Susarım bende. Kitaplar okur, oyuncaklarımla oynar, olan bitene içimden şaşırır ve dışımdan derim ki;
- Bana ne ulan ne bok yiyorsa yesin herkes...Kız yönünü denizden Doruk' a doğru çevirdi ve
"Evet Doruk bey sizi dinliyorum beni ekmenizin sebebini söylüycek misiniz?"
Çocuk derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı..."Yaklaşık iki yıl önce. Düğünümüze 3 gün kala. Daha ne olduğunu bile anlamadan kaçtı, gitti. Aylarca onu aradım. Yıkılmıştım. Yaşama sebebim benden gitmişti nasıl mutlu olabilirdim ki. Herkes teselli etmeye ve değmeyeceğini anlatmaya çalışıyorlardı. Bende biliyordum değmeyeceğini ama kalpti bu söz geçiremezdi ki insan..." Duraksadı çocuk o anı tekrar yaşıyordu sanki. Eskisi kadar acımıyordu sol tarafı. Kıza baktı. O aşık olduğu gözlerine. Kızın gözleri dolmuştu. Ağlayacak mıydı? Devam etti Doruk.
"Daha sonra başka bir eve çıktım. Ilgar ve Egemen ile az çok toparladım kendimi ama aşka inancım kalmamıştı. Kimseye kalmadığı gibi. Babamın şirketini devraldım. Ilgar'ın doğum gününde BLUE' ye gelmek için çok ısrar etti. Kolay kolay başka barlara gitmezdim. Hep bizim barda takılırdık çünkü. O gün zaman durdu benim için. İçeriye girdiğimde seni gördüm. O kadar güzeldin ki. Her şeyinle. Gülüşünle, konuşmanla... Sana asılanlara öyle cevaplar veriyordun ki ağzım açık kalıyordu. Aşka inancı olmayan ben Doruk Ulusoy sana ilk görüşte vurulmuştum. Bu gün senin yanına gelirken benzinlikte durdum. Arabanın deposunu doldurmalıydım çünkü seni bir yere götürecektim. Benzinlikte birden karşıma geçti. İlk önce ne yapacağımı bilemedim. Benimle konuşmak istedi ama izin vermedim. Sonra buluşacağımız yere geldim. Orada yoktun. Her yere baktım. Ama bulamadım. BLUE' ye geldim belki oradasındır diye ama erken ayrılmışsın. Son çare eve geldim. Ve buradayız"
Kız söyleyecek söz bulamamıştı ne diyebilirdi ki bu durumda...
'Demek sende yaralısın' dedi kız içinden. Üzülmüştü Anka. Gözleri dolmuştu Doruk anlatırken. Gözünden düşen bir damla yaşı Doruk'a belli etmeden silmeye çalıştı. Ama bilmiyordu ki çocuğun başından beri kendisini izlediğini...
Doruk baş parmağı ve işaret parmağı ile kızın çenesini tutup kendisine doğru çevirdi ve
"Bunları üzül ya da ağla diye anlatmadım. Bil diye, aramızda gizli saklı olmasın diye anlattım."Şefkatle bakıyordu kıza. Kız çocuktan gözlerini kaçırdı
"Bilmediğin şeyler var" Doruk hafif bir tebessüm ile
"Olsun ben sana güveniyorum" Kız, Doruk'un verdiği bu tepkiye şaşırsa da ardından içini bir mutluluk duygusu sarmıştı...
Belki her şey çok hızlı oluyordu. Belki ona bu denli güvenmemesi gerekliydi ama bu pekte Anka'nın umurunda gibi durmuyordu...
*****
Aybars ablası için endişelenmeye başlamıştı. Saatlerdir ortalıkta yoktu. Üstelik ablasının yanında hiç tanımadığı bir adam vardı. Bir yere gitmeyeceklerini var sayarak girmişti içeri.
Bir sağa bir sola dönüyor ve Doruk a hakaretler ediyordu. Telefonuna gelen mesaj sesi ile hızla komidin'in üzerindeki telefonunu aldı.
Gönderen: Herbirşeyim
Mesaj: Ablacım kusura bakma mesaj atmayı unuttum daha yeni aklıma geldi... Neyse ben yarım saate orada olurum. Seni seviyorum :*Derin bir nefes aldı Aybars. Tam o sırada telefonuna mesaj geldiğini belirten bir ses daha duyduğunda onunda ablasından geldiğini düşünerek telefonu eline aldı. Haklıydı ablası mesaj atmıştı.
'Herbirşeyim' yazan yere tıklayıp mesajı okuduğunda hafif bir tebessüm etmişti.Gönderen: Herbişeyim
Mesaj: Saat kaç oldu Aybars niye hala uyumuyorsun!? Yat zıbar geldiğimde seni dövmeyeyim.Yavaş ve uyuşuk adımlarla merdivenleri tırmanmaya başladı Aybars. En sonunda odasının önüne geldiğinde kapıyı açmak için tam elini uzatıyordu ki vaz geçip karşı tarafa ablasının odasına girdi. Siyah ve gece mavisi renkleri hakim olan odaya göz gezdirdi. Ama odanın aksine aksesuarların rengarenk olması insanı bu odaya itiyordu adeta. Aybars ablasının sabah kalkıp düzeltmeye üşendiği yatağına yatmış ve kendini uykunun kollarına bırakmıştı...
*****
Anka yavaşça kapının kolunu çevirmişti. Sessiz adımlarla odasına doğru ilerledi. Odasına girdiğinde yatağında yatan bir adet Aybars görünce hafif bir tebessüm etti. Yüzüne düşen saçları ve yastıktan dolayı büzüşmüş olan saçlarıyla fazlasıyla sevimli duruyordu. Hızlıca üzerini değiştirip kardeşinin yanına uzandı ve saçları ile oynamaya başladı. Küçükken de hep böyle yapardı kardeşine. Anka, Aybars' ın hem annesi hem ablası, hemde arkadaşı olmuştu. Aybars onun kıymetlisiydi. 'Keşke' dedi kız 'keşke annemde senin ne kadar büyüdüğünü görebilseydi...'
*****
Sabah Aybars ablasından erken kalkmış ona kahvaltı hazırlamaya karar vermişti. Yarısı ezilmiş yarısı kesilmiş domateslere hüsran ile baktı Aybars. Hiçbir zaman şu domatesleri düzgün doğrayamamıştı. 'Neyse' dedi içinden ve krepleri yapmaya koyuldu...*****
Egemen Ilgarın sesi ile yataktan fırlamıştı. Bir şey oldu düşüncesi ile hemen Ilgar'ın yanına koştu. Ses mutfaktan geliyordu. Egemen ile eş zamanlı olarak Doruk da mutfağa girmişlerdi."Ne oluyo oğlum niye bağırıyorsun sabah sabah" dedi Doruk telaşla
"Sen yaptın değil mi pislik. Hep senin yüzünden. Geber. Ona nasıl kıydın ha!" Doruk afallamıştı. Kafasını Egemen' e çevirdi. Aynı yüz ifadesi Egemende de olunca iyice meraklanmıştı Doruk.
"Ne diyosun oğlum kendine gel" dedi Egemen otoriter bir ses ile.
" Yemiş. Bütün salamlarımı yemiş!" diye beş yaşındaki bir çocuk edasıyla Doruk u gösterdi.
İkisi de derin bir nefes almışlardı. Doruk "Geri zekalı" diyerek odasına gitmişti. Uyuyamazdı ki bundan sonra. Eline bir kitap aldı. Çok fazla kitap okumazdı. Hatta kitap okumanın vakit kaybı olduğunu bile düşünürdü çoğu zaman. Bu yüzden kitaplığında en fazla on kitap olurdu. Kitaptan rastgele bir sayfa açtı ve okumaya başladı"İşte aşk böyle bir illetti. Hiç beklemediğiniz bir anda gelen. Seni senden alan...
Sevmekti. Gözlerine her baktığında yeniden aşık olmaktı..."Gözlerini kapattı çocuk. Her şey ne kadar da ani gelişmişti. Mutluyu. Ama korkuyordu. Mutluluğunun bozulmasından, yeniden terk edilmekten ölesiye korkuyordu.
"Doruk kardeşim iyi misin?" diyerek içeriye girdi Egemen. Egemen Doruk' un karşısına oturdu.
"İyiyim desem yalan olur be Egemen" dedi çocuk. Arkadaşı Doruk' a sorgulayıcı bakışlar atıyordu.
"Her şey çok güzel ama korkuyorum bozulmasından, onunda gitmesinden o kadar korkuyorum ki... Ne biliyim nefesim kesiliyor sanki. Her şeyin mahfolabileceği ihtimalini düşünmek bile kalbimi yoruyor..."
Egemen, arkadaşının sırtına hatırı sayılır bir şekilde vurdu.
"Sıkma canını. Söz veriyorum bu sefer her şey çok daha güzel olacak."
Hafif bir tebessüm ile arkadaşına baktı çocuk
"İyi ki varsın"Egemen ağzını açmış bir şey söyleyecekti ki lafını bir elinde ayran ve tost, diğer elinde ise pizza dilimi ile içeriye giren Ilgar böldü.
"Doruk, kardeşim şirkette işler bayağı birikmiş bi baksan iyi olur" Doruk gülerek kafasını salladı ve ayağa kalkıp üzerini giyinmeye başladı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdanın Rengi
Teen FictionKız, gelen seslerle salona doğru ilerledi. Salona adımını attığında belindeki silahı adama doğrulttu. "Sen... Sen ölüm nedir bilir misin ? Kaçıştır. Hayatın aksi yönüne depar, hayatın renklerine isyandır ölüm. "Lunaparklara..." Kız yutkundu. "Lol...