Yeni ev ve yeni hayat'dan söz ederken, gerçekten de bunların kastetmemiştim. Önce babamın evi terk etmesi, sonra mahkeme ve boşanma davası derken, bir kaç ay önce de annemin evi terk etmesiyle tam anlamıyla dibe vurmuştum. Oysaki Tek İstediğim İyi bir gelecek için annemin doğup büyüdü yer olan Almanya'daki Munıch Ünıversitesine gitmekti. Hayalim orada çalışıp , evlenip , bir kaç köpekle birlikte aynı evde yaşamaktı.
Almanya'ya gitme hayalimi gerçekleştirmiştim. Fakat tamda öyle denilemezdi. Çünkü Almanya'ya geliş amacım hayal ettiğimden tamamen farklıydı. Buraya ne üniversite, ne köpekler, nede evlenmek için değil , birkaç ay önce buraya taşınmış olan annemi bulmak için gelmiştim.
Kısa bir süre sonra, umudumu yitirmeye başlamıştım. Ve bir gün geldi ki umudumu tamamen yitirmiş bir şekilde karanlık sokakta yanan tek bir lambanın altına geçip oturduğum anda yüzümden inen yaşları biraz olsun engellemek için gökyüzüne bakarak gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Her şeyin değişmesi için yalvardım ve yavaşça gözlerimi serbest bırakırken küçük yıldızları nasıl parladıklarını gördüm. Henüz gözlerimi açmamıştım. Bu muhteşem bir görüntüydü benim için. Küçüklüğümden beri göz kapaklarımın ardında bulunan gizli cevherlerimin gözlerimi yumduğum anda her yerden fışkırıyor olmalarını izlemeye bayılıyordum. Bir süre sonra biraz daha gözlerimi araladığımda gerçek dünyaya dönmeye başlamıştım ve o tam karşımda duruyordu..
Kızarık gözlerimle ona doğru baktım. Daha da yaklaştıkça yüzüne mi yoksa vücudunun her santimini saran dövmelerine mi odaklanmalıydım bilmiyorum..
Gözlerim onunda kızarık olan gözleriyle buluştu. Sakin bir şekilde oda benim gibi yanımdaki yere oturdu ve dizlerini karnına doğru çekerek ellerini dizlerinin önünde buluşturdu. Hiç konuşmadan amansızca yolu izlemeye başladığında beynimdeki onun hakkında olan şüphe kırıntıları büyümeye başlamıştı. Ne yaptığın dahası nereden çıktığını sormalı mıydım?Ayrıca neden birden bire buraya oturmuştu ki ? Peki neden ağlıyordu ?
Bir Erkeğin ağladığına çok şahit olmamıştım, fazla şaşırmış olmalıyım ki gözlerimi hala onun üzerinden çekememiştim. Oturduğum yerden bile yanağından süzülen yaşları görebiliyordum.. İkimizde ağlıyorduk, evet. Fakat onu ağlatan şey neydi? Merakıma yenik düşerek saatlerdir ağlamaktan dolayı boğuklaşmış sesimle ona "neden ağlıyorsun?" diye sordum. Hala göz yaşları yanaklarından akarken, yolu seyrediyordu. Sanki beni duymamış gibiydi. Bir süre daha öylece cevap vermesini bekledim. Aradan geçen iki dakikanın sonunda ağzını bile açmadığını fark ettiğimde, yerimde dönüp bende onun gibi boş boş yolu seyretmeye başladım.
Buradan kalkıp gitmeliydim , tam da şuan bunu yapmalıydım.Kendime engel olamayarak yanaklarımı sildim ve ayağa kalktım. Uzun süredir oturuyor olmamdan dolayı kırışmış olan üstümü düzeltim ve çantamı almak için eğildiğimde, birden ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerini bana çevirdi.
Aramızda neredeyse milim mesafe yoktu. Kanımın vücudumun içinde hızlı bir seyehate çıktığını hissedebiliyordum.
"Hayat'ını bazen yönetemezsin, istemeden istemediğin şeyler yaparsın. ve Yapmam dediğin bir çok şeyin başrol'unde oynarsın".Doğrularak ona baktım. Neyden bahsetti hakkında ufak bir fikrim yoktu ama Annesini kaybetmiş ufak bir erkek çocuğu gibi acınası gözlerle bana bakıyordu. Gözleriyle kaldırıma oturmam için işaret etti.Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Oturmalı mıydım ? Yoksa gitmeli miydim ? Adını bile bilmediğim biriyle konuşmak.. Düşüncelerimi bir kenara atarak tekrar az önce oturduğum yere yerleştim.Ve tekrar bana dönerek " Peki ya sen , sen neden ağlıyordun ?" diye sordu.
"Bazen ailenin kim olduğunu seçemezsin" diye mırıldandım ve gamzelerimi ortaya çıkarmak için yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.
"Kesinlikle öyle, fakat.. Bana herşeyi anlatman gerektiğini düşünüyorum." dedi"Ne?" neredeyse ağzım açık kalacak derecede şaşırmıştım dalga falan geçiyor olmalıydı! Ona neden güveniyim ki? Tamamen saçmaydı.
Tekrar göz göze geldik ve tekrar konuştu. "Nasılsa bir kaç saat sonra buradan ayrılacağız ve bir daha birbirimizi bile görmeyeceğiz, eğer bu gece burada karşılaşmışsak , belki de hayat bu kadar kötülüğe karşı bir iyilik yapmak istemiştir, ha?" Dedi Oda benim gibi yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirmişti. Dedikleri mantıklıydı buraya geldiğimden beri karşı komşumuz olan Bay ve Bayan Rousso'dan başka tanıdığım kimse yoktu. Belki genç birileriyle konuşmak iyi gelirdi diye düşündüm, ve ona doğru baktım, yüzündeki gülümsemeye karşılık içimden ona doğru gülümsemek gelmişti.
" Adım Destiny Black ,18 yaşındayım..."Ve bir süre sonra benim hakkımdaki her şeyi biliyordu. Ona anlatmıştım. Annemi , babamı ve buraya geliş nedenimi... Hiç tanımadığım ve adını bile bilmediğim birine hayatımı anlatmıştım ve beni dikkatini hiç ayırmadan dinlemişti. Doğrusunu isterseniz bana acıdığını düşünüyordum, çünkü beni dinlerken öyle mimikleri vardı ki.. Yüz hatlarını gerçekten dikkatlice izlemiştim.
Saat gece yarısını çoktan geçmişti fakat yıldızlar hala oradaydı. Ve ona dönerek artık gitmem gerektiğini söylemem lazımdı, fakat bir yanım hala gitmek istemiyordu. Bu günden sonra görüşmeyecek olmamız beni mutlu ediyor gibiydi çünkü, Cheshire'ye geri döndüğüm zaman Üniversite için hazırlanacağım ve eski arkadaşlarımın hiç biriyle görüşmeyecektim. Artık yeni biri olmak istiyordum. Kimseyi hayatıma almak istemiyordum. Fakat onun beni unutmasını da istemiyordum.
Bu yüzden ona döndüm ve
" Hey gitmeden önce son bir şey var. " diye söylendim.Elimde olmadan sırıttım ve bana döndü. Sırıttığımı fark etti ve oda iki yanağındaki gamzeleri ortaya çıkararak gülümsedi.
"Nedir o?" diye sordu.
"Gök yüzüne bak, ve gözlerini kapat!"
"Ne yani? Şimdi birlikte küçük hayaller falan mı kuracağız Des ? "dedi ve ben buna aldırış etmeden daha çok gülerek kafamı gökyüzüne doğru kaldırdım.
"Hayır, sadece dediğimi yap." bu sefer sesim daha ciddi ve sert bir şekilde çıkmıştı.
"Pekala." dedi ve ikimizde başımızı gökyüzüne kaldırmıştık. Bir kaç saat önce gördüğüm yıldızlar artık yoktu, gök yüzünde sadece bir hava boşluğu vardı ve gecenin siyahı orada öylece duruyordu..
"Şimdi gözlerini sımsıkı kapat ve olabildiğince sıkı kapat, lütfen." o bunları yaparken bende onu seyrediyordum ve ona bakarken sırıtmadan duramıyordum.
"Evet yaptım peki ya şimdi ne olacak?" alaycı bir tavırla söyledi. Fakat ben aldırış etmeden konuşmaya devam ettim;
"Şimdi çok yavaşca gözlerini serbest bırak ve başını sakın gökyüzünden indirme, gözlerini de açm-."
"Ne yapıyoruz Destiny ?" diyerek sözümü kesti.
"Sadece gökyüzüne küçük yıldızlar ekleyeceğiz. Sen dediğimi yap. Şimdi gözlerini serbest bırak ama sakın açma. " dedim ve ardından kıkırdağını duydum."şiiii.iith ,küçük çocuk olarak uslu dur" diye onu alaycı bir şekilde uyardım ve ardından bende kıkırdadım
"Hey sanırım bir şeyler görüyorum.. Birkaç renk.." Yeni oyuncak almış çocuklar gibi heyecanla söylediğinde bu tepkisine kıkırdamıştım. fakat gitmek zorundaydım, herşeyin bir sonu vardı ve bu yüzden sessizce ayağa kalktım..
"Hey Dess bu mu- muhteşem ne olduğunu hakkında bir bilgi-" Sözünü keserek kulağına doğru eğildim.
"PHOSPHENES.." diye fısıldadım..Hala gözleri kapalıydı ve ne kadar sevimli göründü hakkında ufak bir düşünce beynimden geçiyor olsa da artık gitmeliydim. Ben sessizce oradan uzaklaşırken, ardıma bakıp onu kontrol ettiğimde gülümsüyor olduğunu fark ettim ve bende gülümseyerek yürümeye devam ettim....
*Merahabaaaa :3 , Bu benim burada paylaştığım ilk hikayem ve bu konu hakkında gerçekten çok kararsızdım,bilirsiniz insanların yorumlar her zaman beni durdururdu ve oldukça utangacımdır. Ama beni sonuna kadar cesaretlendiren ve daima yanımda olan [ XHsBea ] 'ye sonsuz teşekkür ediyorum. O beniim hayatımı değiştiren kız. Bu hikaye yazmam sebeb odur. Ve hikayenin kapağında , tanıtımda herşeyinde bana yardım etti bu ikimizin hikayesi :')Umarım beğenirsiniiz, Vote vermeyi unutmayın!Yorumlarınızı bekliyorum :3
Ve BU ARADA KARAKTERLER KONUSUNDA DUVARIMA YA DA ÖZEL OLARAK MESAJ ATARSANIZ ÇOK MUTLU OLURUM, ÇÜNKÜ HENÜZ KARAKTERLERİN KİM OLDUĞU KONUSUNDA EMİN DEĞİLİİİM.x
Şimdiden tüm Minnaklara Teşekkürler :*-D.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phosphenes
Fanfiction"..Destiny hiç bilmediği bir ülkeye evi terk eden annesini aramak için yola çıkmış fakat her şey onun için o kadar da kolay olmamıştı. İlk başta herşey tesadüf olarak başlasa da Destiny farkında olmadan kocaman bir oyunun içindeydi. Peki Harlean...