14.Bölüm

45 11 0
                                    

Bölüm şarkısı; MFÖ - Ah bu ben

Güneşin gözlerime süzüldüğünü hissedince araladım. Soluma döndüğümde yastıkta iz vardı ve yatak bozuk biçimdeydi. Galiba Efe yanımda yatmıştı. Bunun ihtimali bile gülümsememe sebep oldu. Doğrulduğum anda başıma yıldırım düşmesi bir oldu. Ve yine o şiddetli ağrı. Her iğrenç geceden sonra bu ağrıya alışmam zaman almadı. Ama bu gece güzeldi. Yalnız değildim. Ve ilk defa Efe'nin yanında bu kadar içmiştim. Dün geceye dair hatırladığım tek şey bana sahip çıkmasıydı. Beni yalnız bırakmamasıydı. Beni sevmesede yinede sahip çıkması müthiş bi duyguydu. En azından bu son zamanlar yaşadığım duygulardan en iyisiydi. Hissiyatım yuvasına dönmüştü. Yataktan kalktığımda kapıya yöneldim.
"O kız ablama benziyor. Tıpkı onun gibi bakıyor. Onun gibi gülümsüyor. Onu ilk gördüğümde ablam geri döndü sandım ciddiyim bunu düşündüm. Ve sen Efe sırf o kız ablama benziyor diye yanında tutuyosun biliyorum. Bu çok adice."
Kapının kolunu açmaktan vazgeçtiren şey Efsu'nun sesiydi.
"Efsu kes sesini!"
"Vicdanın nası rahat olabiliyor Efe? Söylesene ha ona dokunduğunda ablama dokunduğunu falan mı hayal ediyosun? Ya kokusu? Ablam gibi mi kokuyor?"
Ortam sessizleşti. Efe konuşmuyordu. Cevap vermemesi içimde kalan parçalarıda yıkıyordu.
"Ablamı çok sevdiğini biliyodum. Birbirinize çok aşıktınız. Ama sen onu üzdün. Çok üzdün. Sen başka bi kızla sürterken ben onun gözyaşlarını siliyordum. Şimdi vicdanını rahatlatmak için Melis'le ilgileniyorsun yapma bunu"
Boğazımda takılı kalan acıyı yutkundum. Burnumda toplanan garip his gözlerimden akmak için çırpınsada kendimi tuttum. Kapının yanına oturup dizlerimi kendime çektim.
"O kızı bi daha yanında görmek istemiyorum. Vicdanın rahat olamaz olmamalı. Kendini kandırma! O Selin değil,Melis!"
"Daha ne kadar saçmalıyacaksın!"
Bu sefer Efe'nin sesi sert çıktı.
"Sana bu cesareti kim veriyor? Sen kimsinde bana karışıyosun kimsin?! Yorumlarını kendine sakla! Benimle Bi daha sakın ama sakın böyle konuşma ve bidaha bu eve gelme!"
Hızlı bi şekilde kapı açıldı.
"Defol!"
"Sen zavallı bencilin tekisin! İnsanların ruhlarını oyalamayı çok iyi biliyosun. Ve o kız senin bencilliğinin kölesi olmuş"
Kapı sert bi şekilde çarpılırken göz yaşlarım çoktan yüzümde süzülüyordu. Odanın kapısı açıldığında kendimi toparlayacak vakti bulamadım. Hemen duvardan tutunarak ayağa kalktım. Efe'ye bakmaya cesaret edemiyordum.
"Gitsem iyi olacak." dedim.
Cevap vermedi. Gözlerimi ona çevirdiğimde kıpkırmızı gözlerle buluştum. İfadesiz. O gözler karşısında sadece yutkunabildim.
"Gitme."
"Efe..Lütfen."
"Melis gitme."
"Ben sürekli buna maruz kalmaktan bıktım anlıyor musun ?"
Ayaklarım bedenimi zor bela tutsada duvardan destek almaya çalışıyordum.
"Ben özür dilerim."
Bu cümleleri söylerken onunda halsiz ve güçsüz olduğunu anladım. Çünkü ilk defa özür dilemişti benden. Onca yaşanılana rağmen ilk defa. Çünkü Efe'ydi o. Ördüğü duvarlarını yıkıp kimseye kendini göstermezdi. Özür dilemek onun için eziklikti. Son kez kırmızı damarlara rağmen hala güzelliğinden ödün vermemiş gözlerine baktım. Kapının önünde olmasına rağmen onu itip kapıdan çıktım. Uzun koridorda adımlarımı hızlandırmaya çalıştım.
"Çok güzel kokuyosun ve bu koku senin kokun"
Beynim ayaklarıma sinyal verdi. Ve öylece durdu.
"Sen Melissin! Benim Melisim! Sen Selin değilsin. Selin olamazsın ki. Çünkü Selin hiç bi zaman uykusunda beni sayıklamadı. Hiç bi zaman onun gözlerine baktığımda kendimi görmedim. Dün gece söylediklerin yaptıkların çok güzeldi eşsizdi. Uzun zamandır ilk defa gerçekten mutlu oldum iyi hissettirdin. Dün gece yanından bi an olsun ayrılmadım sadece seni izledim..Yüzünün her ayrıntısını çizgisini dudaklarındaki ince çizgileri ve kirpiklerinin sayısını. Ritim edasıyla nefes alışını hissettim. Ben seni hissettim Melis,Selini değil."
Gözlerimden akan yaşın yere düşüşünü seyrettim. Duvara yaslanıp Efe'ye döndüm. Bi an gerçekten orda mı? Yoksa hayal mi ediyorum? diye düşündüm.
"O gece kendine zarar verdiğin gün. Saatlerce ağladım. Belki inanmıyacaksın. Eve kapattım kendimi. Kaç şişe bitti bilmiyorum. Kaç paket. Dün şişeyi kırıp eline sıkıştırdın ya hani ? Elin kanadı. Kalbimde böyle kanıyor böyle acı veriyor dedin ya ? Aynısını bende yaptım. Güldüm kendi kendime ne kadarda benziyoruz birbirimize. O gün benim kalbim çok kanadı be kızım. Selinden sonra ilk defa kalbim bi kez daha alevler aldı. Çok korktum lan. Beni benimle bırakıcaksın diye çok korktum. O gün anladım ben sen Seline hiç benzemiyosun. Sen ona değil,o sana asla benzemiyor. Arden geldi toparladı beni. Yine beni sayıklamışın. Sana ihtiyacı var gel dedi. Seni o halde bileklerin sarılı gördüm ya bi kez daha küfrettim kendime. Sonra karar verdim. Benim olacaksın. Bi baktım. Yavuzla dudak dudağa. Yine kendime küfrettim. Demek artık ihtiyacın olduğu kişi ben değil yavuz. Kendi ellerimle ben teslim etmişim yavuza seni.
Baktım gülüyordun. Yavuza gülümsüyordun. Düşündüm melis. Ben seni hiç bi zaman öle güldürmedim. Vazgeçtim kararımdan,senden. Benim yapamadığımı yavuz yapsın dedim. Ama olmadı sizi yan yana gördükçe içimden bişeyler koptu. Anlam veremedim. Bana aşk'la baktığın gözlerini Yavuz'a bakmasını konduramadım. Olmuyo melis ne senle nede sensiz. Ama Paylaşamıyorum seni. Seni mutlu edemiyorum sana verdiğim tek şey acı. Ben sana hiç bişey veremiyorum melis. Tek bildiğim şey bana çok iyi geliyosun. İhtiyacım var sana. Herşeyine. Gözlerine,kokuna,sarılmana, gülümseyişine,ellerine,saçlarına..Belki ben sana hiç bişey veremiyorum veremiycem. Ama sen bana çok şey veriyosun prenses..."
Söyledikleri şiir gibi geliyordu. Ve o şiir hiç bitmesin istedim. gözyaşlarımda her cümlesine eşlik ediyordu. Bugün Efe ilklerini yaşatıyordu bana. Buz duvarlarını ısıtıyordu. Duyduklarımı hazmetmeye çalıştım bi süre.
"Efe.."
Göz yaşlarımı sildim. Konuşmak istiyordum. Hatta sarılmak. Sıkı sıkı sarılmak. Olduğum yerde dizlerimin üstüne oturdum. Karanlık koridorda. Odanın önünde duran Efe ışığı kesiyordu. Yüz hatlarına baktım. Elmacık kemiklerine. Yorgunken bile kusursuzdu. Başımı öne eğip gözlerimi kapattım. Bi kol vücudumu sardı. Ve bi kol daha. Sonra kendine çekip daha sıkı sardı,sarıldı. Burnum eşsiz bi kokuya şahit olurken,parmaklarım elmacık kemiklerine dokunuyordu.
"Efe."
"Benim sana ihtiyacım var. Sana,Melis'e."
Kokusunu içime son hazzına kadar çektim.
"Ben senin olmak istiyorum Efe. Melis olmak istiyorum. Ben bana baktığında Melis'i görmeni istiyorum. Bana dokunduğunda,sarıldığında. Çok mu zor bu ?   Beni ben olduğun için istemek çok mu zor ?"
"Ben seni istiyorum,Selin'i değil."
"Şşş.. "
Parmaklarımı dudaklarına kaydırdım.
"Daha değil Efe. Bunu hissedebiliyorum. Anlayabiliyorum. Kendini buna zorluyosun,yapma. Yaşadıkların çok zor,yaşadıklarımız. Vicdan en zoru. Ben ne zaman istersen yanında olurum,ne zaman istersen. Sende bana her zaman çok iyi geldin. Delicesine ağlattığın zamanlarda bile. Evet Yavuz'a güldüm,gülümsedim. Ama hiç bi zaman sen kadar mutlu etmedi beni. Ben bişey yapmadım deme bana. Sen çok şey yaptın. En basiti sigarayı içine çekişin bile mutlu ederdi beni. Kendimi hayal ederdim o sıra. Benide böyle içine çeke çeke öpüşünü hayal ederdim. Genelde hep hayal ederek yaşadım seni Efe. Beni üzdüğün zamanlarda bile kendime mutlu edecek şeyler aradım sende. Aptal değilim. Aşığım Efe. Sana çok aşığım. Eğer istersen senin için Selin'de olurum. Bana aşk'la bakabilmen için inan Selin bile olurum."
Gözyaşlarım çığ gibi düşerken hıçkırmamak için kendimi tuttum. Parmaklarım hala dudaklarındaydı. Oraya sahip olmak için Selin olmayı bile göze almıştım. Ne kadar acı versede.
Kolları bedenimi bi kez daha sıkı sıkı sardı. Elleri kemiklerime girsin istedim. Ve hiç bırakmamasını. Bu cümleler beni dahada yormuştu. Gözlerimi kapatıp sadece bu anın hiç bitmemesini istedim. Çok şey istediğimin farkındaydım. Ama bu kadar acıya rağmen normal değil miydi ? Kollarını üzerimden çekip ellerini yüzümde sardı. Alnını alnıma değdirdi. Tek hissettiğim nefesiydi.
"Selin değil,sen Melis sen,seni istiyorum."
Dudaklarını aralayıp benimkilerini kavradı. Karşılık vererek büyüsüne bıraktım kendimi. Daha yeni dokunduğum dudakları şimdi istediğim yerdeydi. Olması gereken yerde. Bırakmamasını istedim. Omzuna dokunarak dahada kendime çektim. Parmaklarını boynuma kaydırarak aynısını yaptı. Şimdi dahada yakındık birbirimize karanlık koridorda,yerde. sadece o ve ben tam istediğim gibi. Nefesimizin son raddesine geldiğinde çekildik. Nefes nefese sadece soluklarımız vardı.
"Melis seni istiyorum,içime çeke çeke öpmek istiyorum, aynı sigara içtiğim,içişim gibi,istediğin gibi, benim olmanı istiyorum."
Tekrar dudaklarını benimkilere dokundurduğunda bi süre daha anım büyüsüne bıraktım kendimi. Bu büyünün dahada ileri gitmesini göze alabilir miydim ?

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin