''Eğer yanındakinden memnun değilsen bizim masada sana yer var tatlım ;) ''
''Bunu hangi piç yazdı lan?! Çabuk çıksın ortaya!!''
Mete sinirle ayağa kalkınca bende hemen kağıdı almış kağıttaki yazıyı okuduktan sonra Mete'nin dibinde bitmiştim.
''Sakin ol Mete bırak değer mi ya sakince kahvaltımızı yapalım bende ceketimi giyeyim gidelim olur mu?''
Tabii Mete beni dinler mi? Ben kimim sanki. Piçimsi şekilde gülen adamlardan onların olduğunu anlayan Mete göz açıp kapayıncaya kadar ikisini birden yere sermiş bi ona bi ötekine tekme atıp duruyor ben gözlerim fal taşı şeklin açılmış bir biçimde onu izliyor ''Mete yapma lütfen Mete'' diye bağırıyordum.
Dayak işlemi bittikten sonra Mete onlara ''Benim olanı kimse düşünemez. Bırak bakmayı düşünemez bile lan! Anlayın bunu.'' Deyip tükürmüştü.
Ben şaşkın gözlerle arkasından bakarken o ceketimide alıp omzuma kolunu atıp çıkartmıştı bizi restauranttan. Tabi sonu bana patlamıştı.
''Eğer bir daha mini bir şey giy. Bir daha dar bir şey giy. Ve ya bu kadar açık giyin. Sonun benim elimden olur Eylül Hanım. Bunu aklına iyice sok. Benim yanımdayken uslu bir kız olup sesini keseceksin!!''
Bu sözleri bir kulağımdan girip öteki kulağımdan çıkmıştı nedeni ise kendisinin benim hiçbir şeyim oluşuydu. Sırf benim yüzümden 2 kişi dövdü diye bana karışma hakkını elde etmiyordu. O kimdi de sanki bana karışıyordu! Şimdilik susma hakkımı kullansam da elbette siniri geçecekti. Açıklamamı o zaman yapacaktım.
Bir anda karnımdan gurultular gelmeye başlayınca Mete sonunda kendisine dönmüş arabaya önce beni itip kendi yerine geçince bizi başka bir yere götürmüştü. Orada içimize sine sine kahvaltımızı yaptıktan sonra tekrar yola çıkmıştık.
2 saat sonra**
''Kollarım kopuyor of ne kadar gıcıksın Mete. Ne vardı benim valimizi taşısan?''
''Kızım altı üstü 1 haftalık tatil bu. Ne gerek vardı koca bir valiz almaya? Akılsız başın cezasını hem ayaklar hem kollar çeker böyle.''
''Hangisi benim odam baş belası?''''Yukarı katta sağdaki oda senin. Valizi bana bırak oraya çıkartırım. Sen git odana bak.''
''Hayret sonunda bir işe yarayacaksınız küçük bey. Neyse ben bakayım hemen.''
''Odanın büyüklüğü mü desem, şıklığı mı? Bu oda resmen harika Meteeee.''
''Beğendiysen iyi güzel ama o cırtlak sesinle bağırmasaydın keşke. Kulaklarım off.''
''İlla sinirimi bozacaksın tabii. Bozmazsan olmaz hıh.''
''Üzerini değiştir ve uyu bu akşam bir partiye katılacağız. Uykusuz dinlenmemiş tipinin seni iyice çirkin yapmasını istemiyorum.''
''Emredersiniz beyefendi. Yalnız ne partisi? Onu söyle bari ona göre giyineyim.''
''Burdan arkadaşlarım var onların bizim için verdiği bir parti. Seni nişanlım olarak biliyorlar. Bunun sebebini sorma. Dolaptaki kıyafetlerden sade olanı birini seç yeter.''
''Arkadaşların bizi nişanlı olarak mı biliyor? Ne diyorsun sen? Neden bizi öyle biliyorlar ki?''
''Soru sorma ve uyu bücür. Ben seni uyandırmaya gelirim.''
Soru sorma ve uyu bücür ben seni uyandırmaya gelirimmiş. Hıh. Pabucumun artisti.
**
Banyo yapıp rahatladıktan sonra saçlarımı iyice kurutup uyku moduna geçmiştim ki aklım dolapta kaldığı için yattığım yerden geri kalkıp dolabı kurcalamaya başladım.
''Ooo-Haaa? Bu dolapta nesi böyle? Birincisi burda sade elbise bulma onu geçtim ben daha 17 yaşında bir genç kızım bu kıyafetler çok çok cesur. Ama çok güzeller kalp kalp kalp ayy bayıldımmm.''
'Bücür? Noldu bir şey mi oldu? Çığlık mıydı o?''
''Hı? Mete? Ha yok bir şey ya elbiseleri görünce biraz delirdim de.''
''Off bücür. Bende bir şey oldu sandım ya. Hem niye uyumadın sen sana dinlen demedim mi?''
'' Tamam tamam uyuyorum ya.''
**
''Eylül hadi kalk. Eylül ?? Kızım uyansana ya. Yatmak bilmiyor kalkmak bilmiyorsun.''
''Tamam anne kalkıyorum hemen. Sende gel hadi 5 dkcık daha uyuyalım olmaz mıı?''
''Eylül? Ben Mete. Kalkıcak mısın başından aşağıya su tutayım m?''
''Anne ne Metesi ya. Valla aramızda bir şey yok. Hem benden büyük ki o. Bakmaz bana. Uff sabah sabah ne Met- Mete sen? Anne?''
''Kalk bücür. Sana uykuda yaramıyor. Hazırlanmaya başla. Anneni çok özledin galiba daha ilk günden.''
''Tamam kalktım gidebilirsiniz beyefendi. Kaç saatim var?''
''2 saat içinde orda olmamız gerek ona göre.''
''Tamam''
Mete'den: Büyük ve bana bakmaz mı? Senin kafandan neler geçiyor bücür. Neyse bende takım elbise mi giyeyim en iyisi.
Yarım saat içinde hazırken Eylül'ü beklemek için aşağıya inmiştim. Nişanlı gibi gözükmemiz için aldığım yüzükleri incelerken merdivenden gelen ses ile ayağa kalkıp merakla Eylül'ü incelemeye başladım.
**
Elbisenin bana göre cesurluğunun ağırlığı ve doğal gözükmek için yaptığım makyaj ile kendimi hem olgun hissediyor hem de Mete beğenmezse diye strese girmiştim.
''Eylül?''
''Mete?''
Gözlerimi kamaştıran güzelliğinden olan kıskançlığımdan mı yoksa bu kadar mini giyinmesinden dolayı mı sinirlenmiştim bilmiyorum. Yine beni hem sinirlendirmiş hem de kendisini sevdirmişti bu bücür.
''Bu halin ne senin! Bu mini elbisede neyin nesi? Elbise demek için bile bin şahi gerekir!!''
''Gidip dolaba bi bakar mısın ? Dolaptaki elbiseler arasında ne uygun olanı buydu beyefendi.!!!''
''Oradayken yanımdan ayrılmayacaksın. Bu arada bu yüzüğü sakın parmağından çıkartma. Sana sorulan sorulara cevap verme. Herşeyi bana bırak.''
''Tamam.''
Eylül: Yüzük beni çok etkilemişti. Mete'den böyle bir zevk beklemiyordum. Ve çok hoşuma gitmişti.
**
Mete: Eylül hem yaşından daha olgun hem de her zamanki halinden kat be kat güzel gözüküyordu. Gözlerimi ondan zorla aldıktan sonra yola koyulmuştuk. Bu elbiseyi dolaba kimin soktuğunu öğrenip iyice haddini bildirecektim.
**
Arkadaşlar bölümü burada kesiyorum. Kusura bakmayın final haftamdayım. Beğenilerinizi ve fikirlerinizi lütfen esirgemeyin. Bu arada bölümde kullandığım modeller Eylül ve Mete değiller. Sadece giydikleri kiyafetleri görmeniz adına modelleri seçtim.:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arzulanan Hayaller -ASKIDA
General Fiction-Küçük bir kız çocuğu olduğum günlerden beri bana hep aynı şeyi söylediler: "Gerçekleri gör, gerçek dünyaya dön!" evet ama beni mutsuz eden gerçeği görüp de ne yapayım? Siz ne isterseniz düşünün, ben hayal kurmayı severim. Hayalleri, düşleri, kims...