Rüya,
Sen olmasaydın bu hikaye olmazdı. Nasıl şekillendin kafamda, senin duygularını nasıl dillendirdim bilmiyorum. Bazen benden bir parça olduğunu düşündüm, çok benzediğimiz anlar vardı. Ancak bazen öyle farklılaştın ki benden, yazan ben olmama rağmen beni şaşırttın, kalemle deftere yazarken ya da klavyeyle sayfaya dökerken kelimeler kendiliğinden akıp gidiverdi.
Planladığım bir bölümü anında değiştiriverdim sayende, bir cümlenle kurgu oynadı yerinden. Duygularının yoğunluğunun altında ezildim, bazen yeterince yansıtamadığımı düşünerek karalar bağladım. Birine nasıl çaresizce aşık olunur ben senden öğrendim!
Sen mutlu olduğunda bende mutlu oldum. Mert'i yeterince süründüremedim bile, bana kalsa daha sürünürdü o yani. (Sanki yeterince uzatmamışım gibi!) Mert elinin tuttuğunda yüreğindeki kıpırtıları yüreğimde hissettim. Sayende bende aşık oldum, aşkı hiç tatmamışken. Üzüldüğünde, acı çektiğinde gerçekten depresyona girmek istediğim anlar oldu. Oysa tek bir hareketle seni bir anda sihirli değnek değmiş gibi değiştirebilir ve mutlu edebilirdim ama öyle olsa ne kadar gerçekçi olurdu ki!
Adım adım büyüdük seninle. On sekiz yaşında üniversiteye başlarken, küçük bir kızdın. Aşk seni buldu, değiştirdi. Bazen acı çeksen de büyüdün. Son satırları yazarken, yirmi beş yaşına merdiven dayamış, ilk çocuğunu kucağına almış bir kadın oldun. Öyle ki şu an dokunsalar ağlarım, öyle duygulandım...
Mutluyum, üç senedir beraber olduğum karakterimle vedalaşırken hüzün var içimde. Ama bitmesi gerektiğinin, artık sıkılan okurlar kadar ya da bir sona ulaşmak isteyen herkes kadar bende farkındayım. Senin masalına nokta koyarken, ölmeden bunu başarabildiğim için kendimle gurur duyuyorum! (Burada gülümsüyorum;))
Teşekkür ederim, güzel kızım. Otobiyografik gibi başlayan bu hikayede, aslında yalnızca bazı özelliklerimiz benziyordu, bambaşka bir şey olduğun için teşekkür ederim. Belki milyonlar okunmadık (Burada sitem etmiyorum, yanlış anlamayın.) ama kalplere dokunduk sanki. En mutlu eden yorumlar bunlar değil miydi zaten? Gerçekten yaşıyormuş hissi yaratabilmek benim için en büyük mutluluktu. Buna neden olduğun ve bana yardım ettiğin için teşekkür ederim.
Kendi yazdığı karakterine imrenen, ona hayran olan ve onun kadar güçlü olmak isteyen bir yazar olarak, sana teşekkür ediyorum, Rüya. İyi ki çıktın satırlarımdan, iyi ki sen var oldun kalbimde. Okuyucuların da en az benim kadar hissedebildiğini umuyorum seni. Eğer yetmemişse suç sende değil, demek ki ben yeterince yazamadım ve yansıtamadım.
Üç senemi verdiğimden hiç pişman olmadığım bu hikayeyi böyle sonlandırırken, son bir şey söyleyeceğim.
Hep mutlu ol. Düşlerinin Prensi'yle ömür boyu mutlu ol. Çocuklarınla bir hayatı dolu dolu yaşa. Üzülsen de kırılsan da sevgiyle onar yaralarını. Benim yazamadığım ne kadar anın varsa hepsini hafızana kazı ve asla unutma.
Ben seni hiç unutmayacağım, Rüya. Hoşça kal.
**
Mert,
İtiraf ediyorum, seni en başta aklımda kurgularken, hayalimde kendim için istediğim kişiyi düşündüm. En sevdiğim yerin, mavi gözlerindi yani. Bir genç kızın istediği her şey vardı sende. Hayalleri süsleyen, zengin, yakışıklı ve karizmatik bir erkektin.
Ben tuttum, seni hiç olmadık birinin ilk aşkı yaptım. Omuzlarına çok fazla yük koymuş olabilirim. Ama sen sadece güzel bir kabuktan ibaret olmadın benim gözümde. Öyle olsaydın, Düşlerimin Prensi sıfatını nasıl taşırdın ki? Rüya uzaktan sevdi diyelim, tanıştığınızda senden nefret etmez miydi? Bu yazar sonra nasıl toparlardı hikayeyi, kralı gelse adam edemezdi seni!
Yetişme tarzın dolayısıyla egonun maşallahı vardı, eh kızlar peşinden koşarken aksi beklenemezdi zaten. Ama zalim yazar- o ben oluyorum tabisi- ne yaptı gördün, az koşmadın Rüya'nın peşinden. Ne yapayım ama adam olman için bu şarttı, Rüya'yı hak eden biri olman için ben elimden geleni yaptım. (Burada hain bir gülümseme ;))
İlk başta senin gözünden hikayeye bakmak aklımda yoktu, yalnızca bir fikirdi ama gerçekleşmesi zordu. Okurlar çok meraklandı, bu çocuk neden burada böyle yaptı vs. diye düşündüler, eh bende geride kalmadım tabi, yazar da olsam aklım karıştı. Dedim ben şu çocuğa da bir el atayım!
