Selam arkadaşlar bölüm geç gelmiş olabilir ama hastaydım. Yani aslında hala Öyleyim ama yazabiliyorum . Bu arada mesaj panoma bakar mısınız ? Size bir soru sordum. Lütfen herkes bir cevap versin ona göre yapacağım. Soru şu : röportaj yapmak istiyorum. Ama karakterlerle. Mesela Poyraz'ın ağzından. Sizin sorularınıza onun ağzından cevap vereceğim. Yada Miraç , Eylül ve ya Bukre. Ama spoi olmaz tabi. Neyse iyi okumalar.
Multimedia Başak var.
"Siktir ben Bora ile kalmam." Bora yüzüme bakarken bende itiraz ediyordum. Tamam kampa gelirken yanıma ne bir tulum ne bir çadır getirememiştim ama ahh cidden ben , Poyraz Sancak çadırda mı kalacaktım ? Hah imkansız. Hele Bora'yla asla.
"Lan ben sana çok mu meraklıyım ? Allah'ım ya çocuğa bak hem benim çadırımda kalacak hemde beni istemiyor." Hoca bana bir şey demeye çekinirken "Ya bu salak horlar birde. Olmaz diyorum. " dedim.
Yarım saatlik bir çabadan sonra maalesef Bora ile kalıyordum. Bizim diğer çocuklar zaten arabada kalacaktı ama ben arabada asla uyuyamazdım. "Poyraz lan salak tutsana şunun ucunu. Yeni gelin gibi kenara dikilmişsin."
Omzumu silktikten sonra "Bana ne? Sen yap ben kim Çadır kurmak kim ?" Dedim. Ya sabır çekerken bende elimde duran hırkayı omzuma bağladım. Evet çok yakışıklıydım.
Akşama doğru çok saçma şeyler yaptıktan sonra birde bizimkilerin bana neden geldik diye atarlanmasını çekmiştim. Şu salak Eylül için gelmiştim ama o Arda ve Beril denilen arkadaşlarının yanından ayrılmıyordu. Üstelik ben Bora ile uyuyacaktım.
"Gençler serbestsiniz şimdi. 2 saat sonra herkes çadırlara ama. " ben gözlerimi devirirken Bartu'larda ofluyordu. Yanımıza Eylül yaklaşmaya başlayınca bende kaşlarımı çatarak soğuk bir hal almaya çalıştım.
Yanımıza geldikten sonra ellerini birbirine birleştirmiş bir şekilde "Şey biz şişe çevirmesi oynayacaktık ve sizde katılmak ister misiniz diye soracaktım." Bartu direk "sordun" diyince bakışlarımı ona çevirdim. Bakışlarımıza anlaşabilme yeteneğimiz olması cidden iyiydi ve o susması gerektiğini anlamıştı.
"Tamam o zaman ben gideyim." Sözünün sonlarına doğru Bora yanımıza gelip elini Eylül'ün boynuna attı. Sinirlenince direk dudaklarım titrerdi ve şimdi de titriyordu. Durumdan istifade ediyordu ve Eylül hiçbir şey söylemiyordu.
"Eylül hadi oyun başlıyor güzelim gidelim. " güzelim mi dedi o ? Kim lan o. Demir direk "bence oynayalım bizde." Dediğinde bende sahte bir of çekip başımı salladım. Dağıstan buna şaşırarak bakarken bende elimi cebime koymuş bir şekilde Eylül ve Bora'nın arasından çarparak geçtim. Bunu bilerek yapmıştım ve önemli olan bu değildi. Önemli olan Bora artık Eylül'e dokunmuyordu.
Herkes yerini aldığında şişeyi Beril çevirdi. Soru kısmı Arda'da dururken cevap ise Bora'ya gelmişti. Arda kaşlarını çatarak o klasik soruyu sordu ve Bora doğruluk dedi.
"Lan sen bu okula ne için geldin ? " Arda'nın bu sorusuna karşı bakışlarımı Bora'ya çevirdim. Bir süre konuşmadıktan sonra "Okulumu değiştirecektim bu okulda Eylül'ün olduğunu duyunca burayı tercih ettim." Dedi.
Daha sonra ismini bilmedim bir kız ve Eylül arasında durdu. Kız Eylül'e sorduktan sonra cesaretlik dedi ve kız "Bora'yı öp." Dedi.
Arda direk bağırırken bunun bir oyun olduğunu ve yapmak zorunda olduğunu söylediler. Eylül bana baktığında sanki umursamıyormuş gibi yaptım ve o bana sinirlendi. Sanırım bana olan sinirinden Bora'ya doğru yaklaştı ve bir elini omzuna koydu. Diğer elini saçlarına uzattığında bana dokunması geldi aklıma.
"Kes şunu! " Diye bağırınca herkes bana baktı. Yerimden hızla doğrularken "Sıçarım lan böyle oyuna. Ne biçim bir şey bu. " Soruyu soran kıza baktıktan sonra "Senin canın çektiyse al birini git ormana veya gir çadıra. Milleti izlemekten mi haz alıyorsun lan sen ?" Dedim. Kızın gözleri dolarken umursamadan ormana doğru yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Bela
RomantikEnerjisini atamayan küçük bir çocuk gibiydi ruhu. Hınzır, heyecanlı ve ne yapacağını şaşırmış, etrafına saldıran küçük bir çocuktu esasen. Oynamak istiyordu. Kimse onunla oynamak istemiyordu. Çünkü insanların canını acıtıyordu. Kanatıyordu insanlar...