2 Ağustos

201 59 7
                                    

Her yeni bir güne uyanmak güzel gibi görünsede bugün benim için tamamen kabusa donüşecekti
Neden hayatta yapmak istemediğin şeyleri zorla yaptırıyorlardı ki?
Neden karşındakinin fikrini sormadan onun adına kararlar alınıyordu?
Başımı iki yana sallayarak gözlerimi araladım

Yavaş adımlarla valize doğru ilerleyip makyaj çantamı içine attım ve son adım olarak mor spor ayakkabılarımı içine sokuşturarak fermuarı çektim
Gözlerimi duvardaki saatte gezdirerek derin bir oh çektim uçağına kalmasına daha iki saat vardı
Ilık bir duş almak belkide iyi olacaktı

Gülümseyerek aynanın karşısına geçerek yüzümü inceledim belirgin yüz hatlarım yoktu fakat sevimli bir yüzüm vardı
En çok gözlerimi seviyordum deniz mavisine benzediği için  bağlı olan saçlarımı açarak tokayı aynın önüne koydum

Ayağımın ağrısı az da olsa hafiflemişti gülümseyerek dokundum bu beni mutlu etmişti hemde çok..

Ilık su tüm vücudumu ıslatırken bileğim hafif yanıyordu her ne olursa olsun canım dün gibi yanmıyordu..

Saçlarımı kuruturken çilek kokan saçlarımın kokusu burnuma dolmuştu
Aynanın önünden aldığım Tokayla saçımı at kuyruğu yaparak odama döndüm
Titreşen telefonuma batığımda dört cevapsız arama vardı ve tabiki aramalar Canere aitti ekranı kaydırıp canerin numarasını tuşladım
"Efendim Caner"
"Eslem seni tam dört kez aradım"
"Üzgünüm banyodaydım duymadım"
"Peki aşağıya in " pencereye doğru ilerleyip dışarıya baktım

Caner, siyah arabası ve Bulem beni bekliyordu
"Tamam" deyip telefonu kapattım
Aceleyle çantamı alıp valizimi aşağıya indirdim...

''''"""Belki biraz zamana ihtiyacı vardı annemin babamdan ayrıldıktan sonra kendini tamamen doğaya vermişti. O güçlü bir kadındı ve kimsenin ona acımasını istemezdi belki biraz ayrılık hepimize iyi gelecekti
Bazen neden onun kadar güçlü olmadığımı duşünüyordum istesemde olamazdım ki ben çok farklıydım ama ne anneme nede babama çekmiştim babamda annem kadar olmasada güçlüydü bense onların yolunda ilerlemeye çalışan basit bir çaylak...

Şimdi her şey olması gerektiği gibi olacaktı , annemde yolunu bulacak bende kendi yolumda ilerleyecektim
Ama onlardan çok  ayrı bir yolda ilerlemek istiyordum
Hayatımı onlar nasıl berbat ettilerse, ben yeniden inşa edecektim çünkü buna mecburdum.'''''''

Uçağın kalkmasıyla kalp atışlarım gittikçe artıyordu her seferinde böyle olmak zorundamıydım?
Ellerimi birbirine kenetleyip heycanımın yatışmasını bekledim gitgide şiddetlenen kalbime aldırmadan başımı canerin omzuna koydum
Şimdi kendimi daha iyi hissediyordum daha özgüvenli ve daha rahat...

Hissediyordum mutluluğu sanki çok yakında beni bulacakmış gibi yanında huzuru belkide daha fazlası gelecekti sanki içim kıpır kıpırdı gelmek istemediğim bu yerde nasıl mutlu olabilirdim ki?
Sızlayan gözlerim gittikçe kapanırken onları derin bir karanlığa gömdüm...

Canerin omzunun hareket etmesiyle başımı kaldırıp "Geldik mi?" diye sordum
Caner gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı
Nihayet bitmişti eziyetin yarısı

                     ***

Bodrum'da her şey yolunda gibi görünüyordu

'Sıkıcı ve samimiyetsiz'

Canerin koluna girerek yürümeye çalışıyordum bir an önce bu eziyetine bitmesi ve evime dönmek için can atıyorudum

Tek ailem canerle Bulemdi onlarla geç tanışmış olsamda hayatımın en büyük dönüm noktasını onlarla yasamıştım
Onları gerçekten seviyordum çünkü onlar iyi bir dostu

Gökhan'la Bulem in gülümseyerek yanımıza yaklaşmalarını hayranlıkla izliyordum onlar birbirlerini seviyorlardı
Ben ise aşka kapılarımı tamamen kapatmıştım..
"Hadi ama siz hala valizlerinizi yerleştirmediniz mi?"
Gökhan'ın sorusuna karşılık yerdeki valizlerde göz gezdirdim "Sence?"
"Eslem hiç değişmemişsin hep aynısın"
Gökhan a 'sende hiç değişmemişsin hep aynı salak olarak kalmışsın' diyesim vardı
Bulem gözlerini devirerek "Artık şu valizleri yukarı taşısanız!"

"Seninle aynı odada kalmak tarihte yaşanmamış bir olay olacak Bulem" dedim gülümseyerek
"İyi ya tarih yaşanmışlıkları yazar canım"
Elbiselerim yerleştirirken gözlerimi odada gezdirdim oldukça büyük ve lüks bir otelin odası nasıl olabilirdi ki?

Böyle yaşantılardan her zaman nefret ederdim şimdi de nefret ettiğim bu yaşantının tam ortasındaydım makyaj çantamı çıkartıp elbiselerimin yanına koydum
Bulem özenle kırmızı rujunu sürerken gülümseyerek onu izliyordum
Biraz fazla mı süslüydü

"Eslem artık sende üstüne güzel şeyler giysen"
Dikkatle üstümü inceledim krem kısakolumla kotum oldukça şık duruyordu
"Üstümdekiler güzel değil mi?"
"Güzel ama özensiz"
Göz devirerek "Ben iyim" diye mırıldandım
Bulem şaşkınca ellerini iki yana açıp dışarı çıktı

Pencereye doğru ilerleyip dışarıyı izledim
Etraf birazda olsa sakin olmuştu.
Yavaş adımlarla ayakkabılarımı giyip , dışarı çıktım

Gözlerimi büyüterek karşımda gördüğüm merdivenlere bakakalmıştım
Bu dik merdivenlerden nasıl inececektim?
Etrafıma bakındım fakat yardım edecek hiç kimse yoktu birkaç tane erkek dışında tabiki de onlardan yardım isteyemezdim

Merdivenin korkuluklarına tutunup yavaş adımlarla aşağıya indim bitmek bilmeyen merdivenlere bakarak derin bir 'of ' çektim bu çektiğim eziyetin tek sebebi oydu daha dikkatli bir sürücü olsaydı şu an ayağım bu halde olmazdı

Onu görseydim sanırım yapacağım ilk iş onu boğmak olacaktı ve bu sayede ikimizde ödeşecektik öfkemi biraz olsun dindiremiyordum
Şu sakat ayağımla tatilinde nasıl keyfini çıkartabilirdim ki?

Nihayet biten merdivenlere boydan bir göz gezdirdim sonra yüzümü çevirerek ilerlemeye devam ettim

Hava oldukça serindi etrafda garsonlar ve çalışanlar dışında iki üç kişi vardı herhalde. İşte bu iyidi çünkü ben kalabalığı asla sevmezdim denize öğle yada akşam vakitlerinde girerdim kimsenin olmadığı vakitlerde sanırım... yalnızlığı seviyordum.

Ayakkabılarımı çıkartarak serin olan kuma bastım hafif titreyen vücuduma aldırmadan denize doğru ilerledim ayın parlak ışığıyla deniz o kadar masum ve güzeldi ki sanki bütün insanların kirini üstünde o barındırmıyormuş gibi çok berrak ve temizdi

Gülümseyerek kumlarda yürümeye devam ettim bu anın bozulmasını istemiyordum sanki bozulursa tüm saflık ve masumluk berbat olacaktı

Gözlerimi kapatarak bu masumluk ta kaybolmak istiyordum hafif esen serin rüzgar saçlarımı okaşarken arkadan gelen ayak sesleriyle irkilip gözlerimi açtım aniden birinin bana çarpmasıyla dengemi kaybedip yere düştüm

Neden her şey beni buluyordu ki?
Daha doğrusu neden bütün salaklar beni buluyordu?

Öfkeyle yüzümü sağıma çevirdim aniden karşımdaki şahısa bakakalmıştım

Bu olamazdı?
Ama nasıl?

Karşımdaki bana arabayla çarpan adamdı
Ayağıya kalkıp
"Sen.." diye kekeledim
Oda şaşkın bir bakış sergileyerek "Senin burda ne işin var?"
"Asıl senin burda ne işin var? Beni mi takip ediyorsun sen?"
"Saçmalama tatile geldim" dedi kendini beğenmiş bir tavırla
"Bravo yine beni bulup çarpmayı başardın!"
Dedim öfkeli bir ifadeyle

ayağımı bu hale getirip üstelik yere düşmeme sebep olan bu adamın burada ne işi vardı ki?

Ah tabi tatil!

"Üzgünüm yırtıcı kuş bu sefer benim hatamdı"
"Bana yırtıcı kuş demeyi kes! Evet geçen sefer olduğu gibi yine senin hatandı"
Gülümseyerek bana bir adım yaklaştı kulağıma eğilerek
"Bak tesadüfleri görüyorsmusun önce istanbulda karşılaşmamız şimdi ise bodrumda bu bir şans değil belkide daha fazlası.." deyip gözlerimin içine baktı sonra hiçbir şey demeden arkasını dönüp gitti

Ne demekti şimdi bu?

Sinirle ayağımı yerdeki kumlara vurarak
"Senden nefret ediyorum" diye bağırdım

Arkadaşlar yorumlarınızı bekliyorum birde vote vermeyi unutmayın...

Ağustos MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin