Midem bulanıyor.İçimden gelen her şeyi kusmak istiyorum.Eğer gerçekten bunu yapabilirsem ,benden geriye hiç bir şey kalmayacak.Ben Dünya'ya gelmeden annemin midesini bu kadar bulandırdım mı acaba? Eğer bunu yaptıysam, annemin bu yaşlarımda benden tiksiniyor olması gayet normal.Kadın haklı,hatta bir haksızdan ikiz kadar farklı. O bunu hiç belli etmiyor ve etmeyecek de.Annelik duyguları bunu gerektiriyor olsa gerek. Belkide tiksinmesi gerekenleri henüz bilmediği için yeterince iğrenmiyor benden.Az kaldı,tüm bunları duyduğunda, çürümüş bir et parçasına bakıyor gibi bakacak gözlerimin içine,kokmaya yüz tutmuş bir et parçası.Kokusu sonradan çıkacak olan bir et parçası. Bu yüzden beni doğurduğuna pişman olacak belkide. Sonra ikimizin birden midesi bulunmaya başlayacak.
Belkide beraber kusacağız.
O gün annem bana İlkim dediği zaman Pia diyemeyecek. Adıma dili dönmeyecek.İşte o anda yarım kalacağım ,annem de beni yalnız bırakacak.Babam zaten bir kızı olduğunu hatırlayamayacak kadar meşgul. Bende öyle ,bir babam olduğunu hatırlamayacak kadar meşgul olmalıyım.Sahi bir babam var mıydı? Babam mıydı o adam? Ne kadar tuhaf.Anne bu adam kimin babası ? Hiç de benzemiyoruz. Senin mi ? Bilmiyor musun? Ne işi var bizim evimizde ? Tanımıyor musun. Bende tanımıyorum.
Yıllardır kendimi tanımaya çalışıyorum,bir kaç kez kendimle tanışmaya karar verdim ama kendimi bulamadım aradığım hiç bir yerde.( Kendimi hiç tanıyamamışım.) Yer yer kendimle yüzleşip kavgalar ettim.Çok şiddetli kavgalar bunlar,kendimi boğuyordum bir keresinde,elimden zor aldılar.Yaşım kadar olgunlaşırsam düşerim diye korktum,sonra bir gün çocuk kalmaya karar verdim ve hiç arkasında durmadım bu kararımın. (Çocukca geldi ) Ben de ne halim varsa gördüm. Çok şey gördüm! Görmemem gereken her şeyi bir bir gördüm.Gözlerimin bana ihanet ettiği zamanlar da oldu.İhaneti,gözlerimle gözlerimde gördüm.Gördüklerimin kaçı beni ben yapıyordu bilmiyorum. En son bir camda yansımamı gördüğümde midem bulanmıştı.Bu bulantılar beni bunaltıyor ,erken yaşlılık belirtilerim var ,bu bir hastalık mı doktor bey ?Artık mumlarım pastadan daha maliyetli olmaya başladı.Gerçekten yaşlanıyor olamam.(Haklısın İlkim henüz değil. ) Adımlarım beni ileriye götürdükçe, arkama baktığımda yollar uzuyor, önümde ise sürekli yol ayrımları beliriyor ama ben her yol ayrımına geldiğimde iki yolun arasından gitmek istiyorum. Yine yeni bir yol ayrımı ile karşılaşacak olduktan sonra ne önemi var ki?
Her seçim yeni bir şeyler ekliyor hayatıma,daha iyiyi ve kötüyü ayıramazken ben. Hep içimde bir sahiplenme duygusu ve duygularımda sorumluluk alma tutkusu belirse de ben, müziği sahipleniyor ve notlarla sevişiyordum.Küçük bir kemanım var odamın duvarında, o ilk kemanım. Çantamdaki ise ondan sonra sahip olduğum üçüncü keman.Parmaklarım büyüdükçe, kemanlarım küçük gelmeye başlamıştı ama ilk kemanım benim için değerliydi. Annem daha beş yaşıma girdiğimde almıştı onu bana ve o zaman tanışmıştım sanatla.
Babam pek kemandan anlamazdı,müzikten anlamazdı,sanattan anlamazdı.Sanırım babamın yapabildiği en iyi şey kendi işleri.İş arkadaşları ve oradaki kadınlarla zaman geçirmekten başka bir faaliyet göstermiyor hayatta.Bu da onun seçimi, oysa Güzel bir karısı var ilgilenenbileceği. Annem Dünya'lar güzeli bir kadın,titiz,inatçı,dürüst,hayatı dolu dolu yaşamasını bilen ama hayattan pek tat almayan bir kadın. Konuşurken kelimeleri özenle seçer ve sanırım üç kere düşünür bir cümleyi kurmadan.Pek gülmeyi sevmez ama o gülünce ona eşlik etmemek imkansız.
Bazen çok uzaklara dalar, aramıza döndüğünde ise sigara yakar arka arkaya.Bazen de sebepsiz yere kahkahalar atar.o gerçekten güzel bir kadın, ona tam anlamıyla minnet duyuyorum ki ne zaman kendimi yalnız hissetsem onun bu halleri gelir aklıma.
Tek kardeş olmamın sıkıntısını yaşadım hayatım boyunca, annem her ne kadar aratmasa da bir abim,ablam yada kardeşim olsun isterdim fakat doğum sırasında anneme zarar vermiş bulunmaktayım ,bu sebepten bir kardeşim yok. Neyse ki bende müzikle devam ettim hayatıma ve konservatuvar bölümünü bitirdim iki ay önce. Şimdilerde keman benim işim olsa da ben oyuncu olmak istedim. Sanırım az kaldı,hayatta da iyi bir oyuncu olduğuma inanarak bir karar almıştım. Bu konuda beni fazlasıyla destekleyen sevgilim Şubat, ne zaman tartışsak ve kavga etsek şakayla karışık bana vurgulayarak "gerçekten oyuncu olmalısın" gibi cümleler kurar.Çok iyi rol yapıyormuşum. Aslında ona hak veriyorum, aklımda ne zaman bir kişilik belirse, hemen o kişiliğe bürünüyor ve fazlasıyla içimdeki o kişiyi yaşıyorum.Hareketlerim, giyinişim ve konuşmam kısa süre içerisinde değişiyor. Bu durum kendimi bulmamda yardımcı oluyor aslında bana.
Tek bir kişiliğe sahip olmamalı bence insan,çözümlenmesi zor olmalı,beni de tam anlamıyla birisinin çözmesine izin veremem. Bu sevgilim dahi olsa beni yaşayamamalı, hep eksik kalmalıyım hayatımdaki insanlara. İşte o zaman kimsenin beni yaşayıp, bir kenara elinin tersiyle atmasına imkan vermemiş olurum.Çok düşünüyorum ve ben ne zaman yolculuk yapsam kendimle yüzleşiyorum.yolculuğum bitmek üzere fakat ben bitmesinden yana değilim. Otobüste de sükuneti sağlamaya çalışan ve fısıldayan insanların ses tonunda ki hafiflik, ağırlık olup üzerime yorgunluk olarak düşüyor ve midemin daha da bulunmasına sebep oluyor.
Başımı cama yaslayıp günlerce düşünebilirim. İnsanın yalnız kalmaya ne çok ihtiyacı var. Yalnız kalmak içinse ne kadar ideal bir yöntemdir,tek başına yolculuk yapmak.Cam kenarında oturuyor olmam yanımdaki bir kişiden kurtuluyor olmam anlamına geliyor.Yanımda oturan ve kurtulamadığım diğer kişi ise konuşmak için yer arıyor. Bense ya elimdeki kitaba göz atıyor,yada başımı tekrar cama gömüyorum. O hala bir yerlerden konuya girmek için fırsat kolluyor. Belli ki tanışmak istiyor,oysa arabadan indikten sonra bir daha benimle görüşemeyecek bile. Nereden bilebilir ki hayatında tanıyabileceği en çok midesi bulanan ve en iğrenç kadın olduğumu. Bu tanışma isteği onda sadece can sıkıntısı olduğunu bilmek ondan kaçmam için yeterli bir sebep. Kendini tatmin etmesine izin vermeyeceğim! Onunla boş muhabbetler yapmaktansa, hayatımı ele alıp yaşantım hakkında daha fazla düşünebilirim.
Seyahat etmeyi seviyorum ama yalnız olarak seyahat etme fırsatım çok fazla olmuyor,yol ise çok çabuk geçiyor. Sanırım dünya'yı tavaf etmem gerekir yolculuk yaparken düşünmekten vaz geçmem için.
İstanbul-Bursa yolculuğumun bitmesine çok az kaldı ve ortalama yarım saat içerisinde evde olacağım, annem beni gördüğüne çok sevinecek ama söylediklerimi duyduğunda bana aynı gözlerle bakabilecek mi? Zannetmiyorum. Peki ben bunu nasıl söyleyeceğim ona? Bilmiyorum, hiç bir şey bilmiyorum. Bildiğim tek şey: daralan ruhumun, midemin içinde oyun oynadığı,ve her an kusabilecek kadar dirençsiz olmam.
Şubat'ında canı cehenneme! Hala aramadı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERENCAM
General FictionHiç bir dil ve düşünce özlemi anlatacak kadar güçlü değil.İnsan bu yüzden özledikçe sessizleşir. Evet sessizleştim.