six with styles

3.6K 234 132
                                    

İki saat sonra odamda, yere oturmuştum ve sinirden dokunsalar ağlayacak vaziyetteydim. Yumruklarımı sıkarak içimde alev alev yanan öfkeyi bastırmaya çalıştım. Kıpkırmızı çaresizliğim beni derin bir korkuya sürüklemişti.

Beklemiştim. Onu tam yirmi dakika beni bıraktığı yerde beklemiştim.

Ama o bir türlü gelmek bilmemişti.

Oysa geri geleceğinden o kadar emindim ki...

Telefon saatime bilmem kaçıncı kez tekrar baktığımda iyice endişelenmeye başlamıştım.

Adımlarımı yavaşça tuvalet kabinlerinin oraya yönlendirdiğimde aynı zamanda etrafımı tarıyordum.

Kabinlerin önüne geldiğimde beklediğimin aksine hiç kalabalık değildi.

Bekleyen iki kişinin arkasına geçtiğimde şaşırarak bana baktılar.

Bakışlarını, içeriden biri çıktığında bile çekmediklerinde öksürerek önlerine geçtim. "Müsaadenizle... Birazdan dönerim."

İçeri girdiğimde ellerini yıkayan kadın dehşetle bağırdı. "Burası kadınlar tuvaleti!"

Hızlıca bakışlarımı içeride gezdirdim. Tuvalet kabinlerinin üçüde boştu. Valerie yoktu.

"Affedersiniz, birine bakmıştım da."

Ona en masum gülümsememi gönderirken kekeledi. "Önemli değil."

Bir hışımla dışarıya çıktığımda saçlarımı sinirle ellerimin arasından geçirdim. Başına kötü bir şey gelmiş olabilir miydi?

Ya bir yerde düşüp bayıldıysa?

Belki kaçırılmıştı?

Düşünceleri kafamdan atmaya çalışsamda kendimi güvenliğin yanında bulmuştum. Bana kimsenin rahatsızlanmadığını, bırak kaçırılmasını, etrafta küçük bir anlaşmazlık bile çıkmadığını söylemişti.

Üstümdeki yenilgiyle arabama gitmeye karar vermiştim. Her attığım adımda müzik ve kahkaha seslerinden biraz daha uzaklaşıyordum ve bu beni korkunç düşüncelerle dolmuş zihnimle baş başa bırakıyordu.

Arabamın yanına geldiğimde gerçekten, gerçekten, ama gerçekten oralarda bir yerde olduğunu kendimi inandırmış ve etrafta bir kez daha onu aramıştım.

Son kez dediğim halde yürüdüğüm yolu iki kez daha turlamıştım.

Ama yoktu. Hiçbir yerde onu bulamamıştım.
Yumruklarımı, tırnaklarımı avuç içlerimde hissedinceye kadar sıktım. Anlayamıyordum, neden benden kaçmıştı?

"Sakin ol," diye fısıldadım arabama binerken ve kendimi avutmaya çalıştım. "Belki acil bir işi çıkmıştır."

Bu bir ihtimaldi elbette.

Belki de onu öptüğüm için gitmek istemişti. Korkmuştu belki.

Ya da aklından buna benzer şeyler geçmişti.

Çok mu hızlı davranmıştım? Ama mutlu olduğunu görmüştüm. Birlikte yürürken yüzündeki gülümsemesini, bana olan bakışlarını aklımdan çıkaramıyordum.

Lanet olsun! Delirmek üzereydim.

Telefonumun zil sesinin kulaklarıma dolmasıyla hızlıca oraya baktım. Hayal kırıklığımı sesime yansıtmamaya çalışarak aramayı açtım.

"Efendim Louis?"

"Nerdesin sen? Bugün eve gelmeyeceğini bilsem Eleanor'u çağırırdım."

My Little Darling | hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin