Uzun bir aranın ardından sandalyemi yerleştirip, bir güzel yayıldıktan sonra ağzıma ballı cipsimi tıkıştırırken havanın da günden güne soğuduğunu fark ettim. Sabahın ayazı yüzüme adeta ıslak bir şamal gibi çarpıyordu.
Acımasız rüzgar!
Cildim ne kadar hassas haberin var mı?
Belki de haberin yoktur....
Bu adamın peşine düştüğünden beri çok asabi oldun Park Seyoung!
Burnumdan şelale misali akan sıvıyı elimin tersiyle sildim.
Hey!
Yüzünüzü ekşitmeyin!
Şuan bir dedektifim ve inanılmaz gizemli bir davanın peşindeyim!
Bir saniye bile gözümü ayırmamam gerekiyor, bunun farkında mısınız?
Doğa şartları beni zorlasa da görevimi yapmama hiç birşey engel olamaz!
Çünkü ben, doğuştan dedektif ruhuna sahibim!
Yine kendimi kaybettim değil mi?
Her neyse...
Saatler ilerliyordu fakat Bay 27'nin evinde hiçbir hareket yoktu. Yaklaşık 2 saat sonra o kırmızı şey hareket etmeye başladı.
"Tanrıya şükür"
Yavaş ve sersem adımlarını görmeyeli uzun zaman olmuştu.
Fakat bu sefer herzamankinden farklı bir sersemlikti.
Fazla sersemdi.
Eliye duvardan destek alıyor, arada bir de alnını elinin tesiyle siliyordu. Bir tuhaflık vardı. Yaklaşık 5dk. sonra kendini kanepeye attıHiçbirşey yapmıyordu. Öylece uzanıyordu. Günlük rutinler yoktu. Herhalde kendini iyi hissetmiyor gibi içimden nedenler sıralıyordum.
Hiçbirşey yapmıyor olsa bile gariptir, beni sıkmıyordu.
Sanırım onu izlemek, bende takıntı haline geliyordu....
Yaklaşık 1 saat sonra tekrar ayaklandı. Birşey arıyor gibiydi. Sersem adımları daha da sersemleşmeye başladı. Bir iki adım sonrasında ise dona kalmıştım.
Birden bire yere yığıldı!
Şimdi ne olacak?
Ne oldu ona?
Hasta mıydı?
Yardım etmeli miyim?
Ne yapacağıl şimdi, lanet olsun!
Telaştan elim ayağıma dolaşmıştı. Sadece düşünmeye çalıştım.
10 dk. Beklesem?
Mutlaka uyanacaktır!
"Ya ciddi bir şeyse seni aptal? "
Ama evine gidersem herşey açığa çıkacak! Rezillik!
"Ölmesi daha mı iyi? "
"Ölmesine göz mu yumacaksın Park Seyoung? "
Lanet olasıca iç sesime daha fazla direnemedim çünkü herzamankinin aksine şuan oldukça mantıklı konuşuyordu.
Koşarak ,hatta uçarak, merdivenleri ikişerli olarak iniyordum.
Asansör?
Bu sefer de asansöre güvenmiyordum çünkü bu adrenalinle ayaklarıma yetişebilecek herhangi bir şeyin olduğunu sanmıyorum.
Ah, kimi kandırıyorum!
Asansörden ölümüne korkarım ben!
Yaklaşık 2dk. sonra apartmana ulaştım. Daire 5.kattaydı ve benim hemen oraya ulaşam gerekiyordu.
Merdiven!
Hayır! Asansör!
Merdiven!
Asansör, seni aptal!
Lanet olasıca asansörler, hepinizden nefret ediyorum!
Asansörden inmeme rağmen kalbimin, göğsümü yırtmaya çabalarcasına atmasına engel olamıyordum. Bay Kim'in telaşı da buna ortaklık ediyordu. Kapısının önünde dikiliyordum fakat ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
Beynim durmuştu.
Önce kapısını yumruklamaya karar verdim.
Ses yoktu.
Daha sonradan aklıma geldi. Anahtarını, kapının yanındaki büyük saksının altındaydı. Onu yakında takip ederken fark etmiştim. Anahtarını, her dışarıya çıktığında bu saksının altına koyuyordu.
Orada olması için dua ettim.
Tanrıya şükür!
Oradaydı!
Hızla kapıyı açıp, ürkek adımlarla içeriye doğru ilerledim. Bu oldukça gergin hissettiriyordu. Bay Kim'in yerde uzanan bedenini fark ettiğimde koşarak yanına ulaştım. Nefes alıyordu. Fakat kalp atışları biraz hızlıydı. Elimi alnına götürdüğümde ateşten yandığını fark ettim. Dudakları kup kuruydu ve çatlamıştı.
Hemen ambulans çağırmak için telefonuma sarıldım.
Bu arada bir kap bulup, içini soğuk suyla doldurdum. Yavaş yavaş ve oldukça nazik bir biçimde ıslattığım bezi Bay Kim'in yüzünde gezdirmeye başladım.
Ateşi çok yüksekti ve belliki uzun süredir bununla boğuşuyordu.
Usulca gözlerini aralamaya başladı. Sadece küçük iniltiler çıkarıyordu. Zor da olsa ağzından çıkan şeyi anlayabildim.
"Su"
Koşarak bir bardak su getirdim. Yavaş ve dikkatlice içirmeye çalışıyordum fakat o kadar titriyordu ki suyun yarısı yere boşalmıştı.
Üstündekileri çıkarıp onu bir havluyla sardım.
Kıslmış gözleri, titreyen güzel dudaklarıyla o halde bile insanın gözlerini kamaştıracak bir etkileyiciliği vardı.
Evet! Aklımdan o anda bile bu geçti!
Fakat bu benim suçum değil!
O fazla mükemmel ve ben bunu yeni keşfediyorum.
Bilginiz olsun,aynı zamanda korkudan ölmeye de devam ediyorum.
Çok endişeliydim.
Ve bu endişe en az onun kadar beni de titretiyordu.
Ambulans sesi ilk kez içimi rahatlatmıştı...
![](https://img.wattpad.com/cover/51396921-288-k539792.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay 27
FanfictionHenüz 20'li yaşlarınızda, ülkenin en prestijli bankasında genel müdür olmak sandığınız kadar sıkıcı bir hayat değil. Mesela ben yakışıklı yan komşumu dikizlerken oldukça eğleniyorum... Not: Sapık değilim, dedektif ruhum beni ele geçridi*_*