18.3 ☸ Kalp Atışı ☸

1.6K 189 54
                                    

☸ Sardoniks Şehri, Merkez Binası ☸

Dimitri, ne olursa olsun onu suçlayamıyordu. Fakat bu onu affedeceği anlamına da gelmiyordu.

"Neyin peşindeydin?" Etraflarındaki herkes bir umutlarının olmadığını anlayınca gitmişlerdi. Şifacı, Dolunay'dı. Dimitri değil.

Sorusuna karşın beyaz saçlı kızın yüzündeki ifade daha da kötüleşti. "Dimitri?" Dimitri onun sesini duymayı beklemiyordu. Hatta beklediği en son şey Dolunay'ın sesini duymaktı. O daha kıza yanıt veremeden kız konuşmaya devam etti. "Karneollular... Başardık mı?" Sesi neredeyse duyulmuyordu.

Ölmek üzereydi ve aklında bu mu vardı?

"Evet." diye yanıt verdi Dimitri. Gözleri gümüş renginde parıldıyordu.

Dolunay'ı iyileştiremiyordu. Kız tüm gücünü Sardoniks'in Kalkan'ı için harcamıştı. Dimitri bir şey diyemiyordu. Sen olsaydın ne yapardın? diye soruyordu kendine. Yanıtı hep aynıydı. Zaten aynısını yapmıştı. Eğer bir seçeneği daha olsaydı, yine yapardı. Hatta o anda kızı iyileştirebilmek için kendini bile feda etmeye hazırdı. Eğer işe yarayacağından emin olsaydı, bunu yapardı. 

Ve asla pişmanlık duymazdı.

"Eğer..." Dimitri sözlerine devam edemiyordu.

"Lütfen, sadece sus." Kızın sesi giderek kısılıyordu. Gözlerinin gümüş rengi parıltısı sönmek üzereydi.

Dimitri, bir yolunu bulup onu kurtarmalıydı.

"Eğer kendini öldürürsen, Luna."

Beyaz saçlı kız konuşamıyordu bile. Ardından söylediği kelimeleri Dimitri nasıl duyabildiğini bile bilmiyordu. "Hayır, lütfen..."

"Seni asla affetmeyeceğim."

"Lütfen böyle deme." Bu sözü söylerken gözünden bir damla gümüş rengi yaş süzülmüştü.

"Asla." dedi sözlerinden vazgeçmeyerek Dimitri. "Çünkü ölmeyeceksin, duydun mu beni?"

Kızın yanıt verecek gücü dahi kalmamıştı. Gözleri kapanmak üzereydi. Dolunay'ın gözleri artık gümüş değildi, hatta neredeyse tamamen buz mavisine -normal haline- dönmüşlerdi.

"Luna!" Sesi yükselmişti. Gözlerinin gri-yeşil rengi giderek gümüşe dönüyordu. "Duydun mu beni? Bir yolunu bulacağım."

Zaman geçmek bilmezken Dimitri kapının açılmasını bile duymamıştı. "Bırak artık." Sesin kime ait olduğunu bile anlamayacak haldeydi. "Eğer onu iyileştirirsen, sen ölürsün."

Bu sözleri kimin söylediği önemli değildi. Dimitri'yi etkilemeyecekleri kesindi.

"Çık dışarı!" Bu sözleri söylediğinin farkında bile değildi. Hatta gereğinden bile yüksek sesle söylemişti.

Tüm dikkati hala bileğini tutarak iyileştirmeye çalıştığı kızdaydı.

Luna'daydı. Şifacı'daydı.

Gümüş Gölge'deydi.

Eğer ona bir şey olursa Dimitri de ölürdü.

"Luna." dedi belki de yüzüncü kez. Onun ölmesine izin veremezdi. Duyguları, hisleri ve ardından gelen gücü giderek artmaya başlamıştı. Artık Gümüş Gölge olduğunun kendisi de farkındaydı. Bir yolunu bulacaktı, onu kurtaracaktı. Yoksa mı? Yoksası yoktu.

Sağ elindeki Luna'nın bıraktığı yara izindeki gümüş rengi fark etmesi zaman almıştı. Gözleri hala Luna'daydı.

Ardından kızın bileğine ve kendi bileğinde. İkisinin de bileklerindeki izler gümüşe parıldamaya başladı. Tıpkı Gümüş oldukları zamanki gözleri gibi.

Dimitri'nin bunun anlamını çözmesi uzun sürmemişti. Hatta saniyeler sürmüştü.

"Bizi kurtarıyorum." demişti birkaç gün önce.

Olacakları tahmin ederek, yapabileceğinin en iyisini yapmıştı.

İkisini de kurtarmıştı.


☸ Kalp Atışı ☸


Seni her şeyden çok seviyorum.

Son sözüm olmasını umarak söylemiştim bu sözü ya da sadece duyacağını umarak aklımdan geçirmiştim.

Bizi kurtardın.

Bu sözü ise kendime geldiğim anda söylemiştim. Bizi gerçekten de kurtarmıştı çünkü. Birkaç saniye içinde önce siyah ardından gümüş ve en sonunda da yeşile dönen gözlerini gördüm. O an aklımdan geçen şey aynı düşüncelerdi. Bundan aylar önce kendi kendime onun yeşil gözlerini son kez görebilmek için her şeyimi feda edebileceğimi söylemiştim. O anda aklımdan yine aynı düşünceler geçiyordu. Fakat bu sefer daha kötüydü. Hele onun o son andaki yüz ifadesi...

Benim kendime geldiğimi anladığı an bana sıkıca sarılmıştı. Tek kelime etmemişti, buna gerek de yoktu zaten. Belki de yüzüncü hatta bininci kez özür dilemeyi istemiştim, bu sefer beni durduran şey kalp atışlarıydı. Sanırım hala şokun etkisindeyim, hareket etmeyi bile unutmuş gibiydim. Dimitri ise bana hala sarılıyordu.

Kollarımı ona dolamayı akıl bile edememiştim. Yüzüm göğsünde, kalbine yakın bir noktadaydı. Kalp atışlarını duyabiliyordum.

Ve kalp atışlarını duyabildiğim anda onun sadece bir kalp atışına muhtaç olduğumu anlamıştım.

Rüzgar ve toprak.

Dimitri, Dünya kokuyordu.

"Sen olsaydın sen de aynı şeyi yapardın." dedim kendimden emin bir sesle.

"Evet." dedi hiç şüphe duymadan.

Başımı omuzundan kaldırıp dikkatimi Sardoniks'in su üzerindeki binalarına verdim. Merkez'deki en sevdiğim yerdeydik. Merkez gökdeleninin en alt katlarından birinde, neredeyse suyun üzerinde. Balkonun korkuluklarında oturuyorduk.

"Aslına bakarsan yapmıştın zaten." dedim ona dönerek. Daha önce hiç o zamanki kadar korktuğumu hatırlamıyordum.

Eğer Dimitri olmasaydı bu Yeni Dünya'da bu zamana kadar nasıl gelebileceğimi bilmiyordum.

Ve yanıt ikimiz için de aynıydı.

Gelemezdik.


Düzenlenme Tarihi: 22.12.2016

Bu bölüm neden bu kadar kısa sürdü -_- Her neyse, Lumitri <3 Var mı aranızda benim gibi Dolunay ve Dimitri seven?

Bu bölümü onlara ithaf ediyorum!

Soru: Lumitri hariç başka sevdiğiniz ya da olmasını istediğiniz çiftler var mı?-Doruk-Isabel, Stephen-Laurel gibi

Onlar varsa onları da yazın :)

Bu arada: Ametist 3'de, Kalsedon 10'da, Sardoniks 22'de. Bilim kurgu Yeni Dünya serisinde falan işte.

*Bayılıyorum Lumitri'ye *-*

Ametist 173937, 9122, 1.7k; Kalsedon 48273, 3709, 671; Sardoniks 12898, 1154, 462

SARDONİKS ☸ Yeni Dünya IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin