Merhaba arkadaşlarr:)) Tekrar birlikteyiz. Olaylar yüzünden bölüm paylaşmayı erteledik. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum:D Bu bölümde biraz kısa oldu ama diğer bölümler baya uzun olacak.
Sila'nin ağzından:
Sabah kapının çalmasıyla uyandım. Kızlar hala uyuyolardı. Kapıyı açtığımda karşımda Deniz ve Ege vardı. "Günaydın" dediler üzgün bir sesle. Evet erken gelmişlerdi çünkü bugün cenaze vardı. "Günaydın. İçeri girin ben kizları uyandırıyım giyinip gelliriz." dedim ve odaya doğru yöneldim. Rüzgar neredeydi acaba. Geriye dönüp Ege ve Deniz'e baktım. "Rüzgar nerede?" dedim meraklı bir şekilde. "Cenaze işlemlerini yapmaya gitti gelir birazdan" dedi Deniz. Tamam deyip odaya gittim . Kızları uyandırdıktan sonra banyoya girip biraz olsun üzerimdeki gerginliği atmak için yüzümü soğuk suyla yıkadım. Daha sonra odaya geçip siyah dar bir pantolon, üzerime siyah salaş bi kazak ve siyah converse'lerimi giyip odadan çıktım. Kızlar salona geçmiş, beni bekliyorlardı. Rüzgar gelmişti. Ona sarılıp"Günaydın" dedim. bizimkilere baktım. Bir kişi eksikti. Deniz neredeydi? Bu sırada mutfaktan sesler geliyordu. Deniz kahvaltı hazırlıyordu. Şaşırmıştım ama şu anda onu düşünemeyecek kadar üzgündüm. Mutfağa geçip Deniz'in hazırladığı kahvaltıyı yaptıktan sonra evden çıktık. Taksiye bindik ve mezarlığa doğru gitmeye başladık. Öykü takside kendini tutamayıp tekrar ağlamaya başladı. Çok üzülüyordu. Bende dayanamayıp sesssizce ağlamaya başladım. Fakat artık yapacak birşey kalmamıştı.Neşe bizi bırakıp gitmişti.
*********
Mezarlığa geldiğimizde Öykü ve ben ayakta durmakta zorlanıyorduk. Nefi de çok üzgün ama çok güzlü bir kız olduğundan dışarıya yansıtmıyordu. Neşe'nin tabutunun gömüleceği yere geldiğimizde hıçkırıklarla ağlamaya başladık. İlk defa Ege Deniz ve Rüzgarın da ağladığını görüyordum. Kardeşimizi kaybetmiştik. Hepsi o p*ç Can yüzündendi. Neşe'nin ailesi de buradaydı. Çok kötüydüler. Nefi ve ben Neşe'nin annesinin koluna girip arabaya doğru götürdük. Öykü ayakta duramıyordu, Deniz onunla ilgileniyordu. Nefiyle ben Sema Teyze'yi sakinleştirdikten sonra Öykü'nün yanında gittik . Çok güçsüz duruyordu. Onu her ne kadar sakinleştirmek istesem de benimde ayakta duracak halim kalmamıştı. İçimden ağlamak geliyordu. Ama ağlarsam biliyordum ki Öykü'yü daha çok üzecektim. Onu daha fazla üzmemek için yanına gittim ve sıkıca sarıldım daha fazla dayanamayarak ağlamaya başladım. Rüzgar beni görmüş olacak ki yanımıza gelip " Ben biraz Sıla'yı sakinleştireyim sende Öykü'ye dikkat et " dedi ve elini belime attı ve yürümeye başladık. Daha sonra bir banka oturduk. "Sıla artık üzülmene gerek yok. O artık bir melek ve hep bizim yanımızda olacak..."
