one

8.9K 343 48
                                    

Valerie kendini bildi bileli kütüphaneyi çok severdi. Çocukluğunun geçtiği bu kütüphaneye ders çalışma bahanesiyle gelir, bir köşeye çekilerek saatlerce resim yapardı. Bu bazı insanlara garip geliyordu ama kütüphanenin sessizliği, yaratıcılığının serbestçe akmasına yardımcı oluyordu.

Kütüphaneden her eve gelişinde annesi onu takdir ederdi. Oysa edebiyat öğretmenleri çalışıyor olmasına rağmen bir değişiklik göremezdi.

Edebiyat gibi duygusal ve insanın iç dünyasına odaklanan dersler, onun ilgisini çekmezdi. Valerie, duygusal yönü pek gelişmemiş biri olarak, bu tür derslerdeki derinliklere dalmanın zor olduğunu düşünürdü.

Şimdi yine aynı kütüphanedeydi ama bu sefer kendini masada boş boş otururken bulmuştu. Önünde boya kalemleri yerine ders kitapları vardı ve onları incelerken bile sıkılmıştı.

Babasının sözleri kulaklarını tırmalıyordu. "Sana her imkanı sağlamış olmamıza rağmen bu derecede başarısız olman tam bir hayal kırıklığı."

Şehrin en iyi okuluna gidiyordu ve ebeveynlerinin ikisi de tanınmış avukatlardı, onları memnun etmek için yapmak istemediği bir meslek için yıllarca hayal kurmuştu Valerie.

Bir yandan babasının beklentilerine cevap vermek istiyor, diğer yandan kendi hayallerini ve kimliğini korumaya çalışıyordu. İşte bu zorlu içsel savaşın tam ortasında, gözyaşlarına engel olamadan masasının üzerine başını eğdi.

Hıçkırıkları dudaklarının arasından dökülürken kendini daha fazla tutamayacağını anlamıştı.

Genç adam ise o sırada, dalgın ve yorgun bir halde elindeki kitaplarla çıkışa ilerliyordu. İşittiği kısık hıçkırık sesleriyle yavaşça soluna baktı. Yuvarlak masada ağlayan kızı gördüğünde biraz onu izledi. Elleriyle yüzünü kapatmaya çalışsa da, bu onun gözüktüğü gerçeğini değiştirmiyordu. İnsanlar rahatsız olmuş bakışlarını çoktan kızın üzerine dikmiştiler bile.

Harry, birisinin yanına gidip kızın daha da üzülmesini engellemek için herkesten önce yanına doğru ilerledi. Yüzündeki sıkıntılı ifadeyi zorla da olsa değiştirdi, güler yüzle yanına oturdu.

Valerie yanında birinin varlığını hissetmişti. Muhtemelen ona burasının bir kütüphane olduğunu ve dışarı çıkmasını söyleyecekti.

Harry bakışlarını dağınık masada gezdirdi. Buruşmuş test kitabı sayfaları, karalanmış paragraflar... Kendini birden sırıtırken buldu.

Sorunu ingiliz edebiyatı mıydı yani?

Harry kendi kucağında tuttuğu ders kitaplarını yanında duran sandalyeye koydu ve onları kızın görmemesi için, üstlerine ceketini örttü.

Onu omzundan dürttüğünde kızın ona bakmasını bekledi.

Valerie kafasını yanındaki kişiye çevirmek istemiyordu. Onu ağladığı için kovmalarını istemiyordu. Bir daha dürtüldüğünde isyan edercesine kafasını masaya doğru bıraktı.

Harry bunu tahmin etmişçesine hızlıca kolunu masaya yatırdı. Kızın alnı koluna düşerken ikisi de aynı anda derin bir nefes verdiler.

Valerie hissettiği yumuşaklığın ne olduğunu anlamak için gözlerini açtı.

O sırada saçlarında gezinen elleri hissetti.

"İyi hissedene kadar yanındayım, rahatlamaya çalış lütfen." dedi Harry ve William Shakespeare'dan bir alıntı yaptı.

"Gözyaşları ile yıkanan yüzden, daha temiz bir yüz olamaz."

00.47
ilham perileri...
yine.

My Little Darling | hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin