(RÜYA)
Sızlamayan tek bir noktam bile yoktu.
Ama her şeye rağmen direniyordum. Uykusuzluk ve yorgunluk birlikte üzerime gelse bile yenilemezdim. Anne olmak bunu gerektiriyordu çünkü.
Hani, "Anne olunca anlarsın," derler ya, insan gerçekten yaşamadan bilemiyormuş. Annemin kıymetini her geçen gün daha fazla anlıyor, küçükken ona çektirdiklerim için içten içe pişmanlık duyuyordum.
Ve biliyordum ki annem o anların hiçbirinden şikayetçi değildi, tıpkı benim olmadığım gibi.
Ağlama sesiyle birlikte daha yeni oturduğum koltuktan kalkarak beşiğe doğru ilerledim. Bebeğim kendisi gibi küçük ellerini yumruk yapmış halde kollarını oynatıyor, öfkeli olduğunu düşündürten şekilde hiddetle ağlıyordu. Bu kadar küçükken duygularını nasıl dışa vurabildiğine hayret ediyordum ama şaşırmamam gerekirdi, çünkü mimiklerinin oynayışının bile kime çektiği belliydi.
Ona doğru uzanarak dikkatle kucağıma aldım, elimle sırtını okşayarak pışpışlamaya başladım. Yorgunluğumdan eser kalmamıştı, bir süre sonra o da sakinleşmişti. Bebeğimi dikkatle büyük yatağımıza yatırarak yanına uzandım, elimdeki şıngırtılı sesle çıkaran oyuncağa dikkatini verişini izledim. Gülücükler saçıyor, az önceki halinden eser olmayan bir halde eğleniyordu. Dikkati yeniden dağıldığında ağlamaya başlayacaktı ama şu anda o tatlı gülücüklerine ve keyifle ışıldayan mavi gözlerine bakarak ruhumu dinlendiriyordum.
"Bakıyorum yine pabucum dama atılmış," diyen ahenkli sesin geldiği yere doğru bakınca, kapı eşiğine yaslanmış halde bizi izleyen kocamı gördüm. Halinden oldukça memnun görüntüsünün altında öyle bir sevgi barındırıyordu ki ondan bana doğru adeta bir hava akımı vardı. Kalbimin ritmi onu ilk gördüğüm andan beri hiç değişmeyen şekilde hızlanmaya başlarken gülümsedim.
"Kusura bakmayacaksınız beyefendi ama sizden daha yakışıklısını buldum."
Yatağın diğer tarafına oturup Ares'in elini avucuna alarak öptü. "Boynuz kulağı geçermiş, ne yapalım katlanacağız artık."
"Oğlun da sana çekerse kapının önünde kuyruk olacak kızlarla işim var demektir," diyerek gözlerimi devirdim. Ares'i her dışarı çıkardığımda- daha şimdiden- hatırı sayılır bir hayran kitlesi elde ediyordu zaten.
"Bana benzeyecek tabii, o benim oğlum."
Tam bu sırada Ares yeniden ağlamaya başlayınca ona uzandım ve babasının kucağına bıraktım. "Al o zaman babası, oğlunla biraz da sen ilgilen. Ben kendime bir bardak bitki çayı yapacağım."
Ağlayan Ares'i susturmaya çalışırken, "Diş çıkarana kadar sürekli huzursuz mu olacak?" diye sorduğunda başımı salladım. Annem ve Efsun annem beni bu konuda bilgilendirmişlerdi.
"Biraz daha sabretmemiz gerekecek, henüz altıncı olduğu için maraton yeni başladı." Mert Ares'i sallamaya devam ederken odadan çıkarak aşağı indim. Oğluyla ilgilenirken meşgul olacağı için şanslıydım. Hazırlıklarımı hızlıca tamamlayarak kutuyu kolumun altına sıkıştırdım ve büyük bir tabağa yerleştirdiğim pastanın mumunu yaktım. Merdivenlerden çıkarken sönmemesi için dikkat ettim ve odadan içeri girdiğimde Ares'i güldürmeye çalışan Mert o kadar şaşırdı ki güldüm.
"Neyi kutluyoruz, hayatım?" diye sorduğunda her şeyden habersiz oluşuna gülümsedim.
