Bölüm 7

57 6 2
                                    

Uyuya kalmıştım yine ,yazarken uyumak çok asildi ama savaşta uyumak kadar zararlıydı.Kullandığım ilaçlar uyku yapıyor ve son haftalarda hiç uyuma kararı almadım.Ne zaman nasıl uykuya daldığım konusunda hiç bir şey hatırlamıyorum. Bildiğim tek şey yazmam gerektiğiydi.Üşüyen çıplak ayağımın altından aldım kalemi,Yağlanmış saçlarımı da kalemle kaşıdıktan sonra yazmaya başladım tekrar.

Hiç bu kadar kendimi kaybetmemiştim.Ömrüm kim olduğumu aramakla geçerken.Bulmayı unuttuğum kendimin,herhangi bir nüshasından ibaretim.Olur da kendimi bulmaya kalkar ve bu konuda başarılı olursam kendime bir kaç sözüm olucak .''Siktir git! ve bir daha asla dönme '' ve bir gün kendimi bulacağım.Bunun için söz veriyorum ama şimdi değil.

Kapıyı yumruklayan abim ve annem geç kalmışlardı, çünkü kapıyı kilitlemiştim.Biraz vaktim vardı ve bunu iyi değerlendirmeliydim.
Aydan ''Ağabey elinde silah var'' dediği zaman kapıdaki ses daha sert ve sık olmaya başlamıştı.Abim artık kapıyı yumruklamıyor tekmeliyordu.İşler ciddileşmişti bir an Aydan üstüme atladı ve silahı almaya çalıştı.Elimi bir Osmanlı eri gibi sıyırmıştım yanağına .Tekrar yatağın üstüne düştü Aydan.Çığlıklar artmıştı evin içinde ve Aydan tekrar üzerime geldi .Boğuşuyorduk .Aydan silahı bırakmıyor ,bir yerden ağlayıp bir yerden çığlıklarına bir yenisini ekliyordu.Ben o kargaşada silahı elimden bırakmamak için bütün gayretimi sarf ediyordum.Gömleğimi yırtmıştım,ağlıyor gibi oldum ağlamadım.Şimdi değil dedim kendime şimdi değil.O arada gözlerimin şahitlik ettiği şey ,Aydanın anahtarı kapının altından diğer tarafa atması oldu.Sinirlenmiştim ama o bağırışmalar içerisinde,Annem ile abim anahtarı fark etmemiş hala kapıyı kırmaya çalışıyorlardı.Sonunda abim bu savaşı kazanmış kapıyı çoktan kırmıştı .Aydan anahtarın yerde olduğunu söylediğinde anlamışlardı kapıyı boşuna kırdıklarını.İçeri girdiklerinde annemin karşılaştığı resmin manzarası bendim.Yenilgiye uğramış gibi oldum,bunu kendime yediremezdim ve elimdeki silahı kapıya doğru tutup avazın çıktığınca bağırdım ''Gidin laaaaan,hepinizi öldürürüm!Gidiiin.Çıkın dışarıı...! ''Boğazımı sanırım bir kaç yerinden yırtmıştım . Hatta dikiş bile atabilirlerdi,çünkü artık sahip olduğum ses kendimin değildi.Ağabeyim bu duruma fazla sinirlenmiş olmalı ki,''Sen kimi öldürüyorsun lan! Sen öldürmezsen ben öldüreceğim seni''gibi cümleler kurmuştu. Ben o halde iken güleceğim hiç aklıma gelmezdi bastım kahkahayı.Silahı tekrar göğsüme şakağıma dayayıp ''Sana gerek yok ben hallederim o yüzden çık git'' diye bağırdım tekrar.Ağabeyim polisi arayacağını söylediğinde ise küfür etmiştim.''Siktir git kimi arıyorsan ara ''dedim.Aydan Yalvarıyordu aramayın diye.Annem ise ağlıyordu,hayatımda bir anneden duyulmaması gereken cümleler söylüyordu.Ağlayacak gibi oldum,kendime ''Hayır şimdi değil''dedim,çünkü henüz erkendi.Herkes üstüme gelmeye başlayınca elbise dolabımı olduğu gibi yere indirdim.Arkasından çalışma masasını kırdım,her şey yere saçılmış durumdaydı.Kontrolden çıkmıştım iyice ,perdeyide tutum çektiğimde olduğu gibi aşşağıya indi.Artık köşeye sıkıştılmıştım,ağabeyim ,Aydan ve annem bir olup silahı elimden almışlardı.Yatağın üzerine çıkmış ve fare gibi kapana kısılmıştım .Annemin ağzında tek kelime vardı ''Anlat'' Anlat diyordu,''ölürüm yoluna,sana bir şey olursa ben nasıl yaşarım.Bu yaşta beni kahrımdan mı öldüreceksin? Anlat halledelim ,konuşup çözelim.'' Gibi cümlelerle olmayacak şeyler söylüyordu.Aydan'ın söyleyebilecek tek bir cümlesi yoktu.O Orosbu çocuğunun yanına giderken yaptığı bütün makyajı akmıştı.Sinirlenmiştim,aklıma geldikçe çıldırıyordum lakin şuda bir gerçekti ki aklımdan çıkmıyordu.Silahı alan ağabeyim çoktan siktir olup gitmişti. Aydan bir yandan sakinleştiri ilaçlarımı içirmeye çalışıyordu ama yüzündeki akan makyajı gördüğümde ,annemin yanında hiç bir şey yapamadığım için hemen yatağımın yanında duran,televizyona tekme atmıştım ve sanırım artık çalışabilecek bir durumda değildi.Her şey yerle bir olmuştu.Anneme yalvarıyordum bambaşka bir sesle.''Çık dışarı,çık! Çık gittt ,sadece git! '' O arada cehennemden Dünya'nın kutbuna atılmış gibi hissettim kendimi. Çünkü Aydan yerde bulduğu su şişesini üzerime boşaltıyordu.Birden bedenimde bir serinlik hissettim.İntihar hiç bu kadar çözümsüz kalmamıştı.Beni sakinleştiremeyeceğini anlayan annem dışarı çıkma kararı aldı ama tek bir şartı vardı. ''Sakın,sakın Aydan'a bir şey yapma'' dediği anda ,Aydan'ın bana bakan yüzünü tanınmayacak bir hale getirebileceğimi düşündüm.Kendimi zor kontrol ediyordum.Sakinleştirici ilaçlarımın hepsi yerdeydi.Annem sigara getirdi,sigara yanıyordu.Tuttum Sigaranın közünden,söndürmüyordum.Sadece tutuyordum,canımın acısını ne kadar bastırabilirdi ki.Canım acımıyordu,gözlerim dolar gibi oldu,şimdi değil dedim kendi kendime.Bunu yaparken Aydan'ın gözünün içine ,Dünya'ya olan nefretimden daha derin bir nefretle bakıyordum.Gözlerimdeki nefreti çok iyi okuyordu biliyorum.Başbaşa kalmıştık sonunda.Aydan yanan iki parmağımı fark ettiğinde ,tam elime sarılacakken sıktım közü.İki parmağım bir birine iyice yapışmış olmalı.Gözlerimi kırpmamıştım bile,hala aynı nefretle Aydan'a bakıyordum gözlerimi ayırmadan.''Neden'' dedim çok kısık bir sesle ,cevap vermedi.Yutkunup tekrar ''Neden''dediğimde ise hiç sesim çıkmamıştı.Dudaklarımı okuyan Aydan başını eğdi.Aydan elimi tuttaya kalktığında ise tekrar Dünya'nın en vahşi hayvanına dönüşmüştüm.Çekindi Aydan ,biraz uzaklaştı.Dövmek istiyordum Aydan'ı,öldürmek.Hatta işkence yapmak.Ama tüm bunları sadece konuşarak yapabilecek güce sahiptim .Sadece birazcık sakin olmaya ihtiyacım var.180 km/h hızla giden bir aracın el firenini çekmek ne kadar mantıklıydı? Tam olarak bu araç bendim. Hem de el freni çekildiğinde, direksiyonu bırakılmış bir araçtım ben. Bu sadece benim zarar göreceğim anlamına gelmiyordu.Aydan'a söyleyecek hiç bir şey bulamıyordum.Söyleyeceğim her cümle ,bir önceki cümlemi daha da değersiz kılacaktır.

Birden burnumdan akan kan damlaları yazdığım kağıdın üstüne düşmeye başladı.Elimden kalemi bırakmadım ve burnumdan akan kanı umursamadım.Ben yazmaya devam ettim.

Bu yüzden konuşmamayı tercih ettim ,ki konuşmaya değecek bir insan yoktu karşımda o anda nefret ediyordum Aydan'dan.Aylarca üstünde seviştiğimiz yatağın üzerinde bu sever birbirimizi ölüme terk ediyorduk.

Birden elimdeki kalem düştü. Alacak gücüm yoktu,yemek yemeyeli uzun zaman oldu.Suda içmiyordum artık.Biraz sigaram vardı ve açlığımı bastırmaya yeterliydi,paketimdeki sigara sayısı.
Aydan'ın fotoğrafı çarptı gözüme.Kanlı ellerimle aldım,
Söyleyeceklerim var sana Aykız,
Artık kelimeler yetmiyor.
Bende bilmediğim dillerde seviyorum seni.
Benden duymuş olmaman normal.
Bilmediğim diller ne diyor şimdi sana?
Kimin dilinden düşmüyorsun?
Kimin dilinden kurtulamayıp da gelemiyorsun bana?
Bu gece sana yazmadığım her kelime haram .
Sen de haramsın.Hoş cehennem dahi kabul görmez ya beni. Bana baktığın anda anlamıyorsan derdimi,bu zamana kadar anlamadıkların gibi,anlattıklarım bir şey ifade etmeyecek sana.O yüzden böyle bakma bana, Artık anlatmanın da bir anlamı kalmadı. Çakmağı ateşledikten sonra ,elimde kalan son foroğrafını da bugün yaktım.
Artık cemalini görse ,kıskanır bir gözüm diğerini.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 05, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SERENCAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin