Güçlü Olmalısın Dünya

28 4 0
                                    

Yukarıdaki gördüğünüz kombinler Güneş ve Dünya adlı karakterlerin olay içerisinde giydikleri. Bu bölüm heyecan, gerilim, aşk ♥♥♥ içeriyor.

Dünya Demirel.
Sabah Aşkım Ulaş'ımın kollarında uyandım. O daha mışıl mışıl uyuyordu. Prensim. Kokusunu içime çektim. Kendine has portakal kokusu. Beni alıp görünüyordu sanki. Onu seviyorum gerçekten. Ona bor süpriz yapayım dedim. Yataktan hafifçe doğruldum. Bu biraz zor oldu ama yinede başardım. Ulaş'ın o kaslı kollarından kurtulmak zor olasada ben bunu başarmıştım. Ayağa kalkınca başladım Ankaranın bağlarını oynamaya. Kısa kesmek zorunda kaldım yoksa bun kaslı man uyanacaktı. Parmaklarımın ucunda mutfağa gittim. Üstümde hâlâ baksbanili pijamam duruyordu. Inince hemen işe koyuldum. Yani işe koyulmaya çalıştım. Çok becerikli bir insan değilimdir yani çok demeyelim ultra. Yani bir kaç şey yapabilirim. Fakat ileri olmaz. Uzun bir yemek savaşında azda olsa birşeyler yapabilmiştim geriye kalan Ulaş beyi kaldırmaktı. Hemen odaya çıktım maşallah Ulaş hala uyuyordu. Yanına oturdum ve dudağına bir öpücük kondurdum. Ama uyanmadı. Şaka yapıyor sırf ben öpeyim diye salak işte benim salağım. En sonunda tekrar öptüm. Be sefer kolumdan yatağa çekti.
- Ya oğlum öküz müsün ? Kalksana be. Diye inledim.
- ya banane ben seni yerim. Dedi
Sonra onu bir ittim ve yataktan düşmesin mi. Hemde yine o aptal sehbaya çarpmış olması beni çok mutlu etti. Ama o kesin ki beni öldürecekti. Ve hemen yataktan kalktım. Başladım koşmaya. Arkamdan da bir hayvan koşuyordu. Bana yetişmek üzereydi. Kahvaltı masasının oraya koştum ve kolumdan Ulaş çeksin ben tam düşecekken belimden tutması. Ay ne romans. Ama hemen
- aa benim sevgilim birde hamaratlı ha ?. Dedi
Demek ki masayı görmüştü. Ama kuş bakışı detaya girerse ne müko bir kahvaltı olduğunu görürdü yani.
- tabi canım sen beni ne sandın dedim.
Kahvaltı masasına Yaklaşınca tabiki oda benim gibi yüzünü kararttı.
- Dünya bu kahvaltı mı? Dedi adam resmen beni küçülttü iyice
- evet. Dedim.
- Saçmalama Dünya bu yenmez kızım . Dedi
- ya nedenmiş o. Dedim
- yani ölürüz herhalde bunu yersek. Dedi.
Bende koluna bir yumruk attım.
- o zaman hadi giyin seni kahvaltıya götüriyim. Dedi
Biraz suratım astım ama bu kahvaltını yenilemeyecek olduğunu biliyordum. Ve başımı salladım ve merdivenlere koşup ikişer ikişer çıkmaya başladım. Kısa bir duştan sonra. Buz rengi bir jean ve beyaz omuzları açık bir body giydim. Dantel desenleri hem klasik bir hava oluşturuyordu hemde cool bir hava. Üstünede krem renkli uzun bir hırka giydim. Beyaz konverslerimle Tamdım. Kıyafetim çok çiğ kalmasın diye renkli bileklikler taktım. Hava bugün serin ve güneşli olduğu için yuvarlak Güneş gözlüklerimi taktım. Saçımı ise dağınık ve gevşek bir şekilde topuz yaptım.
Gözlüklerimi saçıma takıp aşağıya indim. Ulaş çoktan giyinmişti mavi bir ceket ve siyah bir bluz altınada siyah bir kot giymiş. Kaç kez söyleyeceğim şuna kaslarını belli eden şeyler giyme diye. Ama adam inat ve inat. Beni bir süzdü.
- Oo hatunuma bak benim. Dedi
Yani iltifatlar iltifatlar.
- Ulaş beni şımartma bak şımarık halimi biliyorsun. Dedim
Evet ben şımarınca sarhoş olmamdan farkım yoktu en son pepeyi konuşuyordum ve dalinden çıktım işte anlayacağınız garip girl.
Ulaş elini beline atıp beni çekti. Arabaya doğru yürüdük.

**********************
Harika bir yerdeydik. Boğaz manzaralı ferah bir mekanda.
Ulaş sandalyemi çekerek.
- buyursun prensesim. Dedi
Bende oturdum. Bu Ulaş birden romantik bir erkek olmuştu anlayamadım. Sonra yanımıza bayan bir garson geldi maşallah ben nerede olduğumuzu şaşırdım. Kadın resmen göğüsleriyle beni al beni al diyordu. Terbiyesiz. Bu göğüs diyince aklıma Mars and ece geldi. Ve suratımda bir gülümseme oluştu. Kadın
- nö östörsönöz ? Diye sordu aklı sıra o bodokslu dudaklarıyla konuşmaya çalışıyor.
Menüye bir göz gezdirip.
- ben bir muzlu crep ve espiresso. Alacağım. Dedim
Ulaş'ta söyleyince garson gitti. Ve ben
- Ulaş kız nasıl güzel ama değil mi ? Diye sordum. Bakalım tuzağa düşecekmi diye
- aynen taş gibi taş. Dedi ve bu laftan sonra benim kafam tırlmasın ayağına bir tekme geçirdim ve sesizde olsa bir inleme çekti oh olsun ! Ardından çok çişimin geldiğini hissettim.
- Ulaş ben lavaboya gideceğim. Dedim
- beni çok bekletme yokluğun koyar. Dedi hahahah kro laflar vs. Yavaşca kalktım ve tuvaletin yolunu tuttum. Tuvaletten içeri girince içeri arkamdan biri girdiğini fark ettim. arkamı dönüp baktığımda maskeli o o adamdı. Herhalde bu sefer haşlayacak. Beni yine kıstırmıştı. Lanet olası duvar hep çıkıyor. Adam
- sen benimsin demiştim. Dedi ve elindeki beyaz bezi ağzıma götürdü. Bayıltacağını biliyordum. Ama Nolursa olsun pes etme Dünya direnmeye çalıştım. Fakat kafamı beyaz fayansa çarptım. Canımı çok acımıştı. Ve yerle buluşmam bir oldu. Hafızamla beraber gözlerimde kapandı.

***************************
Uyandığımda bir depodaydım. Tozlu ve kirliydi ayrıca karanlık bir ortamdaydım. Bir sandelyede elerim ayaklarım bağlı oturuyordum. Burada kaç saatten yada kaç günden beri kaldığımı bilmiyorum ama boynum eğik durmaktan çok pis tutulmuş. Ayrıca eve gider gitmez şöyle bir masaj yaptırayım. Ay Dünya ne düşünüyorsun sen ya ! Daha buradan sağ çıkıp çıkamayacağın bile belli değil. Birden tahta kapı sert bir şekilde açıldı. Içeriye oo o o o girdi bu bu maskeli adamdı. O maskenin altında hangi şerefsizin olduğunu çok merak ediyorum. Maskeli adam benin görür görmez bir kahkaha attı. Bu kahkaha Ulaş'ın kahkahasından daha farklı ve kötüydü.
Adam
- Aa aşkım uyanmış. Dedi
Sapık işte adam sapık. Bu arada yine o korku titremem gelmişti.
- hadi ama aşkım lütfen konuş. Korkma. Sen benimsin seni kimse elimden alamaz. Dedi ya adam kesin deli kesin. Bu arada iri bir adam.
En sonunda dayanamadım açtım ağzımı
- Demek beni çok seviyorsun o zaman niye canımı yakıyorsun ? Diye sordum.
- sen inatlaşıyorsun bebeğim. Dedi
Resmen bebek lafından tiksindim.
- O maskenin altında nasıl bir şerefsiz yatıyor. Merak konusu. Dedim. biliyorum ateşle oynuyorum ama kiminle uğraştığını iyi bilsin ben Dünya Demirel'im
- Çok mu merak ediyorsun bu sevgilini ? Dedi
Sevgilimmiş benim tek sevgilim var oda Ulaş.
- evet. Dedim diyecek bir şey yoktu
Yavaşca maskeni kaldırdı.
Bu bu bu bu olmaz ! Bu SELİM'DI lanet olsun bu Selim şerefsizinden başkası değildi. Demek ki partimdeki o bakışlar resmen bir pisikopattı evime çağırmıştım. Bu inanılmaz ve iğrenç bir durumdu.
- Se-selim sen bunu nasıl yaparsın ? Dedim
- sadece aşk beni ďeģiştirdi. Dedi
- Bak bunu o olmayan aklına sok Selim benim tek sevgilim var oda Ulaş. Dedim
Selim'in her halinden sinirlendiği belliydi. Ağzı filan köpürmeye başladı ve hiç bir beklemediğim bir tepkiyle karşılandım. Bana şiddetli bir tokat atmıştı. Çok sertti dudağımın kanadığından emin olabilirimi. Bu tokat bana Güneş'in attığı tokatı hatırlattı. Ama o artık benim için bitti. Her tokat atanda onu hatırlayacaktım. Eminim.
Selim
- Sadece benim senin sevgilin. Buna alışsan iyi edersin. Yoksa daha çok şiddet kullanacağım. Dedi
Yanağıma bir öpücük kondurup tahta kapıdan çıkıp kayboldu. Ağlamak istiyordum fakat bunu başaramıyordum. Sanki iç sesim güçlü olmamı söylüyordu. Haklıydı. Güçlü olacaktım. Tüm şiddete karşı GÜÇLÜ...

4 Gencin Bűyūk ErgenliģiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin