Etrafa bakıp "iyiyim" dedi. İyi olmadığı her halinden anlaşılıyordu. Yerdeki çantasını alıp yürümeye başladı kafasındaki onlarca sorularla birlikte, nereye gideceğini bilmeden.
Kafasını kaldırdığında çıkmaz sokağa geldiğini gördü. Çıkmaz sokak Saraç'ın Gardenya'ya âşık olduğunu söylediği ve önceleri sık sık gittikleri yerdi. Etrafa yeni doğmuş bebeğin baktığı gözlerle baktı. Sanki dünya o an onun etrafında dönüyordu. Çevredeki apartmanlara baktı ve öylece kalakaldı.
Dakikalarca düşündü ne yapacağını ama bir türlü çıkar yol bulamadı tıpkı şuan bulunduğu çıkmaz sokaktaki gibi çıkmazlardaydı. Ta ki çok az zaman sonra karşısına çıkacak adamın, hayatını değiştireceğini bilmeden.
Ayakta durmaktan yorulduğunu hisseden Gardenya eve gitmek için yürümeye başladı. Böyle yorgun olduğu anlarda Saraç'ı düşünür yorgunluğunu unutur mutlu olurdu.
Ama artık Saraç'la doldurduğu zihninden onun hakkında hiç de iyi şeyler geçmiyordu. Evet hâlâ seviyordu ama canını yakan bir insandan nefret etmek istiyordu. Sanki tüm dünya başına yıkılmış gibi hissediyordu.Eve adımlar kala bin bir parçaya ayrılmış olan kalbini yeniden nasıl toparlayacağını düşünüp merdivenleri yavaş yavaş çıkmaya devam etti. Bir ay öncesine kadar Saraç Gardenya'nın evinde kalmıştı ve bir sabah acilen işi çıkmıştı. Gardenya'yı uyandırmak istemeyip küçük bir not yazmıştı;
"Gardenyam, benim küçük çiçeğim benim acil bir işim çıktı beni merak etme kahvaltın hazır olarak seni bekliyor. Seni seviyorum meleğim"
Eve girer girmez o notu gördü atmak istedi ama kıyamadı notu eline alıp kalbinin üstüne koydu ve hıçkırıklara boğularak ağlamaya başladı. Saraç'la yaşadığı her şey gelmişti gözünün önüne. En çok sevdiği şey ona çiçeğim demesiydi. Çünkü Gardenya bir çiçek ismiydi. Adının anlamını bilen pek fazla kişi yoktu. Hatta bazıları isminin tuhaf olduğunu söylerdi.
Zaman geçmek bilmiyordu sanki. Oturup Saraç'ı neden sevdiğini düşündü. Ses tonu, nazikliği, saygısı ve en çokta gözlerinin içine bakarken o sımsıcak gülümsemesi bağlamıştı sanırım Gardenya'yı Saraç'a.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak
RomanceEn küçük hücrelerine kadar sevmişti kadın. Adam ise sevilmeyi hiç haketmemişti. Selin ÖZDEMİR