"Babalar günün kutlu olsun, babası!" diyerek mumu üflemesi için küçük pastayı ona doğru uzattım. Neyse ki durumu hemen kavrayacak kadar zeki bir insandı, geniş bir gülümsemeyle nefesimi kesecek kadar yakışıklıydı, mutluluğu o canım mavi gözlerinden okunuyordu.
Mumu üflemeden önce Ares'i kucağına oturttu. Bana aşk dolu gözlerle bakınca aynı şekilde karşılık verdim. "İlk babalar günüm."
"Evet, sevgilim." Pastayı kenara çektim. Sakladığım paketi dizlerine koyarken, uzanıp dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. "İşte bu da hediyen. Ares ve benden." Meraklı bakışlarla paketi açtı ve içinden çıkan şeyi görünce gülümsedi. "Biliyorum çok klişe ama görünce dayanamadım. Hem yanlış bir şey yazmıyor, hem Ares'in hem de benim kahramanım olduğuna göre?"
Super Dad (Süper Baba) yazısını okşayarak tişörtü ters çevirdi, arkasında da Our Hero (Bizim Kahramanımız) yazıyordu. Basit görünebilirdi ama neden olmasındı? Önemli olan anlamı değil miydi zaten?
Bir yanında Ares varken diğer kolunu bana dolayarak alnımı öptü. "Teşekkür ederim, sevgilim. Daha güzel bir hediye olamazdı."
"Rica ederim." Başımı geriye doğru eğerek o muhteşem gözlerinin içine baktım. "Seni seviyorum."
"Ben de seni, Rüya'm." Dudaklarıma eğildi, uzun bir öpücük çalma niyetinde olduğu o kadar belliydi ki hevesle karşılık verdim. Ares ağlamaya başlayıp romantik anımızı bozunca gülerek geri çekildim.
Mert resmen inledi. "Yemin ediyorum seni benden kıskanıyor," diye homurdandığında kahkahalarla güldüm. O da bana katıldığında Ares de gülücükler saçmaya başladı. İçimden şükrettim. Böyle bir ailem varken mutluluk bize hep yakın olacaktı. Bunu bilmenin huzurunu hiçbir şeye değişmezdim.
Merhaba arkadaşlar, bugün Düşlerimin Prensi'nin forum hikaye sitesinde ilk kez yayınlanışının 4.yıl dönümü :)
Resimde göreceğiniz üzere "Valeria" nicki ile başladığım bu yolculukta uzun bir süre beraber olduk, tabii ben Wattpad'i keşfedip hikayeyi buraya yüklediğimde, aradan iki yıla yakın bir süre geçmişti, hazır olan bölümleri hızlıca paylaştıktan sonra final yapmıştım ve sonra da kitap olmuştuk :) Ancak burada da okuyanlar ve sevenler olduğunu biliyorum, güncel olan hikayelerime nazaran az olabilir ama olsun :)
Bildiğiniz üzere Düşlerimin Prensi hikayesi 3'e bölündü, ilk iki kitap Rüya karakterimizin ağzından anlatıldı, Düşlerimin Prensi 1.Cilt ve Düşlerimin Prensi 2.Cilt olarak raflarda :) Mert'in kitabı henüz ne zaman geleceği netleşmese de bu yılın sonuna kadar gelecek diye umuyorum, onu da bir ara netleştirip duyuracağız :)
Umarım ÖZEL BÖLÜM'ü beğenmişsinizdir, yorumlarınızı merakla bekliyorum. Rüya ve Mert'i özlemiş misiniz görelim :) Görüşmek üzere :*
NOT: Serinin ilk iki kitabını almak isteyenler için Kitapyurdu, Okuoku, D&R gibi sitelerde ve kitapçılarda indirim devam ediyor, onu da belirteyim :)
Facebook sayfamız: Buse Gümüş / Buse Gümüş Hikayeleri
Facebook grubu: Buse Gümüş'ün Kaleminden
İnstagram ve Twitter: busevgumus
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerimin Prensi 1.Cilt ve Düşlerimin Prensi 2.Cilt (Kitap Oldu)
Romansİmkansız diye düşündüğünüz hayallerinizin gerçekleşmesinden başka sizi mutlu edebilecek bir şey var mıdır? O, bir şey istedi. Daha doğrusu, birini. En saklı düşlerinde sevdi, gerçek olacağına ihtimal vermedi. Uğruna öyle çok acılar çekti ki, bütün...