Sabah uyandığımda saat henüz dokuzu on geçiyordu. Yatağımdan ağır ağır kalkıp odama göz attım. Tavan arası bir odaydı. Yatağımın hemen karşısında ve tavanda büyük pencereler vardı. Odadaki her şeyi kendi zevkime göre yaptırmıştım. Tavandaki pencere tam yatağımın üstüne geliyordu. Bu yüzden yağmurlu ve karlı günler vazgeçilmezimdi. Köşede ufak ancak geniş siyah bir dolabım vardı bana yetiyordu. Diğer pencerenin önünde ufak bir çalışma masası vardı. Dolu dolu kalemlikleri gördükçe mutlu oluyordum nedense. Duvarları beyaza boyamıştım ve üstünü yazılarla doldurmuştum. Yatağımın yanındaki turuncu spreyle boyayıp üstüne surat ifadeleri çizdiğim komidinim sayesinde her şey tam bana göreydi. Önceden sürekli uğraşırdım böyle şeylerle ancak.. Sürekli taşınmaya başladıktan sonra bıraktım. Sadece odanın yapısını değiştiriyorum. Bunun son evimiz olmasını umarak.
İç çekip ayağa kalktım. Alt kata inip elimi yüzümü yıkadıktan sonra annemin yanına gittim. kahvaltıyı hazırlamış salonda oturuyordu.
'Günaydın anne.'
'Günaydın canım. Hemen kahvaltını yap işlerimiz var.'
'Ne işi?'
'Alışveriş yapmalıyız sonra seni okula bırakırım.'
'Kendim giderim.'
'Lütfen, benimle gelsen ölür müsün?'
Bir süre gülümseyen yüzüne baktıktan sonra kabul ettim. Annem güzel bir kadındı onunla dışarı çıkmaktan nefret ediyordum çünkü bazı adamların bakışlarına katlanamıyordum. Kahverengi beline kadar uzanan gür saçları vardı bembeyaz bir teni koyu zümrüt yeşili gözleri vardı.
'Peki..'
Güzel bir kahvaltıdan sonra odama çıkıp hazırlandım. Okulun forması simsiyahtı sadece ceketine iliklediğimiz gümüş aslan sembolü vardı. Özel günlerde sadece yine aslan sembolü olan kravatı takardık. Hazırlandıktan sonra alt kata inip annemin yanına gittim.
'Hazır mısın?'
'Tanrım.. Benim yakışıklı oğluma bak!'
'Anne..'
Annem hemen beni aynaya iteklerken bağırdım.
'Anne aynaya bakmak istemiyorum!'
Annem sıçrayıp itmeyi bıraktı. Bir süre endişeli gözlerine baktıktan sonra kafamı çevirdiğimde annem sıcak ve yumuşak elleriyle yüzüme dokunup kafamı ona doğru çevirdi.
'O günden beri aynaya bakmıyorsun ama bu senin suçun değildi Karan.. Senin suçun olmadığını biliyorsun ve artık kabullen.'
Kafamı hayır anlamında salladığımda annem beni itmeye devam etti. Aynanın karşısına geldiğimizde annem kafamı kaldırmam için zorluyordu.
'Bak.. Kendine bak.. Okyanus mavisi gözlerine.. O hafif uzun kahverengi saçlarına.. Beyaz, kusursuz tenine bak Karan.. Kendine bak. Masum olduğunu gör..'
Kafamı yavaşça kaldırdım.. Annemin dediği gibi kendime baktım o kadar uzun zamandır bakmamıştım ki sanki bir yabancıya bakıyormuş gibi hissettim.
'Ben masum muyum anne?'
'Tabii ki öylesin.. Senin hatan değildi.'
'Hayır.. Hayır..'
O geceyi hatırladığımda anneme sarıldım. Babamı kaybettiğim o gece.. Her şey benim suçumdu..
'Sen benim masum, güçlü oğlumsun.. Sen benim kahramanımsın.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA ÜYELERİ
Mystery / ThrillerSıradan öğrencilerin bulunduğu sıradan bir sınıfta artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. 11/B sınıfının öğrencileri sınıfa girdikleri anda her şey değişir. Başta grup grup mesajlar gelirken daha sonra mesajlar kişiselleşir ve herkes mesaj alma...