogwarts bunu kıracağa benziyordu. Burada ki sıcak ambiyansı sevmişti.
Birinci sınıflarda kendi aralarında konuşuyorlardı: Egmont'un babası Alman bir büyücü, annesi ise İngiliz bir cadıydı. Bu da onun neden İngiliz'e benzemediğini açıklıyordu. Riley'nin babası ise Gelecek Postası'nda yazıyordu. Quinn ve Max, Muggle doğumluydular; Max'in güçleri bazen başına bela açmıştı. Son okulunda öğretmenin saçını sinirlenince pembeye çevirmişti, bu sebepten okuldan atılmıştı.
Herkes yiyebildiği kadar yiyince, yemekler kayboldu sanki, tabaklar yine eskisi gibi pırıl pırıl oldu. Bir an sonra da tatlılar belirdi. Adreanna dondurmaya uzanırken yakalıklı hayaletin dondurmaya hüzünle baktığını gördü. Sorarcasına hayalete baktı.
"Aşağı yukarı beş yüz senedir ağzıma lokma koymadım. Bir şey yemem gerekmiyor tabii, ama insan özlüyor haliyle," dedi hayalet. "Ah, bu arada ben Sir Nicholas de Mimsy-Porpington. Gryffindor Kulesi'nin yerleşik hayaleti."
Dorian "Sen Nerdeyse Kafasız Nick değil misin?" dedi. Hayalet tatlı tatlı gülümsedi. "Sir Nicholas'ı tercih ederim."
Quinn heyecanla atıldı. "Neredeyse Kafasız mı? İnsan nasıl olurdu neredeyse kafasız olur?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Before | Harry Potter Fanfiction (Üniversite Sınavı Nedeniyle Ara Verildi!)
Fanfictionİlk, yıldız kaydı. Sonra, göksel uyum parçalandı. Büyü; bilgeliği, sevgiyi, zekayı, dürüstlüğü ve güveni yok etti. Aşkı içinde barındıran güç, büyüyle çarpıştı. Ölümleri oldu zaferleri. Mükemmel düzen, asırlardır kendini onarmaya çalıştı. Lyra Adr...