Alt başlık, "Uyuşturucu..."
Adımlarımızı hızlandırıp okulun dış kapısından içeri girdik. Elçin sanki birisinin yanına gitmek için can atarmışçasına hızlıca yanımızdan geçip gitti. Hiç bir şey demeden gitmesinden işkillenirken tam arkasından seslenecektim ki, Samet'in sesiyle duraksamak zorunda kaldım.
"Abla dün hoca, matematikten yeni bir konu gösterdi," dedi. "Beni çalıştırsan olur mu; hiç bir şey anlamadım da?"
Başımı sallayarak onu onayladım. "Tamam, öğle arası bahçedeki çardaklardan birinde ol, çalışırız." Diyerek, Elçin'in arkasından okulun ana kapısına doğru baktım. Fakat Elçin, çoktan gözden kaybolmuştu. Samet'te sınıfına doğru yolda karşılaştığı arkadaşlarıyla giderken, derin bir nefes aldım. Kardeşlerime güveniyordum. Onların ailemize laf getirmeyeceklerini inanıyordum. Bu yüzden içimde yeşeren şüphe yersizdi. Tamam, Elçin aklı dışarıya biraz kayık olabilirdi, ama yinede kötü bir şey yapmayacağından emindim. Hem belki arkadaşlarının yanına gidiyordur, yeni dedikoduları tartışmak için. Yani neden telaşlı ve bir okadar meraklı olsun ki?
Bende ayaklarıma komut vererek insanların yolunu kesmeye son verip hızlıca sınıfıma ilerledim. Kendi katıma üç kat merdivenden sonra ulaştığımda tam sınıfa girerken son anda çıkan kişiyi görmeyerek sert göğsüne tosladım. Panikle geri çekilirken, telaşla özür diledim. Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktığımda nefesim boğazıma kalmıştı. Bir anlık gördüğüm kişiyle bir kez daha duvara toslarken, gözlerimin bilye misali açıldığını hissedebiliyorum. Tam da adamına çarpmıştım. Duha.
Hazır özürümüde dilemişken hiç bir şey olamamış gibi yanından geçmek için adım attığımda sesini işittim. Tam kulağımın yanında...
"Dikkatli ol."
Kaskatı kesilmiş bir şekilde yerime otururken, hemen fizik kitabımı açıp soru çözermiş gibi kafamı üzerine gömdüm.
Dikkatli ol.
Küçücük cümle beynimde bozuk plak gibi tekrarlanıp dururken, altında ki anlam tüyle ürperticiydi. Dikkatli ol, bir dahaki sefere affetmem. Gibi bir sonuç noktanın sonu gibi bir şeydi. Sesindeki tını ise sanki tekrar olursa bu kadar ucuz kurtulamayacağımı fısıldar gibiydi. Ondan hep uzak durmuş, görmezden gelmiştim. Şimdi altında yatan bir tehdit cümlesiyle iki göğsümün arasında boğucu bir yumak oluşmuştu. Ağırlık yapıp beynime korku sinyalleri göndermekten başka, içimi karartmıştı.
O an onun yanından nasıl kaçtığımı beynime verilen şoktan hatırlamakta zorluk çekiyordum. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, aklımı karıştıran, anlık üzerime eğilmesinden aldığım parfümün kokusuydu; misk, odunlar, gece çiçeği. Kesinlikle çok güzel bir uyumdu. Başımın o kokudan dönmemesinin algılarımın söylediği cümlenin üzerinde yoğunlaşmasına yorumluyordum. Koku gerçekten çok etkileyiciydi. Hem şöyle bir şey daha vardı ki fena rezil olmuştum. Önüme bakmayıp,dikkatsiz davrandığım için şimdi benimle dalga geçtiğinden emindim. Ah Allah kahretsin, resmen bir korkak gibi davranmıştım. Bunun bir tek sebebi; uyukusuzluk.
Uykusuzluğumun arkasında ki neden biraz önce rezil olmuş beni unutturmuş, anında yüzümün düşmesine neden olmuştu. Ubeyde'nin kalbimi kırması sonucu ondan anlık nefret etmiştim. Tabi bu duygu hemen uçup gitmişti. Sabaha kadar ona ne yapacağımı düşünmüş, son anda uykuya dalarken ona trip atma kararı almıştım. Ama sabah kalktığımda, Ubeyde evde yoktu.
Ortada bir sorun vardı. Benim hissedip, bilemediğim bir sorun. Ubeyde'ye sorsam ağzımın payını verip sorumun cevabını vermezdi. Kendi işlerini kendi halletmeyi isterdi, bu yüzden iş hayatı ve dışarıda uğraştığı aktiviteler dışında, hakkın da pek bir şey bilmezdik. Benim yapabileceğim tek şey endişelenip, Rabbime dua etmekti. Ne yapmışsa veya ona ne yapmışsalar, sonu dönüp bizi bulamamasıydı tek dileğimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Mektup
ChickLitBu şavaşı sadece bir kişi kazanacak.Hayatın mı yoksa sen mi? Bu savaşı kaybetmeden ASLA VAZGEÇME! Unutma ki; Kazanana kadar bir çok defa kaybedeceksin! Bir hayat hikayesi. 'Gerçek hayatla ilişkili.' *** Yavaş ve sanrılı bir hayat. Ve yavaş yavaş fi...