Başlangıç

72 3 2
                                    

Kışın ilk sabahlarında tekrar güne başlamıştık. Her yer iki üç günde kar olmuştu. Gözlerimi açtığımda karşımda köpeğim mike'ı görmüştüm. Her günki gibi aynı yerinde beni bekliyordu uyanmam için. Uyandığımı görünce havlayarak üstüme atladı. Bunu duyan kardeşim koşar adımlarla odaya girdi. Hareketli bir gün olacağı belli. Çünkü ne zaman kardeşim odaya koşar adımlarla gelse ondan sonraki saatler hep hareketli geçiyordu. Loi üstüme zıpladı ve onu gıdıklamaya başladim. 5-10 dakika boyunca böyle geçti. Aşağıdan mis gibi krep kokuları geliyordu. Kardeşime dedim ki "Loi aşağı kim ilk önce inerse en son gelenden bir tane krep alır," dedim. Ve koşmaya başladık. Aslında ben ondan hızlıyımdır. Çünkü babamızın hızlı koşma yeteneği nedenese onda oluşmamıştı. Tek bende vardı. Ama diğer bir sürü yeteneklerimiz birbirimizde de vardı. Her zaman ki gibi Loi kazanmıştı. Bunu bilerek yapıyordum. Onun üzülmesini istemiyordum. Kreplerimden bir tanesini ona verdim. Çok sevindi. Sonra annem bana kıyamayıp bir tanede bana tekrar yaptı. O gün kahvaltı ederken çok zaman kaybetmiştim. Servis beni almadan gitmişti. Bende yürümek zorunda kaldım. Karda yürümekte zorluk çekiyordum. Aslında bir nefesimle kaldırımın sonuna kadar uzanan karları eritebilirdim. Ama kimse benim yeteneklerimi bilmiyorlardı. Sınıftakiler ve rehber hocamız hariç. Okula vardığımda ilk dersi de kaçırmıştım. Ama ilk ders boş geçmiş. Bu yüzden yok yazılmamıştım. Çünkü boş derste başka hocanın gelip yoklama alma yetkisi yoktu. Sınıfa girdim. Her zamanki gibi duvar köşesi en arkadaki yerimi aldım. Pek akıllı olduğum sayılmaz ama yeteneklerim sayesinde dersleri dinlemesem bile hocanın aklını okuyup soruyu cevaplayıp, çözebiliyordum. 10 dakika teneffüs bittikten sonra ders başladı. Ders matematikti. Hiç sevmiyordum, hem dersi hemde hocayı. Hoca resmen bana kıl olmuştu. Verdiği 10 tane örnekten 6 tanesini bana yaptırıyordu. Bende ona kıl olduğum için hiç uğraşmadan zihnini okuyup cevabı yazıyordum. Hoca sınıfa geldiğinde çok durgundu. Birşeye üzülmüş gibi bir hali vardı. Ama hiç aklını okumakla kendimi yormadım. Yattım sıranın üstüne. Hayallet kurmaya başladım. 40 dakika boyunca hayal kurmuştum. Teneffüs olduğunda kantine inmiştim. İçim ısınsın diye bir kahve aldım. Merdivenlerden çıkarken bir çocukla çarpıştım. Kahvemi üstüme dökmüştü mal kafa. İki dakika bakışıp durduk. Sonra özür dileyip gitti. Hiçte hoş bir hareket değildi bu yaptığı. Müdürün yanına gidip bütün olayı anlattım. O gün bana izin vermişti. Eve giderken hep o çocuğu düşündüm. Yakışıklıydü ama dikkatsizdi. Ama onu düşünmeden edemedim. Eve geldiğimde annem çok şaşırmıştı. "Mally bu halinde ne böyle, neden bu kadar erken geldin?" gibisinden soru yağmuruna boğdu beni annem. Hepsini anlatana kadar akşam olmuştu. Akşam yemeğinde herkes bir aradaydı. Annem, babam, ben, kardeşim ve köpeğimiz. Herkes yemeğini yedikten sonra annemin sofrayı toplamasına yardım ettim. Sonra doğru odama gittim. Biraz internette takıldı.. Ondan sonra yatağıma yattım. Ve tekrar onu düşünmeye başladım. Her dakika her saniye aklımdaydı. Bir süre düşündükten sonra onu artık düşünmekten vazgeçtim. Yarın için yapacaklarımı düşünmeye başladım. Ve sonunda anladım ki aynı şeyleri yapacaktım. Ama kantine bir teneffüs daha sonra gidecektim. En sonunda uykuya dalmıştı.

Ertesi sabah biraz daha erken kalktım. Erken kalktığım için köpeğim odada değildi. Aşağıdan sesler geliyordu. Üstümü değiştirip hemen aşağı indim. Mutfakta annem vardı. Her zaman ki gibi erken kalkıp mutfağı toplamış ve kahvaltıyı hazırlamaya çalışıyordu. Hemen yanına gittim. Ve yanağına bir öpücük kondurdum. Annemi çok seviyordum. Babamı ve kardeşimi de seviyordum ama annemi daha çok seviyordum. Çünkü annem benim sırdaşımdı. Ne zaman birşey olduğunda yanıma gelip "Neyin var kızım. Anlat hadi," der. Ve çok güzel derki hep anlatasım gelirdi. Her seferinde de dinlerdi. Sonra kahvaltı hazırlamasında ona yardım etmeye başladım. Kahvaltı iki dakika da hazır oldu. Merdivenlerden ayak sesleri geliyordu. Gelen babamdı. "Oo yine anne, kız döktürmüşsünüz." dedi, gülerek. Annem ile bende güldük. Babam da gülerek sofraya oturdu. Kardeşim daha uyanmamıştı. Onu uyandırmak için odasına gittim. Odaya girdiğimde üstünü değiştiriyordu. Bende onun yatağını toplamaya başladım. Yatak bittikten sonra Loi'i de alarak aşağı indik. Annem ve babam kahvaltı etmeye başlamışlardı. Bizde yerlerimize geçip yemeğe başladık. Kahvaltıyı yaptıktan sonra direk odama çıktım. Çantamı hazırlamaya başladım. Bugün biraz erken çıkmak istiyordum ve servisle gitmek istemiyordum. Çantamı hazırladıktan sonra üstümü giymeye başladım. Hep yaptığım gibi yine aynanın karşısına geçip kendime bakıyordum. Gözlerim kırmızı veya turuncumsu bir renkti. Vücudum çok güzeldi bence. Dudaklarım kıpkırmızıydı. Bir yere giderken ruj sürmeme gerek kalmıyordu. Saçlarım sapsarıydı. Ve çok uzundu. Belime kadar uzanıyordu. Kıyafetlerimi giydikten sonra, aşağı inip ayakkabılarımı giydim. Hava soğuktu ama bana fazla işlemiyordu. Okul ile ev arası biraz mesafe vardı. Ama yürümeyi seviyordum. Yürürken aklıma dünkü çarpıştığım çocuk geldi aklıma. Gözleri çok güzeldi. Amaan banane ukala bir tipe benziyordu. İnşallah onu bir daha okulda görmem. Okula az kalmıştı. Ama ayaklarım geri geri gidiyordu. Hiç gitmek istemiyordum okula. Çünkü sevmediğim dersler vardı. Ama hiç aldırmıyordum. Okula en sonunda varmıştım. Biraz yorulmuştum. Biraz daha hızlı yürüyerek sınıfa vardı. Sınıfa girdiğimde pek fazla kişi yoktu. Bu yüzden çantamı sırama koyup kantine indim. Neredeyse bütün okuldaki kişiler kantindeydi. Etrafa bakınırken o çocuğu gördüm. Sinirlenip onun çaprazındaki masaya oturdum. Ve günün geçmesini bekledim...

NOT; Arkadaşlar biliyorum biraz uzundu ve sıkıcıydı ama bu bölüm alıştırma gibi birşey. Sonraki bölümler daha güzel ve komik olacak. Takipte kalın. (Votelerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum)

SONSUZ AŞK (BAŞLANGIÇ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin