Bak Bana Sevgilim

173 41 4
                                    

Buğra 'dan,
Bak bana sevgilim. Bak ki seni unutamayayım. Unutmak isteyen kim ki! Bana öl dedin. Ölmek isterim o Zaman. Çünkü benim için bir dikdatörsün. Ben ise senin o muhteşem mavi gözlerinin arkasına saklanan kölen.
Mektubu park dönüşünde yazdım. Sana layık olmaya çalışıyorum ama sana baktığımda hayal gücüm birden doyasıya genişliyor. Saçma sapan şeyler düşünüp saçma şeyler söylüyorum.
Bak bana sevgilim. Bak ki seni unutamayayım. Unutmak isteyen kim ki! Bana öl dedin. Ben de öleceğim o Zaman. Yarın ki cenazeme beklerim. Belki vicdan azabı çekersin. Ay yok yok sen çekme güzelim. Sana kıyamam. Bir sevgi için çok mu gördün beni?
Mutlu hayatlar dilerim Başak
Elveda...
Bu mektubu aldıktan sonra boğazımı anlayamadığım bir acı aldı. Ağlamak istiyorum ama kendimden utanıyorum. Pijamalarımı değişmeden evin merdivenlerini 6 basamak atlaya atlaya indim. Artık düşünün ne kadar korkmuştum. Evin dış kapısına geldiğimde gözlerim dayanamadı ve Pasifik okyanusunun su hacmi genişliğinde ağlamak tuttu beni. Terliklerimi giyinip koşa koşa yan eve gittim yani Buğranın evine. Kapıyı kırasıya çaldım. Açan olmadı. Zile en az 50 kere çaldım açan olmadı. Sonra yavaş yavaş kapıya çöküp ağladım. O zaman ağlamaktan buğulanan gözlerimle paspasın altında bir mektup gördüm aynen şöyle yazıyordu.
"Beni ölümün kollarına atmayacak kadar vicdanlı olduğunu biliyorum. Al bu anahtarı. Bir içeriye bul cesedimi."
Anahtarı kaptığım gibi kapıya ışık hızıyla fırladım. Kapıyı açtım ve onu elinde bıçakla aynanın karşısında ağlarken gördüm. Arkadan koşup ona sımsıkı sarıldım. Birden arkasını döndü ve baktı bana. "Sev beni lütfen sev ki seveyim seni!"dedim
Öptü beni.10 dakika boyunca dudaklarımı ona teslim ettim. Sonra da koltukta sarılarak uyumuş bulduk kendimizi. Saat 4 olmuştu ve uyandık ona güldüm o da bana ve 6 ya kadar güzel bir istirahat ettik.
İstirahat sonrası beraber pizza yemeye gitmeye karar verdik. Bakın yanlış anlamayın ona aşık değilim. Sadece arkadaşız artık.
     Arabasını garajdan çıkarıp kapının önüne geldi. Arka koltuğa oturacaktım ama yanına gelmemi istedi. Radyodan Güzel bir şarkı çalıyordu. Pizzacının önünde durduk. Tam iniyorduk ki durdurdu. Dedi ki "Sahil kenarına gidelim. "
Mecbur kabul etmek zorunda kaldım. Sahile gittik Buğra ayakkabılarını çıkarıp denizin kıyıyla birleştiği sığ alanda yürümeye başladı. Ee o giderde ben dururmuyum. Ayakkabılarımı çıkarıp gökyüzüne fırlattım. Fakat öyle bir fırlatmış olmalıyım ki Buğranın kafasına isabet etti. Sonra ayakkabı savaşı yaptık. Benim kafama ve kıçıma 67 kokmuş spor ayakkabı isabet etti. Sonra elimden tuttu ve yürümeye başladık. Sahilin dibine geldiğimizde kayalıklara çıktık. Sonra ne olduysa oldu beni kucaklayıp denize attı ve ardımdan denize atladı. Peki ama ben derin sularda yüzmekten korkarım :( Belimden kavradı ve beraber yüzmeye başladık. Ayağıma yosun değdi ve ben o korkuyla bir çığlık attım ve anında dudaklarıma bir dudağın dokunduğunu hissettim ve Buğra belirdi. Gün batımı boyunca romantik anlar geçirdik. Deniz'den beni kucağında çıkardı ve kumlara yatarak uzandık.
    "Seni seviyorum KADINIM demiştin peki öyle olsun seni seviyorum Adamım!"
Buğranın suratını anlamsız bir ifade aldı. Cidde'n dalga geçtiğimi sanmıştı. "Ne var?" Anlamında baktım ona doğru.
Bana şuh bir kahkaha attı. Bu sefer ben onu gıdıklamaya başladım ki birden ağzıma gözüme kum girdi. Kumlu ağzımı temizlemeye çalışırken elimi tuttu "Bi saniye bekle." dedi. Bir kova aldı ve buz gibi Çeşmenin içine daldırdı. "Hayır sakın sakın yapma!" Anlamında baktım ona v bakmamla birlikte başımdan aşşağıya buz gibi su dökmüştü. "Ice Bucket challenge !" dan çıkmış gibiydim. Ve tokatı yapıştırdım suratına.
"Eee ne Zaman çıkma teklifi edeyim Başak ?'
"Çıkmak derken?!"
Mal mı la bu! Evet seviyorum ama... yani bu ilişki olmasın! Bir cevap vermedim. Eve gitmek istedim beni evime bırakabileceğini söylerken suratının kusursuz olduğunu farkettim. Yani öyle bi farketmişim ki "Hey Buraya bak kuru götlü!"
NEEE KURU GÖT MÜ DEDİ LAN O OÇ BANA!
Lan kızsam kızamayacağım. En iyisi susmak oldu. Arabaya bindik ve 29 dakka 45 saniye içinde eve ulaştık. Ve bu ara benim böyle saniye takıntım var:)
  ------------
Bu lakabı sevemedim. Kuru götlü DEDİ bana ! Eve gelene kadar asık suratlı tavrımı gösterdim. Eve vardığımızda tek kelime bile etmeden "Ayol senin arabana mı kaldık !" Tavrıyla eve girdim. Bunun götü kalkmış belli ki hemen sevdik diye yanii ! Eve girince en üst kata çıkıp odama girdim. Kendimi yorgun hissettim ve kitap okumak iyi olur dedim içimden. Fakat yarın okul vardı. Bunu hatırlayınca kişisel bakımımı yaptıktan sonra yatağa attım kendimi ve kuzular sayarak uyumaya çalıştım. Tam mayışmıştım uyku alemi ile uyanık alemi arasındaki çizgideyim cama taş attı birisi. Kesinlikle Buğra. Buğranın sülalesini söve söve cama doğru gittim. Bir resim defterine yazı yazıyordu. Sanırım benle iletişim kuracaktı. Odalarımızın camları birbirine baktığından odamız apaçık görünüyordu. Bunu düşündükten sonra acayip kızardı suratım. Çünkü üstümü çıkarırken sütyenimi odanın ortasına atmıştım. Hemen kalkıp suç delilini kaldırdıktan sonra bir resim defteri ve kalın tahta kalemi alıp yazışmaya başladık.
(A= Buğra ,B=Başak )
A- Naber?
B-İyi sen
A- İyiii sen ne ara hatrımı sormaya başladın güzellik.
B- Sna çok sinirliyim egoist!
A- Niye yhaa !
B- Bana taktığın ismi sevmedim !
A-Bende kullandığın sütyen rengini. 
     İşte o Zaman Oray'a gidip o pezevengi boğmak istedim ama cevabım şöyle oldu.
  Resim defterini hışımla yere attım ve evde ne kadar sütyen varsa bir torbaya koyup sırtıma bağladım. Sonra evden çıkıp Buğra nın evine doğru yöneldim. Su borusuna tırmanıp onun odasına gelince açık bıraktığı balkon kapısından içeri girdim. Ve poşette ne kadar sütyen varsa Buğranın başından aşşağıya döktüm. Az önce çıkardığım terli ve pis kokan sütyeni ise çok güzel kullanacaktım. Onu öpecekmişim gibi eğildim. Ee tabi ağzını araladı ve o anda o pis sütyeni ağzına tıktım. Öksürerek ayağa doğruldu ve sırıtarak "Oha XL sütyen mi kullanıyorsun ne kadar büyük askerlerin varmııış!"
Sonra kahkahalarla güldü. Resmen memelerimle dalga geçti ya! Bunu onun yanına bırakmayacağım. Getirdiğim çamaşırları torbaya koyup eve gittim ve aynanın karşısına geçip bi güzel sövdüm.
----------------
Sabah olunca kişisel temizliğimi yapıp uyanamamış olmamın etkisiyle ayaklarımı sürte sürte yürüyordum. Giyinme dolabıma girip şööööyle bi göz attım. Ne giyineceğimi karar verdiğimde sanki Benjamin Franklin gibi dünyaya büyük miras bırakmış edasıyla kahkaha attım.
    Bir de seçtiklerim bişeye değse ! Dermişimmm :) Bu gün iddialı giyinmeyi tercih etmiştim. Bir şortum vardı mini şort ama jartiyer gibi bacağa bağlı kısmı var. Rengi siyah. Kot. Üstüme beyaz yarım bi tişört giydim. Üstünde illüminati ler vardı. Ayağıma platformlu topuklu siyah bağcıklı botlarımı giydim ve saçımı dağınık topuz yaptım. İşte klasik olmayan Başak hanım.
      Sınıfa girince bizim sınıfın işe yaramaz sapık erkekleri. "Çüşşş bu ne kızım gel yanıma yat istersen daha zevki çıkar ?"diyip sapık bir gülüş fırlattı. Ne oluyor diyip kızlar tuvaletine girince olayı anladım. Sütyenim Push-Up model olduğundan göğüslerimin niki Minaj dan farkı yoktu. E yani ne yapabilirim ki kabullenip sınıfa geçtim.
           Buğra bana ters ters baktı. Kıskandı mı ne sanki. Sonra yine Benjamin Franklin edasıyla gülüş attım ve yeni kozumu bulmuştum. Ama bu olay için biraz orospu olabilirdim.
   

Hehehe işte piçlik yaptım :) :) olayı öğrenmek istiyorsanız oy verin ya da birilerine önerin !
Yazarıyla olayların sohbeti için mesaj atabilirsiniz.

NANE ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin