MM:Okulun merdivenleri
İçimdeki öküz birden kendini İsviçrede'ki horoz savaşında sanarak beni tepikliyordu. Aniden irkildim. Bana bakan gözlerinde dokuz kusurlu hareketten birini yapmış futbolcunun hayal kırıklığı vardı ve bunu görmemek imkansızdı.
Hala ona baktığımı anlamış olacak ki hafifçe öksürdü gözlerini devirirken. Kendime geldiğimde palamut ağacındaki rakunların kazolak fırlatırken ki zevk almalarına karşı kendimi diğer kızlar gibi hissettim ve önüme dönüp hızla kapıya yöneldim. Arkama bakmadım ama O'nun arkamda olmadığını hissedebiliyordum ve bu burger kingde hamburgeri yerken ağazından dökülan köfte parçası kadar berbat bir histi.
Bahçeye indiğimde bütün sınıf -O hariç- sıraya girmiş, ısınma hareketlerini yapmaya başlamışlardı bile. Hocadan özür dileme faslından sonra Hanne'nin yanına tıpkı duvara çivi çakarken arada kalan mavi duvar boyası gibi sıkıştım. Böyle daha iyi hissediyordum. Hanne'ye olanları anlatırken tabiki de abartıyordum.
Gözlerim O'nu arıyordu.Neden hala gelmemişti ki?
"Çok sıkıldım artık diğerleri gibi voleybol oynasak ne olurdu sanki?" diye homurdandı İrem. Onun bu tavırları beni öldürüyordu.
Lafı ağzımdan alan Sümeyra hazır cevaplılığıyla "Biz sana engel mi oluyoruz git oyna dengesiz." dedi alaycı bir tavırla. Rana bir eşeği aratmayacak bir şekilde kişnerken biz de onların bu haline gülüyorduk.
Beklenen zil çalmıştı. Kızlarla birlikte kantine doğru giderken adeta kendimden geçmiştim. Neden Onu her gördüğümde kalbim deli dana gibi tepiniyor? Neden donup kalıyorum? Neden Ona her baktığımda büyülenmiş gibi hissediyordum? Ve Onun karşısındayken konuşamıyordum? Tabiki de hepsini cevabı vardı ama bu cevabı Ondan duymak istiyordum ama Neden?
"Bi krispi lütfen baharatlı olsun!" Esma ve Reyna'ya -Rana'ya kendi aramızda taktığımız isim- bakarak pis pis sırıttım. Tabiki de bu sefer de çubuk kraker yarışmasını ben kazanacaktım, yerimi kimseye vermeye niyetim yoktu. Benle Reyna , Sümeyra ile İrem, Hanne ile de Esma yarışacaktı. Yarış başlamıştı. Hepimiz birer zebra gibi çubuk krakerleri hunharca yiyorduk. Son iki krakerim kalmıştı onları bi çita gibi alıp ağzıma götürdüm derken merdivenlerde Onu gördüm Ömer ve Yusufla şakalaşıyordu. Onu hayranlıkla izledim. İster istemez dudaklarım kıvrılmıştı. Aniden aklıma şu anki tipimi ve az önce yaptığım hareketler geldi. Ah kafasız yelek gibi soldum. Umarım yeni gelmiştir aksi takdirde ne kadarda zebellah bir kişiliğim olduğunu ve bir anda camış kadar kaba olduğumu görmüştür. Of düşünmesi bile işkence gibi.
"Ben kazandıım!" diye cırladı Esma. O küçük boyuyla nasıl bu kadar cazgır ve orangutan kişilikli olabiliyor anlamıyordum. Tek anlamadığım bu da değildi, nasıl bu kadar obur olabiliyordu. Yanlızca 38 kiloydu ve bu beni çileden çıkarmaya yeterdi de artardı. Ben ondan uzundum bir kere!
Birinciliğim elimden gittiğinde masadan aşağı atılan bir silgi çöpü gibi savruldum. Somurtuyordum çünkü hepsi şu salak yarışma yüzünden olmuştu. O beni camış halde görmüştü ve pembe aşk hayallerim sürahiden bardağa dökülen suda kaybolmuştu.
Unutmadan lanet olasıca Esma kazanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKMEK ARASI
Randomİki kız kardeş. İkiside Amerika da olan babalarının yanına gidebilmek için mücadele ediyor. Bir yandan babasının yanına gidebilmek için çalışan Efnan ve Ona destek olan arkadaşları, diğer yandan ise kalbini fena halde kaptırmış iki ekeğin arasında...