1.Bölüm

311 52 42
                                    


Karanlık ve Bulutlu Gökyüzü artık yerini Turuncu Bulutlu bir Gökyüzüne bırakmıştı. Sonbahar havası iyice etkisini göstermeye başlamış ve Güneş tepede yavaşça belirirken hava oldukça serindi. Rüzgar hafifçe yüzüme vuruyor ve saçlarımı birbirine karıştırıyordu. Rüzgar az da olsa ellerimi birbirine sürtmeme ve cebime sokmama neden oldu. Ellerimi cebime sokarak yürümeye devam ettim.


Sonunda Evimin olduğu sokağa girmeyi başarmıştım. Biraz daha yürüyerek evimin bahçe kapısına ulaştım.Kapıyı itekleyerek açtım. Ve cebimde olan elimi çıkararak çantamın içine attım ve evin anahtarlarını aramaya koyuldum. Uzun bir arayıştan sonra bulmuştum ve sanki zafere ulaşmış ki "EVET!" diyerek mırıldandım. Anahtarı deliğe sokmam biraz zor olsada sonunda başardım ve anahtarı delikte çevirerek kapıyı açtım.. Oldukça yorgundum kapıyı ayağımla arkamdan itekleyerek kapattım. Montumu çıkararak askılığa astım ve kısa bir yürüşen sonra oturma odasına girdim kendimi koltuğa atmadan önce kendime sıcak bir içecek yapmaya karar verdim ve yönümü mutfağa çevirdim. 


Mutfağa girdiğim anda yüzüme kötü bir koku çarpmıştı.. Kendime sıcak bir şeyler yapmadan önce kokunun kaynağını bulmalıydım.. Kokuyu takip ettiğimde masanın üstünde duran poşetlerin içinde geldiğini sandım fakat kokladığımda o değildi masanın az yanında duran çöpü fark ettim. Sanırım fazla yoğunluktan onu atmayı unutmuştum.. Onu alarak mutfaktaki sürgülü kapıyı çekerek bahçeye çıktım ve onu dışarıdaki çöpe götürüp attım. Mutfağa geri döndüğümde hala koku vardı. Kendi kendime bahçe kapısını az bir şey  aralıklı bırakma kararı aldım ve kendime sıcak çikolata hazırlayarak oturma odasına geri döndüm..


Üst kata çıkıp üstüme rahat bir şeyler giyip oturma odasına geri döndüm. Televizyonu açarak sıcak çikolatamı içmeye devam ettim. Saat neredeyse sabahın 9'duydu ve biraz olsun uyumak istediğim.
Koltukta sırt üstü döndüm ve kolumu başımın arkasına alarak uzandım. Ve Tavanı izlemeye başladım, aklıma ilk gelen şey dün gece onu orada öylece bırakıp eve dönmemdi. Henüz adını bile bilmiyorum ve bana neden ağladığını bile anlatma fırsatı olmadan onu yıldızlarla bırakarak buraya gelmiştim. Ve kendimi aşırı derece suçlu hissediyordum. Hiç tanımadığım biri hakkında bunları düşünmem garipti...Ve bunları düşünürken uykuya dalmıştım.. 



İçeriden bir şeyin düşüp paramparça olma sesiyle uykum bölünmüştü. Kaç saatti uyuyorum bilmiyordum ama  evdeki tek ışık televizyonun ışığıydı. İrkilerek olduğum yerden sıçradım. Ve sesin geldiği yere doğru baktım.Oturma odasına sıçrayan kırık tabak parçalarını izlediğimde bu sesin mutfaktan geldiğini anladım. Ve aniden "Siktir!" diye mırıldandım çünkü bahçe kapısını kokuşmuş çöp yüzünden açık bırakmış olduğum aklıma geldi. Şimdi ne yapacağım konusunda düşünmem gerekiyordu. 


Fazlasıyla korkmuştum ,resmen kan beynime çıkmıştı. İçeri gidip neler olup bittiğine bakmalıydım fakat beynim evden kaçmamı söylüyordu. Yeniden beynimdeki düşünceleri bir kenara atarak önümde duran masanın üstündeki vazoyu sıkıca elimle kavradım ve sessiz bir şekilde ayağa kalktı.


Adımlarım oldukça sessizdi ve yavaşdı. Mutfağın kapısına geldiğimde kalbim yerinden çıkıcak gibiydi ve derin bir nefes alarak aralıklı olan mutfak kapısından içeri baktım. Fakat bir şeyin yerde hareket ettiğini gördüm.. Elimdeki vazoyu daha sıkı kavradım ve biraz yukarı kaldırdım. Mutfak kapısını iteklediğim de gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum..



Birden yüzüm daha çok yumuşadı ve elimdeki vazoyu tezgaha bıraktım .Çünkü mutfağımın tam ortasında Golden cinsi bir köpek duruyordu. Ağzında tenis topu vardı ve tenis topunu önüme bırakarak dilini dışarı çıkararak sevimli bir şekilde bana bakıyordu. "Aman tanrım , ufaklık beni çok korkuttun " diyerek önünde eğildim ve başını  okşadım , sevimli köpeği birazda sevdim.Fakat buralarda oturan kimsenin köpeği yoktu bu köpekte kimindi ? diye kendime tekrar sorular sorarken bu sefer bahçe kapısından bir ses daha geldi. Birden gözlerimi köpekten ayırıp bahçe kapısına odaklandım. Fakat o sırada köpek birden oturma odasına doğru koşturdu arkasından sadece "şiiiş, hayıır, hayır" diyebildim ve ses git gide daha çok yaklaşıyordu...



Tezgaha koyduğum vazoyu tekrar aldım ve masanın arkasına doğru eğilerek saklandım.. Siyah uzun boylu bir gölgenin kapının önündeydi perdelerim kapalı olduğu için tam net göremiyordum. Fakat bir eliyle az aralıkta olan kapıyı tamamen açtı.Neredeyse bu sefer kalp krizi geçirecektim.. Arkası dönüktü ve çok sessiz bir şekilde yürüme başladığı anda elimdeki vazoyu biraz daha sıkı kavrayarak ayağa kalkım ve tam kafasına vuracağım anda bana döndü.. 


*Merhaba Minnaklar, 

1.Bölüm bu kadar kısa olduğu için üzgünüm , fakat biraz heyecan katmak istedim asdfgh, O yüzden burada kestim, Umarım beğenirsin Vote ve Yorumlarıınızı eksik etmeyiiiiin ^-^

Bu arada yeni bölümü aklımdaki Okuma ve Vote alması sayısına göre paylaşıcam , Ama uzun sürmez. Lütfen hikayeyi beğendiyseniz arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın, ve Hala Kütüphanenizde değilse eklemeyi unutmayın! Yazım yanlışlarım varsa hemen söyleyin düzeltirim çünkü tekrar diyorum Türkçe çok zor!  

^-^
Kucak dolusu sevgilerimle! x D.




PhosphenesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin