Kimse sesini çıkarmıyor, sadece bekliyorduk.Dışarıdan bazı sesler gelince Dylan elinde ki bıçağı kavradı ve hazır bir şekilde beklemeye başladı.Diğer eliyle benim elimi sıkıca tutuyordu.Bu gerçekten güven vericiydi. Bir süre sonra sesler kesildi.
Orta yaşlı bir adam ayağa kalkıp ''Artık güvendeyiz, kapıları açıyoruz.'' Dedi ve önde ki iki kişi kapının kilidini açtılar.
Dylan dışarıya çıkmadan önce bana bir açıklama borçlu olduğunu göstermeye çalıştığım şaşkın bakışlarımı ona doğru yönelttim.''Sofia bak, bu duyacakların sana ağır gelecektir.Duymak istediğine emin misin?''Dedi son derece ciddi bir ifadeyle.
''Evet kesinlikle, artık duymak istiyorum yoksa delireceğim.''Derken sesimi yine istemsizce yükseltmiştim.
''Nereden başlayayım.Ailenin bile seni terkettiğinden mi yoksa içinde bir hastalık taşıdığından mı yoksa burada kısılıp kaldığımızdan mı? Söyle?'' Sesimi yükseltmem onu sinirlendirmiş olmalıydı ki o da sinirlenmişti.
''Ailemin beni terkettiğine asla inanmam.Ayrıca bu yeterince açıklayı değil Dylan.'' Dedim gözlerim dolmuş bir şekilde.
''Peki o zaman en baştan başlıyorum.Yaşadığımız yer güzel, huzurlu bir yerdi. 2 yıl önce çıkan salgın her şeyi yıkıp geçti.İnsanlar birbirlerini öldürüyor, hastalanıyordu.Bir süre sonra bu salgının yarattığı kaosun önüne geçebildiler ama hala bu virüsü taşıyanlar vardı.Halkımız öldürülmemize izin vermeyeceği için onlara, tedavi için uğraşıyoruz onlar güvendeler denildi.Aslında olan ise buydu.Salgını taşıyanları buraya gizli bir şekilde sürgün edildiler.Sınır ötesine...Bu evi ise hayatta kalmamız için bize verilen bir şans olarak kullanmamız için yapmışlar.'' Dedikten sonra üşümüş elleriyle ellerimi kavradı duyduklarım karşısında güçlü kalmamı istermiş gibi.
''Peki eğer salgını taşıyan bizsek, dışarıdakiler ne?'' Dedim duyduklarımı sindirmeye çalışırken.
''Buraya haftada bir, bazen de ayda bir
birer kişi gönderiliyor.
Gönderilenlerin hepsi virüsü taşıyor.Ama burada gördüğün insanların bağışıklığı var.Taşıyoruz ama dönüşmüyoruz.Diğerleri ise dönüşenler.''''Tamam sanırım bu kadar yeter.Bu evde güvendeyiz değil mi?'' Dedim alacağım cevabın evet olmasını dileyerek.
''Öyle olduğumuzu umuyoruz Sofia.''
Bodrumun kapısından kızıl saçlı çocuk kafasını uzatarak konuşmamızı böldü ''Hala niye buradasınız dostum, dönüşenler evin yanından geçip gitti.'' Dedi.
Dylan çocuğa doğru dönüp ''Şimdi çıkacağız Mack.'' Dedikten sonra bana doğru dönüp ''Hadi gel de çıkalım.'' dedi ve yukarıya doğru çıktık.Çıktığımızda pencereye doğru bakınca saatin geç olduğunu anladım.Hava kararmıştı.
''Dylan ben artık uyumak istiyorum.Yukarıya benimle gelir misin? Korkuyorumda.''
Dylan bana sanki ufak bir çocukmuşcasına baktıktan sonra gülümsedi.''Tabi ki gelirim.Hadi gel çıkalım.''
Dedi ve merdivenlere doğru yöneldik.Merdiven uzundu ve son basamaklara geldiğimizde bana odamı işaret etti.
''Buraya kadar gelebilirim.Hadi git ve güzelce uyu yarın sabah görüşürüz.''''Görüşürüz'' dedikten sonra odama doğru yürüdüm.Yatağa uzanıp olanları düşününce gerçekten çok uzaktı.Ama yapabileceğim tek şey bunları kabullenip dayanmaya çalışmak olmalıydı.Gözlerimi kapatıp uykuya daldım.
**********************************
Yan odalardan birinden gelen sesler gözlerimin açılmasına neden olmuştu.Uyandığım da gelen sesin çığlık atan bir kadına ait olduğunu farkettim ve yataktan kalktım.Ne demeye çalıştığını anlamaya çalıştım ama tam duyamıyordum.Sanırım ''Yardım edin.'' Diyordu.
Kapıyı açıp odamdan çıktım.Yan tarafa doğru baktığımda gördüğüm manzara karşısında korkudan öylece kaldım. Hareket edemedim.Yaşayandan çok ölüye benzeyen bir çeşit insan kadının boynunu ısırıyordu.Kadın bana doğru bakıp kana bulanmış elini bana doğru uzatarak ''Yardım et,lütfen'' dedikten sonra gözlerini yumdu.Arkamı döndüğümde dönüşenlerden bir kaç tanesinin bana doğru geldiğini gördüm.Arka taraftan ses gelince arkadakiler sese doğru yöneldi.Önde ki hala karşımdaydı.Kuduz olmuş aç bir köpeğe benziyordu.Ağzını garip bir şekilde açmış bana doğru koşuyordu.Hareket bile edemiyordum, çok yaklaşmıştı ki arkadan gelen orta yaşlı adam onu kafasından vurdu.
''Silaha susturucu taktım ama bu yeterli olmayacak.Kaç hadi kaç!'' Dedikten sonra arkasını dönüp diğer tarafa doğru koştu.
Napacağımı şaşırmış bir halde öylece dururken karşıdan Dylan'ın geldiğini gördüm.Görür görmez koşup sarıldım sulu gözlerimle.
''Dylan ben çok korkuyorum.'' Dedim sesim titreyerek.
''Korkma, bize bir şey olmayacak.Sadece saklanmalıyız.''
O an da sol tarafımızdan gelen ayak sesini duyduk.Dylan yine parmağını dudağına götürerek sus işareti yaptı ve elimden tutup sağ tarafa doğru yavaşça yönelmemizi sağladı.Elinde yine bıçağı vardı ve bu sefer daha dikkatliydi.Sanki her an her yere saplamaya hazır gibi hareket ediyordu.
Uzaktan gözüne bir şey takılınca hızlı yürüyüp bakmak için yaklaştı.
''Tahmin ettiğim gibi.Şuna baksana.''
Dylan eliyle açık duran mavi kapıyı işaret ediyordu.Ben bir şey anlamamışcasına suratına bakınca sözüne devam etti.''Bu kapının ardında dönüşenlerin bazılarını tutuyorduk.Tanıdık olanları, ya da bu evin içinde dönüşenleri.Birisi kapıyı açmış ve evin içine dağılmışlar.''
''Kim kapıyı açar ki? Niye böyle bir şey yapsın?'' Dedim şaşkın bir şekilde.
''Bilmiyorum....Ama her kim yaptıysa cezasını çekecek.Hadi gel bunlar bitene kadar bir yere saklanmamız gerekiyor.''
Yürümeye devam ettik ve güvenli gibi görünen bir odaya girdik.Kapıyı yavaşça kapattıktan sonra yere oturup beklemekten başka bir çaremiz yoktu.Bir süre sessizce durduk.Dışarıdan çığlık sesleri, silah sesleri geliyordu.Korkuyordum, sakinleşmem gerekiyordu tırnaklarımı avucuma doğru bastırdım.Kendime verdiğim acı beni sakinleştiriyordu.
Bize doğru hızla gelen ayak seslerini duyduğunda Dylan kaşlarını çatıp kapıya doğru baktı.
Ayağa kalkıp kapının önüne geçtim ve kulağımı kapıya doğru yasladım.Tam o sırada dışarıda olan biri kapıya doğru sert bir şekilde çarptı ve korkudan yere düştüm.Dylan hemen gelip beni kaldırdı.
''Açın kapıyı lütfen!Beni içeriye alın.''
Kapıya delirmişcesine tekme atan adam bağırıyordu.Dylanla birbirimize dönüp baktık.Ne yapacağımızı ikimizde bilmezcesine bir kapıya, bir birbirimize baktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sınır Ötesi
AcakBen; Sofia Evans Terkedilmişliğe,çağresizliğe sürgün edilmiş onlarca insanın olduğu bu yer de hayatta kalmak için verilen savaşın ortasında kaldım. Karantinaya alınmış bir bölge de hayata tutunmaya çalışmak ne kadar zor olabilir? Yaşanan acılar, a...