Kendisini yatağa bıraktı kadın. Yorgundu ama bu yorgunluk fizikselden öte bir yorgunluktu. Belki de bundandı kurtulamayışı. Kendisini yatağın üstünde ileriye itti.
- Çok yorgunum... diye fısıldadı.
- Biliyorum. dedi bir erkek sesi.
Kadın kendisini usulca erkeğin göğsüne bıraktı. Erkek kadına sarıldı. Kadın, üzerindeki siyah geceliğiyle bırakmıştı kendini. Saçları dağılmıştı yatağa. Toplamayı da isteyen yoktu ne de olsa.. Erkeğin elleri saçlarında dolaşırken konuşmak istedi kadın.
- Sen neden bu kadar güzelsin biliyor musun?
- Neden? dedi erkek.
- Çünkü sen gerçek değilsin. Seni somutlaştıran benim. Benim beynim seni istedi ve sen de benimlesin. BU her ne kadar beni "deli" yapmış olsa da, bunu yaşamak güzel.
- Ama beni sevdiğin kişinin sureti ile yarattın sen. dedi erkek.
Kadın sustu. Çünkü haklıydı. Erkeğin yüzüne baktı. Saçları ne uzun ne kısaydı. Sakalları tıpkı aşk'a battığı adamın sakalları gibiydi. Usulca dokundu yüzüne. Gözlerine bakakaldı. Ahh o gözleri değil miydi her şeyini alt üst eden? Usulca yanağına bir öpücük kondurup sokuldu hayaline. Hayal olan onu sardı, içine bastırdı.
Dışarıdan bakan erkeği göremezdi. Çünkü erkek soyuttu. Kadın onu sadece kendisi için somutlaştırırdı. Bencilceydi, ama buna ihtiyacı vardı. Erkek ellerini kadının çıplak kollarında dolaştırdı. Genelde konuşmazlardı. Kadın ruhunu az da olsa dinlendirmek için yaratırdı erkeği. Bugünün de dünlerden farkı yoktu.
- Asla sevilmeyeceğim sanırım. dedi kadın uykuya dalarken.
- Sen hep sevileceksin dedi erkek kaybolurken...