Sonra bir bölüm yazdım, şaşırdım. Seni de çok güzel yansıttığımı düşündüm, kararı okurlar verecekti tabii ben değil, onlar da beğendiler ve dedim ki, hikaye iki kişiden devam etsin. Çok yorulduğum, mantık hatasına düştüğüm zamanlar oldu ama şu an biliyorum ki, bu hikaye sensiz olmazdı. Sadece Rüya yetmezdi bana.
Senin gibi bir adamı yazmış olmak büyük mutluluk bana. Ama bu demek değil ki, mükemmeldin. Beni çok kızdırdın, aptallıklarınla Rüya'yı iki kez ortada bıraktın, onu neredeyse kaybediyordun. Aklın başına gelene kadar debelendim durdum ama sonunda başardım! (Nerede benim alkışım ;))
Sonuçtan memnun halde, seni de Rüya gibi yaşlanmış bırakıyorum, eh otuz yaşını devirdin sen de küçük değilsin! İlk çocuğu henüz doğmuşken ikinci çocuğuna şimdiden heyecanlanan ve kızının ismini koymayı hevesle bekleyen bir baba olarak bırakıyorum seni.
Bir erkeğin nasıl sevmesi gerektiğini bana ve bize öğrettiğin için teşekkür ederim, Mert. Hayatım boyunca senin gibi bir adam bulamayacağımı bilerek yaşamak kolay olmayacak ama olsun. (Bak yine hüzünlendim!)
Sen Rüya'yı sev, onu üzme bana yeter. Çocuklarınla ve Rüya'yı ikna edebilirsen eğer yapmayı planladığın bir sürü çocukla mutlulukla dolu bir hayat yaşa. Rüya'nın hayallerinden gerçekleştirmediğin hiçbir şey kalmasın, kalmasın ki sende mutlu ol. Onu mutlu ettikçe ne kadar sevindiğini, onun mutluluğunu kendine amaç edindiğini en iyi ben biliyorum.
Çok teşekkür ederim sana. 'Düşlerimin Prensi' hikayesi, Rüya'nın sevgisiyle hayat buldu ama seninle anlam kazandı. İyi ki varsın.
Hoşça kal, Mert. Seni ve onu asla unutmayacağım.
**
Ve diğer karakterlerim, sizler olmasaydınız hikayenin tadı tuzu olmazdı. Onların masalına renk kattınız, hikayelerine can verdiniz. Gizem, Rüzgar, Gökhan, Figen, Merve, Murat, Ecrin, Burcu, Kerem, Melis, Derya, Masal, Dilek-Mustafa(Rüya'nın ailesi), Efsun-Mithat (Mert'in ailesi), kuzen Tuğba ve daha nicesi... İyi ki varsınız, iyi ki sizleri de yazmışım.
Ve vedalaşmadığım son karakterim, Aslı. Aslında senin hikayende, çiftlerimizi ara sıra göreceğiz ama bu hikaye gibi olmayacak tabii. Ama senin için büyük sürprizlerim var, bence hazır ol! Eskaza ölmez, sağ kalırsam ya da ömrüm el verirse, seni ve okurlarımı çok şaşırtacak planlarım var. Sana da bir prens bulmazsam olmaz zaten.
Ah, tabi bir de o SIR var değil mi? Onu öğrenmezlerse okurlar bana ne yapar sen biliyor musun? Tahmin etmek bile istemiyorum, düşüncesi bile korkunç! (Okurlarım bana kıyamaz değil mi ;))
**
Son teşekkürüm ise siz okurlara, beni yalnız bırakmadığınız için hepinize teşekkür ederim. Çekilmez olduğum anlarda bile beni bırakmadığınız, yazdığım bu hikayede yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. Sitemlerim için kusura bakmayın, sizi üzdüysem ya da kırdıysam affedin. Yorulduğum anda devam etmemi sağlayan tek şey sizin o güzel yorumlarınız ve benden eksik etmediğiniz desteklerinizdi.
Yeni hikayelerde, yeni karakterlerde can bulacağım ve umarım siz de hep yanı başımda olacaksınız.
Size veda etmediğim gözünüzden kaçmasın, hepinizi çok seviyorum. Öpüldünüz.
Saçma bulabilirsiniz ama bunu yapmam gerekiyormuş gibi hissettim. Finalden bile önce yazdım nasıl hüzünlendiğimi siz düşünün :D Üç yıldan daha uzun süredir birlikte olduğum bu karakterlerle vedalaşmıyorum aslında. Şu anda düzenlenen, yeni haliyle daha çok seveceğinizi düşündüğüm ve seri olarak yayınlanacak olan kitaplarımıza tek tek kavuşacağız :D Uzun bir süre daha birlikteyiz yani :) Şimdilik görüşmek üzere :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerimin Prensi 1.Cilt ve Düşlerimin Prensi 2.Cilt (Kitap Oldu)
Romanceİmkansız diye düşündüğünüz hayallerinizin gerçekleşmesinden başka sizi mutlu edebilecek bir şey var mıdır? O, bir şey istedi. Daha doğrusu, birini. En saklı düşlerinde sevdi, gerçek olacağına ihtimal vermedi. Uğruna öyle çok acılar çekti ki, bütün...