sweet things | chanbaek

♕ 6

Cannot believe you were once just like anyone else

Then you grew and became like the Devil himself

Baekhyun farkında olmadan kulaklıklarından yayılan şarkıyı sesli bir şekilde dile getirdiğinde, etrafta dönüp ona bakan bir kaç kişiden başını eğerek özür diledi ve metrobüste en arkaya geçerek oturdu. Bugünde hava her zamanki sakinliğini koruyordu. 

Ya da bu bir tür fırtına öncesi sessizlikti. 

Telefonunu çıkarttı ve sapığı olarak adlandırdığı kişiyle olan eski konuşmalarına baktı. En son neler söylemişti öyle? Yazan mesajları tekrar tekrar okurken içine bastıran üşüme hissini koyverip ufak bir titreme bıraktı. 

-eski konuşmalar-

demonboy: Burnunun ucunda olan gerçekleri görmemekte bu kadar ısrarcı mısın gerçekten? 
demonboy: Bekle, sana göstereceğim.

baekkie04: Seni anlayamıyorum, açık bir şekilde göster. 

demonboy: *ses dosyası gönderildi*

-birkaç saat sonra-

demonboy: Görüyorsun ya, Baekhyun. Sen bensin. Şeytanın ta kendisisin.

demonboy: Yalnızca seni büyütüp ortaya çıkartmamız gerekiyor.

-eski konuşma son-

Baekhyun okuduklarından sonra afakanların bastığını hissederek durakta indi ve her zaman gittiği ara sokaktaki klasik tarzda döşenmiş olan kafeye doğru ilerledi. Kimin onu neden işlettiğini bilmiyordu. Zaten tanınan birisi değildi, okulu bazı özel sebeplerden dolayı bırakmıştı ve ailesi dışında kimseye sahip değildi. Sanırım birisi numara sallamıştı ve onunkini tutturmuştu.

"Şansıma sıçayım," Baekhyun sessiz bir şekilde küfrettiğin de nihayet kafeye gelmişti. Onu selamlayan uzun boylu garsona başıyla karşılık verdikten sonra ilerleyip yerine oturdu ve telefonu mesaj atmak için cebinden çıkarttı. 

baekkie04: Seninle konuşmam gereken bir konu var.

baekkie04: Mümkünse, yüz yüze olalım.

* 

Yazdığım en uzun bölüm eşliğinde EN ÇOK sevdiğim şarkıyı paylaştım... Anlamları gerçekten çok hoş ve hikayeye uyacağını düşündüm, dinlemeden geçmeyelim. :P