SAVAŞIN AĞZINDAN;
Nazlı beni çağırmıştı şaşırdım. Bana kızgın olduğunu sanıyordum. Içeri girmeden göz yaslarimi sildim.
"Nazli" mırıldanarak konuşuyordu.
"Savaş,ben...Ben çok üzgünüm sana güvenmediği icin"
"Nazlı özür dileme hepsi benim sucumdu."
"Savaş öyle deme bundan sonra sana hep inanicam"
"Nazlı ben-" lafimi bitiremeden elini dudagima kondurdu.
"Artık bu konuyu konuşmayalım ben sana yanlış yaptım. Sana inanmadım. Ama artık böyle bisey olmayacak sana hep inanicam."
"Nazlı benim sana bisey söylemem gerek" dedim hemen Ali içeri girdi. Bana 'kuzen bunu sakin yapma' bakışıyla baktı ve "Savaş bi gelirmisin"
"Tamam geliyorum"
"Savaş nereye?"
"Gelicem canım merak etme artık hayatımızda hiç kötü bisey olmiycak"
"Sana güveniyorum. Hadi git hemen gel ama" dedi. Çok mutluydu. Bu mutluluğunu bozamazdim.
"Kuzen sen ne yapıyorsun."
"Herşeyi bilmesi gerek Ali bana oldukça güveniyor eğer polisler gelirse bana güveni bozulacak, beni birakicak"
"Bi yolunu bulucaz kuzen ama şimdi ona söylememek gerekli"
"Tamam" diyerek iç çektim.
Ordan Selin geldi.
"Doktor Nazlinin birşeyler yiyebileceğini söyledi."
"Tamam ben kentinden bir çorba alıp gelirim siz Savaşla Nazlinin yanında durun"
"Tamam hadi git sen"
Içeri girdik Nazlı çok yorgundu.
Nasıl halledicez olayı bilmiyorum. Ama Ali haklı galiba su an hiçbirşey soylemesem daha iyi olacak...SELININ AGZINDAN;
Ali Nazlı için yemek almaya gitti. Bizde Savaşla Nazlinin yanına gittik.
"Iyi misin Nazli"
"Iyiyim Selin beş dakika içinde ne olabilirki"
"Ya korkuyorum artık ne yapiyim. O kadar kötü bisey yasadinki ben bile senle oldum dirildim"
"Tamam bak geçti artık. Böyle şeyler yapmiycam artık söz. Hem Savaş var artık ona hep guvenicem onun yaninda bisey olmaz artık hissediyorum"
"Sen oyle diyorsan öyle olsun"
Savaşa baktım sonra sadece oturuyordu. Yüzü asikti. Nazli hayattaydi. Niye böyleydi ki. Hem bana anlattı. Ama Nazliya anlatırsa uzulebilir. Bunun için bu kadar üzgün olunmazki.
Neyse ben öğrenirim sonra.
"Savaş ne oldu bisey olmuş gibi yüzün asık"
"Yok bisey Nazlicim biraz yorgunum o kadar"
"O zaman eve git dinlen biraz hem Selin ve Ali burda"
"Yok seni birakmiyim ben"
"Ya git gerçekten çok yorgun gorunuyorsun"
"Emin misin"
"Evet Savaş sen git yarın gelirsin yine"
"Peki yarın gelicem iyi ol tamammi" diyerek Nazlinin alnına bir öpücük kondurup gitti.
Sonra Ali geldi.
"Yemek geldi."
"Getir Ali arzaya bi yemek yedirelim"
"Yok ben yerim Selin"
"Olmaz hareket etmemem lazım biraz kendini toparlaman lazım ben yediririm"
"Tamam hadi bakalim" dedi ona yedirmeye başladım.
Sonunda bitirdi. Doktor geldi. Muaynelerini tamamladı ve yarın taburcu olabileceğini söyledi. Al iyi dışarı çağırdı. Ama neden? Aliyle ne yapicak ki? Ali içeri girdi.
"Ali doktor seni neden çağırdı."
"Şey.....Yarin çıkış işlemlerini yapmamız gerektiğini ve birkaç ilaca ihtiyaç olduğunu söyledi reçete verdi."
"Hepsi bumu"
"Evet Selin başka ne olabilir ki"
"Tamam sen öyle diyorsan öyledir." Dedim ama tabiki söylediği şey yalandi. Nazlinin yanında konuşmak istemediğim için uzatmadim ama ben sonra sorarım ona.
"Ben gidiyim artık . Selin sen Nazlinin yanında dur. Savaş yarin gelicek zaten sonra eve gelirsiniz.
Nazlicim çok geçmiş olsun bi dahada böyle şeyler yapma"
"Tamam yapmam" dedi Nazlida gülerek. Sonra Ali dışarı çıktı.
"Nazli bekle ben geliyorum." Dedim ve Ali nin peşinden gittim.
"Ali içerde söylediklerim yalandi. Anlamiyacagimimi sandin."
"Selin-" lafını bitirmesine izin vermedim.
"Ali,bana doğruyu şöyle.
Zaten Savaşın hali hal değildi. Yüzünden düşen bin parcaydi. Neden hep benden birşeyler sakliyosunuz. Neden öğrenmem gereken bisey varsa şöyle benden saklama Ali. Lütfen hele Nazliyla ilgili ve bana soylemiyosan gerisini sen düşün."
"Selin evde söyleyim şimdi burda olmaz Nazli duyarsa hele"
"Kötü bisey var Ali soyle bana"
"Selin burda olmaz"
Kötü bisey olduğunu anladım ve gözlerim dolarak sordum son defa
"BENDEN NE SAKLIYORSUNUZ"