Bir sarsıntı var, hissediyorum gözlerimi aralamak sanki yıllarımı alacak gibi, yüzüme gelen buz gibi suyla gözlerimi fal taşı misali açıyorum. Karşımda kaşının biri havada, çene kasları kasılmış, yüz felci geçirecekmiş gibi tuhaf bir ifadeyle bana bakan Chuck'ı gördüğümde şaşkınlıkla ağzımı araladım.
* "Üzerinde dünkü giysilerin var ve işe geç kaldın."
Ah salak ben. Sabah uyanınca deyimin tam anlamıyla beynim dururdu. Dünkü olay aklıma geldiğinde yüzümü buruşturdum. Nasıl unuturdum bana saldırmışlar ve kurtulmuştum. Daha doğrusu kurtarılmış. Başımı belaya her soktuğumda ölü gibi uyurdum, alarmlarımı duymaz, annemi duymaz ancak su ile uyanırdım. Chuck'ta bunu yapmıştı. Ama bu sinir bozucu olmadığı anlamına gelmez. Bu çocuk beni deli ediyordu.+ "Sen dün akşam hangi cehennemdeydin ? "
* "Sen hangi cehennemdeydin ? Hangi tekere çomak soktunda bu haldesin ?" Pis pis sırıtıp bir de bana laf sokuyor, tamam ırkçılık yapmak istemiyorum ama bir safkan Türk olarak ben bile bir deyimi gediğine oturtamam. Gediğine oturtmak mı dedim ? Oha oturttum mu yoksa. Ovv yine zekam en olmadık şeylere kafa yormaya başlamıştı. Ve dünkü olay aklıma geldiğinde hayat enerjim kolunu jiletle kesen ergenlerin ki gibi kaybolup gitmişti.
+ "Dün dükkanı kapattım eve giderken bana 3 kişi saldırdı. Dev gibilerdi yüzlerini göremedim. İnşaat alana çekmeye çalıştılar sonra birisi beni kurtardı oradan kaçtım. Neredeydin Chuck?". Dünkü korkum aklıma geldiğinde ellerim titredi, gözümden akan bir damla yaş kayıp yatağa düştü. Chuck yanına yaklaşıp sarıldı.
* "Geçti ben buradayım. Ve sana söz veriyorum onları bulacağım sana zarar verdiler mi sana dokundular mı? iyisin değil mi ? Kahretsin keşke gitmeseydim antremana. Kim olduklarını dair hatırladığın herşeyi anlat bana. Yanında olamadığım seni koruyamadığım için üzgünüm." Üzüntüsü sesine yansımış bana sarılan kolları sinirle gerilmişti. Ona sımsıkı sarılan kollarımı çözüp;
+" İyim Chuck özür dileme lütfen. Her zaman yanımda olamazsın. Ama bu başa çıkabileceğimden fazlasıydı." durmadan akan gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp kendime ağlamamam gerektiğinı tembihledim. Ağlayınca çok çirkin oluyordum. Ağlamam iç çekişlere dönüyordu.*" Tamam yeterince duygusallık yaşadık bitti." Elleriyle alkış tutup;" Hadi üzerini giyin ,şu iç çekişlerinden de vazgeç. Nefesi kıçına kaçmış ördekler gibi çıkıyor sesin. Ayrıca sen ağlayınca ne biçim bir şey oluyorsun daha buna uygun bir terim bulamadım. Dur buldum - üzerinden otobüs geçmiş bir buldog gibi berbat birşey oluyorsun. Yada frenkestianın kız hali gibi aman her ne boksa-" deyip ben den oscar bekler bir ifadeyle sıfatıma bakıyor. Hadi ama iki dk normal insanlar gibi olamazmıydık.
+ "Çık odamdan Chuck ".
* " Hadi ama daha iyisini bulamazdım." deyip pislikçe sırıtıyor elime gelen yastığı alıp " fuck off Chuck fuck off" diye bağırarak kafasına fırlatıyorum. O akıl almaz refleksiyle kurtulup kapıdan şimşek hızıyla süzülüyor. Beni her halükarda güldüren tek kişiydi. Onu seviyordum. Anneme anlatmadığımı hatırlayıp "Chuck Chuck "diye bağırmaya başladım. Ve Chuck'ı aratmayan bir hızla odamın kapısına ulaştım. Kapıyı açtığımda Chuck karşımdaydı. Ufak çaplı şoktan sonra.
+ "Annemlere anlatmadım bilirsin dükkanımı kapatır evden dahi çıkarmaz hem sen kapımın önünde ne yapıyorsun ?"
* " Ok çaktırmam. Hiç bir şey" deyip pislik gülüşünden atıp göz kırptığı gibi hızla mutfağa gitti. Bu çocuğu anlama klavuzunu nerden bulabilirim acaba?
Lavobaya girip aynaya baktığımda yumruk gibi şişen gözlerime hayret getirip hemen dusa girip çıktım. Saçlarımı kurutup üzerimi giyinip aşağı indim.
Kapıya yöneldim Chuck'ta annemle sohbeti kesip arkamdan geldi. Anneme hiç bir şey demeden evden çıktım. Kahvaltı muhabbeti yada sorulara maruz kalmak istemiyordum. Dükkânın anahtarı yoktu çilingir bulmamız gerekti.
Yeni bölüm uzun ve heyecanlı olcak oylarınız için teşekkürler 😊