Bölüm 3

102 10 0
                                    

Gün boyunca evden çıkmadım. Deli gibi korkuyordum. Utancım da buna ortak oluyordu tabi...

"Bir sapığı yakalamam gerekiyor!"

Ben olduğumu bilmese bile "sapık" diye aradığı kişi benim.

Bu beni yerin dibine sokuyor...

Bir an için herşeyi itiraf edip ortadaki yanlış anlaşılmayı kaldırmak istediysem de beynim buna koca bir "Dur" dedi.

İyi ki de dedi çünkü dışarıdan bakıldığında üzerine tez yazarak açıklansa bile kafasında oluşan "sapık" imajını yıkamayacak bir durumun içerisindeydim. Bu yüzden bir hafta boyunca onu yakın markajdan izlemeye karar verdim.

Dürbünler ve çok sevgili atıştırmalıklar olmadan....

Önce duvardan dinlemeye çalıştım fakat başarısız oldum. (Zaten duysam da bir işime yaramayacaktı. Bu çılgın herifin kendi kendine olan konuşmaları bana neden böyle yaşadığı hakkında bilgi veremez!) Daha sonraları ne zaman dışarıya çıksa ben de çöp atmak ya da markete gitmek bahaneleriyle dışarıya atıyordum kendimi.

Tabi ki de günün yarısını üstüm dışarıya çıkmaya uygun bir halde, kapımın önünde oturarak geçiriyorum!

Başka nasıl onu yakalayabilirim ki!

Psişik güçlerim yok ki benim, sadece dedektif sezilerim var hepsi bu.

Her neyse...

Fakat değişen hiçbir şey yoktu...

Kıyafetleri her zamanki gibi şık ve pahalıydı. Saçları oldukça parlak ve ipeksiydi.

En az benimkiler kadar ipeksiydi...

Oldukça mükemmel bir parfümü vardı...

Uzun ve mükemmel bir vücudu da vardı...

Gözlerinin içi yıldız tozu kaçmış gibi parlıyordu...

Ne diyorum ben!

Anlayacağınız değişen bir şey yoktu.

O hala asosyal fakat dibine kadar havalı Bay Kim olarak yaşamını sürdürmeye devam ediyordu.

Bir gün onu evden çıktığında takip etmeye karar verdim. Tedbili kıyafetlerimle onu izlemeye başladım.

Bu beni daha da heycanlandırıyordu çünkü şimdi tam anlamıyla bir dedektif gibi hissediyordum.

Arabasını kullanmadığına şükür ederek, bir ayardan onu takip etmeye başladım.

Yaklaşık 10dk sonra bir internet cafeye girdi. Önce yanında getirdiği bilgisayarını şarj etmeye başladı. Yarım saat kadar oyalandıktan sonra bilgisayarını kontrol etti. Şarj olduğundan emin olduktan sonra cafeden ayrıldı.

Hiçbir yerde oyalanmadan doğruca evin yolunu tuttu.

Uslu çocuk seni!

Onu bu şekilde izlemeye başladıktan sonra fark ettim, her gün bu cafeye gelip bilgisayarını şarj ediyor. Onun para savurmaktan kaçınan bir tasarrufçu olduğunu sanmıştım.

Tamam hayatında bir gizem var bu belli fakat bu olay da benim "Gizemli Bay Kim Ve Gizemleri" dosyama eklendi. Çünkü evinde yaptığı bu çılgınca tasarruflar onun parasına aşık bir olduğunu gösteriyor.

Fakat gelin görün ki kıyafetleri ve bilgisayarı için aynı şey geçerli değil.

Hem madem para vereceksin neden evinde şarj etmeyip de taaa cafeye gidiyorsun ki?

Her şey çok karışık dostlarım, her şey çok karışık.

Sanırım artık bir yetişkin gibi düşünüp, hesap kitap yapmam lazım geliyor...

Bu yüzden tekrardan karşı binadaki yerimi almalıyım ...



Bay 27Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin