11#

47 9 1
                                    

DESTEKLERİNİZİİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...

Açık olan pencereden esen sert rüzgarla üşüyerek gözlerimi açtım. Yarım açık olan gözümle,yatakta oturur pozisyona geçtim.

Odanın içi,açık olan pencere yüzünden buz gibi olmuştu.

İnce uzun bacaklarımı yataktan jöle gibi salkıttım. Açık olan pencereyi kapatmak için ayağa kalktım.

Pencerenin önüne geldiğimde aniden yüzüme çarpan sert rüzgarla ürperdim. Ani bir hareketle pencereyi kapattım.

Dışarıdaki görüntüyü izlemeye başladım.

Dışarıda sert bir rüzgar hakimdi. Bunu ağaçların ,yoldan geçenleri selamlamasından anladım. Ağaçlar aşağı inip inip tekrar yükseliyordu.

Koyu mavi bir görüntü vardı. Sanki sabah olmamış gibi.

Bulutlar pofuduk pofuduk üst üste çıkmışlar. Hayallerimin diyarını oluşturmuşlardı. Hayallerimdeki büyülü perilerin diyarı. Hiç kötülük olmayan iyilerin ülkesi. İşte ora benim diyarım.

Aslında en çok bu tür havaları seviyorum. Kapalı havaları. Belkide beni yansıttığı içindir.Bilmiyorum.

Bu düşünceler içinde aniden aklıma Deniz'in anlattığı dün geceki masal geldi. Ne acayip bir masaldı. Halbuki masallar hep mutlu sonla biter.

Deniz'i hiç anlamıyorum. Dün geceki hareketi.Bana bebekmişim gibi davranması.İlk günkü ,kaba Deniz 'den çok uzaktı. İri sert kahverengi gözleri bana hep soğuk ve acımasız katili hatırlatırken. Arada gözlerinde yakaladığım acayip bir duygu var. Dün geceki gibi. Hayalmeyal hatırlıyorum ama hatırladıklarım arasındaki en keskin ifade,gözlerindeki o duygu.

Sert ve İri kolları istediği zaman narin olabiliyormuş. Dün gece beni saran kolları gibi.

Ne yapıyor bu adam. Aklımı karıştırıyor. Beni korkutuyor. Sonrada hiçbirşey olmamış gibi hayatına devam ediyor. Ne yapıyor bu. .

Neyse...
Yarım saatir baktığım manzaradan gözümü çekerek. Banyoya yöneldim. Elimi yüzümü yıkadım. Saçımı dağınık bir şekilde topladım.

Dolaptan bol ve kalın pjama aldım ve ayağıma geçirdim. Üstüme bol tişört giydim. Ve bulduğum bol hırkayıda onun üzerinden geçirdim. Ayaklarımada pofuduk ayakkabılarımı giydim.

Ben neden bu kadar çok üşüyorum. Sanırım petekler çalışmıyor. Aşağı indiğimde bu sorunu Deniz ' e söyleyim.

Deniz'e bana artık mantıklı bir açıklama yapmasınıda söylemenin zamanı geldi,sanırım. Yeter artık. Benimde herşeyi öğrenmeye hakkım var.
Ama bu Deniz ...onun karşısında hak, adalet nedir ki? O kendi hakkını ve adaletini kurar.

Ve aşağı kata indim. Mutfağa girip ,kendime bir sandevinç ve birde portakal suyu alıp tekrar odama çıktım. Yatağımda sandevinçimi ve portakal suyumu içip karnımı bir güzel doyurdum.

Bu aralar aklım o kadar karışık ki ben ben degilim sanki Ne yaptığımı yada Ne yapacağımı bilmiyorum. Tek bildiğim Bu evde Bu adamla hapis yaşamayacağım. Bana Bu olayların neden olduğunu anlatma gereği duymayan bir adamın evinde onun kurallarıyla neden yaşıyorum ben. Ailemden habersiz Ne işlerr kalkışıyorum ben Ya! Kendime gel artık Güneş! Gözünü aç.

Hazırlanıp işe gideceğim artık. Aldığığm rapor,daha doğrusu Deniz 'in aldığı raporun süresi dolmuştur. Gidip herşeyi unutcam. O adamdan da ( Deniz ) uzak duracam.

Yataktan doğrulup dolabımdaki eşyaları bavuluma doldurdum. Ortalığıda toparlayıp,üniformalarımı giydim.

Deniz' le vedalaşma vakti geldi. Hoş nasıl bir adam olduğunu bilmiyorum. Abuk subuk biri işte Ya.

Aşağı kata indimğimde Deniz kahve içiyordu. Beni görünce hiçbir tepki vermedi. "Elindeki Ne? " diye bile sormadı. Bu kadar degersiz biri olduğumu bilmiyordum. Bende ani bir tepki göstermedim hiçbirşey olmamış gibi. Elindeki portakal suyunun bardağını tezgaha bıraktım.

Kahvesi elinde mutfakta bekleyen Deniz' e döndüm.

-"Ben gidiyorum."

-"Nereye?"

-"Evime,işime, hayatıma!İzninizle! "

-"Peki "

"Peki",Peki mi? Bu neya hoşçakal güle güle yok mu? Saçmalama Güneş Ne bekliyosun ki?

-"Herşey için teşekkür ederim. Çok saol."

-"Yerinde olsam gitmezdim."

-"Neden? "

-"Çünkü: seni buldukları anda kıkııııkk!"
Diyerek eliyle boynunda uzun bir çizgi çizdi.

-" Hayatımı saklanarak geçiremem. Yeter artık. Ben Bu degilim. Sen kimsin ben seni niye dinliyorum ki Bu zamana kadar Bana mantıklı birşey anlattın mı? Adam yerine bile koymadın!"

Bana kısa bir bakış attıktan sonra güldü. Salak Ya gülecek Ne varsa bunda. Mal kafam Ya şu haline bak.
Sonra bana hiç bakmadan balkona çıkıp,bir sigara yaktı. Aklınca benim korkup, gitmiyeceğimi sanıyor.

Bavulumu alıp, arkama bakmadan evden çıktım.

Kenarlarda uzun uzun ağaçların olduğu bir yola girdim. Ağaçların yaprakları bana birşey anlatmak isteyorlar gibi hışırdıyorlardı. Ve ağaçlar benim hayallerimi döktüğüm gibi yapraklarını üstüme döküyorlardı.

Birden aklıma Deniz geldi. Beni hiç umursamıyordu bile,bende salak gibi onun sığıntısı gibi o evde yaşadım. Ben bir aptalım aptal. Şimdi evime gitcem ve bu saçmalıyı unutucam Deniz gibi birini tanımıyorum. Kim ki o? Saçmalık.

Düşüncelerimden sıyrıldım. Ve ilerlediğim ağaçlık yolun tadını çıkarmaya başladım. Kaç haftadır dışarı çıkmıyorum bilmiyorum. Ve bu kısa yolun tadını çıkardım çevremi izledim.

O sırada ensemde acı verici bir sıcaklık hissettim. Ve elimi enseme attım ve orada birşey fark ettim. 18 yaşındayım ve bu zmana kadar ensemde boyle birsey fark etmedim. Çünkü yoktu. Ne bu şimdi.
Aniden önümden birşey hızla geçtiğini hissettim. Siyah insana benzeyen birşeydi bu. Ama bir insan bu kadar hızlı gidemezki?

Bir anda içim titredi. Ve korkmaya başladım. Hızlı adımlarla eve gittim. Kapıyı anahtarla açıp içeri girdim.
Ev toz içinde kalmış. Anlaşılan çok işim var.
Hemen elimdekileri odaya bırakıp işe koyuldum. Yemek, bulaşık, sil,süpür ...

İşim bittiğnde akşam üzeri olmuştu bile. Gözüme bir an duvarda asılı olan takvim takıldı. İşe kaç gün gitmediğimi hesaplamak için masaya oturdum. Bir yandan hesaplama yaparken diyer yandan, hazırlamış olduğum makarnayı yemeğe başladım. 1-2-3-4-5......

İki hafta işe gitmemişim. Bu uzun bir zaman dilimi. Aniden fark ettim ki iki gün sonra benim doğum günüm. Bunu nasıl unuturum ya. Tabi son zamanlarda artan hayat tempomdan dolayı olmalı.

Televizyonun karşısında uzun bir süre vakit geçirdikten sonra masada ki boşları,mutfağa götürmek için ayağa kaltığım sırada. Kapının kenarında insan şeklini yansıtan bir gölge gördüm. Ağzımdan istemsiz bir çığlık çıktı. Ve tabaklar yere düştü. O sırada gölge hızla ortadan kayboldu.

Koşarak lambayı yaktım. Telefonu elime alıp Deniz'i arayacaktım ki. Mantıklı düşünmediğime karar verip,evin her tarafını dolaşıp,yolunda olmayan birşey var mı diye kontrol ettim. Ama herşey yolundaydı. Gözle görülür hiçbirşey yoktu ortada.

En sonunda delirdim,sanırım. Bir yanılgı olduğunu düşündüm yada kendimi buna ikna etmeye çalıştım.

Ve uzun bir aradan sonra kendi yatağıma yatıp, uzun bir uyku çektim.




Geç kaldığım için çok çok özür dilerim. Belirli sebeplerim var. Ygs sınavına gireceğim için bu yoğun tempoda yazamadı m. Sizden çok çok özür dilerim...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 17, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YASAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin