Yorgun geçirdiğim bir gündü dün. Yine ve yeniden çalıyordu saatin alarmı. Yine aynı hayalle uyandım güne. Yine umutlarımla uyandım. Gözlerimi aralayıp elimi saate uzattım ve saati kapattım. Yatakta doğruldum ve ayağa kalktım. Yatmadan önce yatağın kenarına çıkarttığım terliklerimi geçirdim ayağıma. Ayağa kalkıp yatağımı topladım. Dolabımın karşısına geçtim giyeceğim kıyafetleri seçmek için. Ama bu gün bir değişiklik yapmaya karar verdim. Hep pantolon tişört giyiyordum. Bu gün elbise giymek istiyordum. Kıyafetler arasında parmaklarımı gezdirdim ve keten beyaz bir elbise de takıldı parmaklarım. Yakası krem renkliydi. Üstüne işleme beyaz kapri kollu bir ceket aldım. Ceketin kenarları siyah işlemeliydi bana hep samimi gelirdi bu ceket. Aldığım kıyafetleri giydim. Saçlarımı sadece tarayıp açık bıraktım.Mutfağa yöneldim dolaptan domates,peynir,salatalık çıkarttım. Ekmekleri koyduğum dolaptan küçük bir sandviç ekmeği çıkarttım ve kendime bir sandviç yaptım. En alt çekmeceden çıkardığım strech filme sardım sandviçimi. Sonra bir kağıt çanta çıkartıp sandviçimi koydum. Çantayı alıp evden çıkmak için kapının önüne geldim. Anahtalıkdan anahtarımı aldım ve portmantodaki dolaptan siyah parlak kurdeleli üstünde büyük taşları olan bir babet çıkarıp giydim. Evden çıkıp kapıyı kilitleyip durağa yürüyüp otobüse bindim. Fazla kalabalık değildi benim otobüsüm sakin olurdu hep. Şirketten bir durak önce inip kendime bir kahve alıp şirkete yürüdüm. Şirketten içeriye adımımı atar atmaz insanların bakışlarından rahatsız olmaya başlamıştım bile. Kartımı basıp merdivenlerden yukarıya Burak'ın odasına çıkıp kapısını önüne geldiğinde kapıyı çaldım ve içeri girdim. Burak elinde telefonla beni süzüyor karşısındaki koltukta ise Enes oturuyor o biraz daha soğuk bakıyordu.
- Müsait değilsen sonra gelebilirim.
~ Yo hayır müsaitim bende tam seni arayacaktım geç otur lütfen.
- Bir sorun mu var?
~ Oturda öyle konuşalım.
Sesimi çıkarmadan Enes'in karşısındaki koltuğa oturdum. Elimdeki kağıt çantayı ve kahveyi önümdeki sehpaya bıraktım.
- Ters giden ne?
~ Çok güzel olmuşsun pantolon ve tişörte son galiba.
- O konuyu geç. Asıl konuya gir.
~ Peki madem. Şirketin durumu iyi değil Süveyda.
- Peki çözüm önerin ne?
~ Senin yeniden Ceo'luk konumuna geçmen.
- Konunun benle ilgisi ne? Benim Ceo olmamla ne değişecek?
~ Şöyle açıklayayım öncelikle senin konum değişikliğin anlaşma yaptığımız firmalar tarafından pek anlayışla karşılanmadı. Ayrıca sizin bir an önce birlikte çalışmayı öğrenmeniz gerek çünkü yakın zamanda bir yurtdışı seyehati yapacağım ve en kısa 2 ay sürecek.
- Yuh! Pardon ama yani 2 ay seyehat birde ben bu adamla çalışacağım. Yo yo olmaz hayatta olmaz kusura bakama.
~ Of cidden bıktım sizin şu kavganız beni öldürecek. Yine ne olduda birbirinize girdiniz?
-Senin bu arkadaşın......ahh! Boşver . Bak ben senin yanına bu gün nişanlanacağımı söylemeye geldim. Yani Barış ile her şey yolundayken şimdi her şey maf olsun istemiyorum. Anla beni lütfen.
~ Ne sen bu gün nişanlanacak mısın! Yuh kızım! Şimdi mi söylenir bu. E biz akşam Enes'le beraber geliriz.
- Şey...... biz aile içinde bir nişan düşündük bu yüzden...... Enes gelemez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİKÂH ŞAHİDİNİN AŞKI
RomansSev ama belli etme, gör ama hissettirme,dokun ama hissetme, düşün ama hayal etme,AŞKl tat ama ACl çekme; işte en zor olanı da budur AŞKl tadıp ACl çekmemek! ............ Seneler önce lisede birbirine aşık olmuş iki kişi Süveyda ve Enes. Ancak söylen...