8.Bölüm ''Son Sayfa...''

163 14 13
                                    

Ya Allah Bismillah,

Kıymetli Okuyucularım; Ben de farkındayım ki ara sıra söz verdiğim günlerde bölüm yayınlayamıyorum. Bu yüzden sizlere karşı mahcup durumdayım. Elimden gelen tek şey; Sizlerden Özür Dilemek... Kitabımızı günden güne takip eden gönlü yüreği temiz ve nazik olan değerli insanlara, özrümün yanında bir de teşekkür borçluyum. Ama bazen zaman içinde sahip olduğunuz tek şey: ''Çaresizlik'' olabiliyor... Tekrardan Keyifli Okumalar Diliyorum...

     Belki de hakikaten oyunun ilk sahnesindeydi Tuna. O'na yapması gereken ilk hareketleri, ilk jest ve mimikleri, yanında oturan Arif Bey tembihliyordu. Ve perde açılıyor... Karşısında binlerce meraklı gözler ve bir o kadar da heyecan verici alkışlar... Bu oyunun adı ''Ömür Dediğin''...

     Evet, Ömür Dediğin ..... Gerisini tamamlamak size kalmış. İster ''su'' deyin. İster ''yol''. Ha kimileri de vardır ki sadece ''Aşk'' der...

     Hepimizin yaşadığı bu dünyaya geri dönmesi 3-4 dakika sürdü. Bu sefer ışığı görmeye gayret eden gözleri, şansını bir kez daha zorladı ve sağ tarafında hissettiği hafif esintiyle gayretinin meyvelerini yemeye başlamıştı. Endişe içinde kalkış yapan Arif Bey'in soğuk esintisiydi bu. Tuna'nın ''ışığa'' açılan gözlerine bir kez daha gölge düşüren, tatsız tuzsuzluğa bir hale bürünerek adım atan, kafasındaki boneyi acımasızca yere fırlatan birisi çıkıyordu Ameliyathane kapısından...

     Suratına kök salmış bir şekilde yerleşen ''Çaresizlik'', yaprakları koparılmış kuru bir daldan başka hiçbir şeyi ifade etmiyordu. Gülüşü, mutluluğu koparılmış kuru bir beden işte... Ne bekliyorsun başka?

     Yerdeki fayanslardan kafası bir türlü kalkamayan Doktorun, vücudu da o ağır yükten kalkamıyordu. 4 saat önce omzuna yüklenmiş olduğu ''Hayat Yükü'', doktorlara çok ağır gelmişti. Ancak, bu yük diğer yüklere benzemiyordu. Bunun farkında olanlar listesinin siyah satırlarının arasına az sonra Tuna ve Arif Bey de girecekti...

    ''Tuna'' diye seslendi zayıf ses tonuyla. Bu ses belki de o koridorda işitilmesi en güç şeylerden birisiydi. Fakat Tuna, kendisine yollanan bu umutsuz ve yitik çağrıyı ''Efendim Doktor Bey'' diyerek karşıladı. Dilinden zorladığı halde en fazla iki cümle çıkarabileceğinin bilincinde olan Doktor, son hakkını da kullandı.

''Odama gelir misin?''

      Son aldığı çağrıyı sessizlikle ve harekete geçmekle yanıtlayan Tuna, gözlerindeki puslu havayı temizleyerek odaya doğru yöneldi. Tuna'ya eşlik etmemekle beraber, ellerini semadan hiç indirmeyip dualarına devam eden Arif Bey ise saatlerdir oturduğu koltuktan kalkmadı ya da kalkamadı...

•••

      Odaya, doktorun usul ve bitkin girişinden sonra, içinde bulunduğu durum tıpkı aynı olan Tuna da doktorun karşısına oturdu. Gözleri yerde, Kulağı hekimdeydi...

     ''Tuna, evladım... Babanı ameliyata aldığımız ilk saat çok başarılı geçti. Nasıl diyeceğimi bilemiyorum, bilmek de istemiyorum fakat babanın kalbi operasyon esnasında 3 kez durdu, ilk ikisinde tekrar çalıştırdık ama...''

     Gözyaşları hem içine hem dışına durdurulmaz şekilde akın eden Tuna, önünde duran sehpaya vurduğu yumruktan sonra:

''Doğru söyle Doktor... Babam Öldü Mü...?''

     Kafasının içinde dönen bin bir türlü karmaşık cevapların içinden, 20 saniyede anca seçebildiği tek ve son cevabı döktü dilinden...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 15, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AKIL-CAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin