~42~ Kesikler

8.8K 454 85
                                    

Multi bölümden bir kare. Yorum ve voteleriniz için çok teşekkür ederimm. Sizi çok seviyorum:));):3

Herkes bana cesur dese de, Değildim. Her ne kdar güçlü deseler de, değildim. Belki Popüler İnsan sevdiklerime zarar vermeseydi bunu kaldırabilirdim. Ama benim yüzümden sevdiklerimin acı çekmesine asla dayanamazdım.

Ölüm beni bir elimden içine çekerken diğer elimden de birisi çekiyordu. Sonunda kuvvetli taraf beni aldığında. Etrafım aydınlandı. Bedenimden sular damla damla yere akıyordu. Üstüme yumuşak birşey örtüldükten sonra bedenimi birisi hızlıca bir yere götürdü. Kimdi benim ölmeme izin vermeyen? Diye düşünürken o kokuyu aldım. Çağan'ın kokusunu. Gözlerimi açmaya çalışırken üstüme bir şeyler daha örtüldü. Bacak ve kollarım sızlamaya başladığında gözlerimi açtım. Gözlerimi yeniden kapatıp açtıktan sonra nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım. Sonunda odamda olduğumu anladığımda yanımda soluk soluğa kalmış Çağan'a baktım. Mavi gömleği ve elleri kan içinde kalmıştı. Soluk soluğa bana bakıyordu.

Yeniden hayatımı kurtarmıştı. Peki ben ona acıdan başka ne vermiştim?

Düşüncelerim kesiklerimin sızlamasıyla yarıda kaldı. Ağzımdan acı bir inleme dökülürken, Çağan telaşla elimi koyduğum yere bakıyordu. Ne yapacağını bilemezken titreyen elleriyle pantolonunu sıkıyordu. "Ecza dolabı nerede?"

Ağzımdan cümleler çıkmak bilmezken "Banyoda, dolapta." Diyebildim sonunda.

O banyoya doğru koşarken üstümdeki ince çarşafın yavaş yavaş kırmızılaştığını gördüm. Her zaman yaptığım gibi yine ve yine amacımda başarısız olmuştum. Ve yine bir kişiye acı çektirmiştim. Şuan kendimden iğreniyordum. Sevdiklerimi koruyamayan, acılarından ölerek kurtulabileceğimi sanan aciz bir kızdım. Kendime ve diğerlerine zarar veriyordum.

Çağan elinde tuttuğu tentürdiyotu pamuğa sürdükten sonra çarşafı ittirdi. İlk önce pamuğu yavaş yavaş bacağımdaki kesiklerde gezdirdi. Daha sonra da bileğimdekilerde gezdirdi. Kesiklerim yanıyordu ama bu içimdeki yangından daha azdı. Çağan'ın gözlerindeki telaşa, üzgünlüğe bakarken kendimden bir kez daha nefret ettim.

Kendimi de onu da bir boşluğun içine atmıştım. İsteyerek ya da istemeyerek. Ne farkederdi ki zaten. En son ne zaman güldüğümüzü hatırlamıyordum. Diğer sevgililer gibi lunaparka gitmek yerine hep hastanede buluyorduk kendimizi.

Pamuğu yerine bıraktıktan sonra kesikleri sardı. "Neden böyle birşey yaptın?" Dedi sarma işlemi bittikten sonra. Sesi sakin çıkıyordu ama her an patlayabilirdi. Soruyu cevaplamadım. "Kim sana zarar veriyor, Duru?!" Bu sefer sesi bir öncesine göre daha yüksekti. Ona Popüler İnsan'ı söyleyerek onu da bu ateşin içine atamazdım. "Banyo yapıp, üstümü giyineceğim." Dedim zaman kazanmak için.

Dolabımdan beyaz bir kazak ve siyah eşofman altımı attıktan sonra "bu sorudan kaçışın yok, biliyorsun değil mi?" Diye sordu. Kafamı evet anlamında öne geriye salladıktan sonra gözlerimle kapıyı gösterdim. Neyi ima ettiğimi anlayıp gözlerini devirerek dışarı çıktı.

¤¤¤¤¤
Kahverengi gözlerini, mavi gözlerime dikerek "anlat bakalım." Dedi.

"Artık dayanamıyorum, tamam mı? Ölmek istiyorum. Annemin özlemine daha fazla dayanamıyorum."

Elini alnına dayadıktan sonra odayı inletecek şekilde bağırdı. "Yalan söyleme, Duru!"

"Yalan söylemiyorum." Dedim ben de sesimi yükselterek. Hem suçlu hem güçlüydüm.

"Öyle mi?" Dediğinde kafamı evet anlamı da salladım. "O zaman neden yalan söylediğinde yaptığın gibi gözlerimin içine bu kadar süre bakıyorsun?"

Fısıltı Gibi Çığlıklar -düzenlenecek-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin