1 Ağustos

231 62 10
                                    


Islak olan yerlere basarken spor ayakkabı giydiğim için kendimi az da olsa zeki sanıp tebrik ettim
Yavaş adımlarla ilerlerken önüme bakıp daha uzun yolum olduğu için büyük bir iç çektim taksiyle gitmeyi neden akıl etmemiştim hala anlamiyordum.

Başımı kaldırıp gökyüzüne baktığımda gülümsedim bulutlar yavaş yavaş dağılıyordu ve gökyüzü eski maviliğine kavuşuyordu

Etrafta kimsenin olmaması şaşılacak durumdu hızlanmam gerekiyordu çünkü önümde upuzun bir yol vardı gözlerimi kırpıştırarak adımlarımı hızlandırdım

Kafamı iki yana çevirip baktığımda hala kimse yoktu direk yola dalıp geniş yerde yürümeye başladım
Aniden arkadan gelen fren sesiyle irkilip kafamı o yöne çevirdim ve bileğinde hissettiğim o acı...

Direk ıslak olan yere oturup pantolonumun paçasını sıvadım ve gördüğüm morluk ile hissettiğim acıyla karşımdaki adama baktım

"Körmüsün sen, ne biçim araba kullanıyorsun ya beni ezseydin?"
Adam şaşkınlıkla bana bakıp
"Asıl sen körmüsün burası yol yaya geçidi değil! "
Tabiki haklıydı rezil olmuştum ama bu yaptığı hatanın bedelini ödemezdi herhalde

"Hem suçlusun hemde üste çıkıyorsun ya beyin kanaması geçirseydim"
Adam şaşkınlıkla beni boydan boya inceledi
"Farkındaysan dizine vurdum"

Kahretsin.
Yine rezil olmuştum

"Plakayı aldım ilk işim seni şikayet etmek"
Hiçbir şey söylemeden oturup bileğime dokundu
Hissettiğim eller sinirlerimi bozmaya yetmişti elleriyle morluklara dokunurken dişlerimi sıkıyordum acıdan yüzüm çok farklı şekiller almıştı
"Acıyor mu?"

Bu şimdi sorumuydu yaklaşık yarım saattir ona bunu anlatıyordum
"Yok acmıyor alt tarafı bileğim kırıldı.. dalga mı geciyorsun?"
"Bak yırtıcı kuş seninle hiç uğraşmam işim var"
"Önce vur sonra işim var yok öyle bir dünya"

Deyip ayağıya kalkmaya çalıştım fakat başaramadım kolumdan tutup beni ayağıya kaldırınca ters bir bakış atıp etrafıma baktım
Neyseki kimse yoktu yoksa çok pis rezil olacaktım

"Belki bundan sonra dikkat edersin de başkalarına çarpmazsın!"
"Ben gayet dikkatli bir sürücüyüm fakat sen hiçte dikkatli bir yaya değilsin"
Yüzüne ters bir bakış attıktan sonra
"Ben şimdi ne yapacam" diye sordum
"Bunların hepsi senin suçun dua et ayağım bu halde yoksa seni mahvetmiştim"
"Sana yardım ettiğine pişman ettin beni! " dedi

Arabasına doğru ilerleyip kapısını açtı
"Bu kadar iyi konuşabildiğine göre bence gayet iyisin deyip arabaya bindi beni bu halde burada nasıl bırakabilirdi
Ağrıyla birlikte yanına ilerledim
"Beni burada bırakıp gidemezsin!"
"Üzgünüm yırtıcı kuş işim var" deyip gaza bastı o giderken arkadan bütün su üzerime sıçrarken arkasından yalnızca bakakalmıştım
Aniden sesimin en şiddetli halini kullandım
"Bunun hesabını sorucam sana bana çarpmak ne demek göreceksin!"

Sinirle yerdeki çantamı alıp telefonumu çıkarttım sırıl sıklam olmuştum caneri numarasını tuşlayıp telefonu kulağıma götürdüm

" Nerde kaldın Eslem bir saattir seni bekliyoruz"
"Siz nasıl bir arkadaşsınız ya başıma bir şey geldi diye hiç mi merak etmediniz?"
"Alıştık biz Eslem senin başına bir şeylerin gelmesine"

Sinirlerimi yatıştırıp
"Sor bakalım salak başıma ne geldi" dedim
"Yine ne geldi Eslem?"
"Araba çarptı"
Sakin bir tavırla "Konuşabildiğine göre durumun iyi"
Şımarık bir edayla "Bileğim acıyor" dedim.

"Sen şimdi nerdesin?"
Gülümseyerek "Sizin evin iki sokak aşağısı.."

"Sen tam bir faciasın, sen sakarlarında sakarısın Eslem"
Caner in saydırmalarını aldırmadan
"Bitti mi?" diye sordum
"Hayır bitmedi nasıl yolda yürürsün anlayamıyorum"
"Anlamaman normal caner" caneri bakışları hiç normal gelmiyordu her an saldıracak gibi duruyordu

Saldıracak derken o adam bana neden 'yırtıcı kuş' demişti

Ah tabi biraz fazla asabiydim..

"Çarpanı tanıyormusun?"
"Salak salak konuşma caner nerden tanıyabilirim"
Araba durduğunda caner yüzüme bakıp in işareti yaptı
Bu sakat ayağımla nasıl inebilirdim ki

Kapıyı açıp masum bir tavırla canere bakıyordum
"Ne bakıyorsun seni sırtıma almamı mı? "
"Aslında hiçte fena olmazdı"
"Eslem saçmalama in şu arabadan"
Aynı bakışımla hatta bu sefer daha saf bir bakışla caner in gözlerine baktım
"Uff baş belası gel buraya"

Caner in sırtında yukarı çıkarken gülümsüyordum arada bir bileğimi burksaydım hiçte fena olmazdı
En azından acı çekmezdim sadece numara.

Aşağıya inip caner in hızla nefes alışveriş'ini izledim gülmemek için dudağımı ısırırken Bulem in kapıyı açtığını fark ettim
Endişe içindeydi
"Eslem iyimisin hayatım?"
"İyim Bulem sadece ayağımı burktum"
"Sadece ayağımı burktum mu?
Yolda yaklaşık yarım saattir başımı götürdü ya ölürsem ya bacağım kesilirse" diyen caner şaşkınca baktım
"Bulem üzülmesin diye caner" deyip göz kırptım
Caner tam bir şey daha söyleyecekken Bulem araya girdi
"Artık içeri geçseniz"
"Kesinlikle " deyip tokezleyerek içeri girdim


***
"Resmen ayağımı ezdi ve bütün bunlar benim suçum muş gibi üste çıktı "
"Yaptığı şey çok yanlış seni hastaneye götürebilirdi"
Bulem bileğime bir şeyler sararken onu izliyordum o kadar narin ve yumuşak dokunuyordu ki acıyı neredeyse hiç hissetmiyordu
"Eslem sana söylüyorum neden gitmediniz?"

Gözlerimi devirerek
"Kendisi tam bir öküz olduğu için gerek görmedi" dedim
Yaşanan olaylar canımı sıkmaya yetmişti elimi bileğime götürüp nazikçe dokundum fakat acı o kadar derindi ki bağırmamak için dişlerimi sıkıyordum

"Hastaneye gitmeliyiz böyle olmaz Eslem"
"Hayır hastaneye gitmek istemiyorum" dedim net bir tavırla
"O zaman biraz dinlen" Başımı olumlu anlamda sallayıp bacağımı tutarak yukarı çıktım

Yukarı çıktığımda çatı katındaki odaya gittim gözlerimle etrafı derince süzdüm bıraktığım gibiydi hiçbir şey değişmemişti
Aniden aklıma gelen saçmalıkla duraksadım

İyide ben daha dün burdaydım!

Kafamı saçma olan bu düşünceden alıkoymak için iki yana salladım
Odanın ortasındaki koltuğa uzanıp gözlerimi tavana diktim

Resmen canerin evini işgal etmiştik
Kendi Evimi bir tek akşamları görürken tüm zamanım bu odada geçiyordu
Gülümseyerek gözlerimi derin bir karanlığa bıraktım huzur içinde...

Ağustos MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin