Sonsuzluk

8.6K 617 67
                                    

Bölüme yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüme yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın!

Hikayeyi çok severek yazıyorum ve siz de eğer çok seviyor ve başka platformda takip etmek istiyorsanız ; intagram adresi -> tuzveyara / Yazar kişisel hesabım; sumbirhanim



(Çaresizliğin en amansız olduğu yerdeyim şimdi İlk defa sevmenin tarif edilmez korkuları içindeyim)

Güne anne şefkati ile başlamak, başını okşayan elin sıcaklığını hissederek uyanmak. Yarabbim, dualarımda yalvardığım gibi, bana öyle güzel arkadaşlar ve öyle güzel anne yerine getirebileceğim birini gönderdin ki... Şükürler olsun. Her adımıma,her nefesime,her uyandığım güne. Mis poğaça kokuları bulanıyor evimizin her zerresine. Adımlarım daha sağlam basıyor yere,hızlanıyor mutluluk akışı damarlarımda. Her gün bizi okula dua ile gönderiyor. İnsanın ardından dua edecek birinin olması bu dünyayı güzel kılan ender şeylerden biri. Bir de hiç tanımadığımız, otobüste, metroda,yolda,durakta,karşı apartmanda,fırında,bakkalda ve daha birçok yerde birkaç saniyelik tanışmanın ardından bize içtenlikle dua eden teyzelerin var olması, hayatın aslında karanlık yanını gölgeliyor. Her umut tanesi için binlerce elhamdülillah.

Otobüs yine çok kalabalık. Ayakta olmaktan ziyade, erkek yolcularla birlikte ayakta durmaktan dolayı endişe ediyorum. Bir an boşluk gördüğümde otobüsün üst kısmına doğru yeltenerek çıkıyorum.Bir beyefendinin sesini işitiyorum o sırada "Buyurun, siz oturun." Eliyle uzattığı yere "Allah razı olsun." diyerek geçtikten sonra biraz da olsa içimde bir rahatlama oluşuyor. Kitaplarımı dizlerimin üzerine bırakıyor,çantamı kolumdan çıkardıktan sonra onu da kucağıma alıyorum.İki üç sayfa meal okuduktan sonra kafamı kaldırdığımda ön sıralarda oturanların koltuklarına sıkıca tutunmuş yüzüme mahcup bakışlar atan Robbie'nin gözlerine çarpıyor gözlerim. Utanarak eğiliyor, bir o kadar da heyecanlanıyorum. Durağa yakın ayağa kalkınca tutunmak için, üst borudan sarkan deri parçasına elimi geçiriyorum. Kolumun dibinde titrek ve sıcak bir el yanaşıyor. Kulağıma sakin ve sessizce "Günaydın" dedikten sonra otobüsten iniyoruz. Adımlarım utanarak hızlanırken bir çırpıda "Hayırlı sabahlar." diye ekliyorum. Göğsüme bastırdığım kitaplarıma daha da sarılarak kendimi dersin olduğu sınıfta buluyorum.

...

"Evet arkadaşlar. Dünde bahsettiğim gibi bugünkü konumuz Aşk. Öyle derin ve uzundur ki aslında bir derslik saat dilimine sığmaz. Fakat hissettirdikleri ömür boyu sürer." Ayağa kalkıyor, sıraların arasında turlayarak devam ediyor; "Aşk bir şem-i ilahidir benim pervanesi, şevk bir zincirdir gönlün anın divanesi"

Yüzümüz buruşuyor, anlamsız bakışlar atmaya başlıyoruz.Öğretmen bunu fark edince ekliyor;" Şimdi siz ne anlattığımı buradan anlayamazsınız. Bu Şeyh Galip'in aşka olan bakışı. Herkes kendi gönül penceresinden bakar aşka. Ve o sözcükler gönül penceresinden dökülür.Ama aşk her zaman sizin dizilerden bildiğiniz türde değildir.Mesela, Şeyh Galip Mevlana'nın aşkına aşıktı. Peki Mevlana kime aşıktı? Hakka! Ee aşk İlahi bir şeydir tabi ki. Bazen bir cümlede, bazen bir çocuğun gözlerinde, yahut bir erkek ya da kadında tezahür edebilir. Bunu Ferhat'ta,Mecnun'da,Leyla'da,Şirin'de çok iyi bilir. Hatta Hz. Züleyha'da."

TUZ VE YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin