"Hissiyatını kaybetmiş bir faişenin.." demişti arkadaşım. Kalemi elime aldım ve devamını yazmak için kâğıda eğildim. "dudaklarına değen belki de onlarca dudağın tatsızlığındaydı gülüşleri. Vücuduna duygusuzca değen ellerde kaybetmişti belki mutluluklarını. Zevkle üzerinde böğüren her erkekte katil olmuştu düşünceleri.. Yüzünü sadece karşı cinsin pislikleri ezberlemişti. Onu tanıyan hemcinsleri, tiksintiyle bakardı. Sanki tek 'kirlenmiş' olan kendisi idi. Sürekli makyajla dolaşmaktan bıkmış, sevgisiz sevişmelerden iğrenmişti. Bırakıp gitmek istiyordu her şeyi. Ama kim kâbul ederdi ki onu bu hali ile? Kim ısıtırdı yüreğini gerçekten? Dokunmadan kim sevebilirdi onu? Ayaklarını sürüyerek bir sokak başında kaldırıma çıktı ve sırtını duvara yaslayıp ağlamaya başladı. Gözlerinde ki rimelin akması ilk değildi. Sokak bomboştu ve gecenin karanlığında bir sokak lambasının altındaki bir 'sokak kadını' çığlık çığlığa ağlıyordu."
Gömleğimin düğmelerini açıp omuzlarımdan aşşağıya kaydırdım. Gömleğim omuzlarımdan kollarıma düştü. Usulca yere bıraktım. Saçlarım tenime değdiğinde ürperdim. Belime uzanıyorlardı artık. Saçlarımın altından boynumu sıktım başımı hafif arkaya eğdim. Masamın üzerinde duran gece lambası gözlerimi yormuştu. Sandalyemde kalktım ve gözlüklerimi masama bırakıp yatağıma ilerledim. Yatağın üzerindeki geceliğime kollarımı geçirdim ve başımdan aşşağıya vücudumda süzülmesine izin verdim. Saçlarımı geceliğimin içinden çıkarttıktan sonra kendimi yatağımın kollarına bıraktım. Lamba açıktı. Çünkü ben laranlıktan korkardım.. Ve gözlerim yavaşça kapandı..
19 Ekim 2015