Saat akşam 8 olmak üzereydi ve hala Gizem yoktu.Telefonlarını sürekli arıyordum ancak geri dönen yoktu. Ben de bu arada yemek hazırlamıştım. Gizem'in en sevdiği yemeği yaptım çünkü aylar sonra belki bu yemeği bulamayacaktı.
Dayanamadım, yattığım yataktan hızla uzaklaştım. Kabanımı giyindim. Üzerimde eşofmanlarım vardi ama kimin umrundaydı ki? Asansör bekleyecek zamanım yoktu. Adım adım mervidenlerden iniyordum. Telefonumu almayı unutmuştum.Ceplerime baktım bulamayınca telaşlandım. Neyse ki ben bu işlemi yaparken karşımda Gizem ile o dikkat çekici mavi gözlerini bana diken Emir'i gördüm. Uzun bir süre sinirle baktım. Gizem'in kolunu hızla çekiştirmeye başladım. Gizem rahatsız olmuşa benziyordu:
- Anne sakin olur musun? Kolum acıyor. Kolundaki acı suratınada yansımıştı. Emir hemen yan tarafımızda duruyordu ilk önce ona baktım ve Gizem'e kulağına fısıldarcasına:
-Ne işi var bu çocuğun burada?
Gizem saf gülüşüyle hafif gamzelerini çıkardı göz önüne. Gözleri kısılırcasına gülmüştü. Cevap vermemişti ama ben cevabımı almıştım. Gizem
-Emir gelmeyecek misin?
Emir benden çekiniyordu sanırım. Ondan fazla hoşlanmıyor olabilirdim ama kızımın erkek arkadaşıydı sonuçta hızla cevap verdim.
- Tabi ki geliyor. Hadi Emirciğim yukarı çıkalım.
Emir başını onaylarcasına salladı. Gizem çok sevinmişti kulağıma
- Teşekkür ederim bitanem...
Yukarı hızla çıktık. Olamaz sanırım evden hızla çıkarken anahtarımıda unutmuştum. Herşeyi unutuyordum. Bu olmamalıydı. Yani bu kadar hızlı olmamalıydı. Kapının önünde öyle bekliyorduk. Çocuklar ne olduğunu anlayamamış bir şekilde bakıyorlardı. En sonunda Gizem:
-Anneciğim bir şey mi arıyoruz? Gizem'e dönerek:
-Hayır bitanem. Anahtarımı evde unutmuşumda. Gizem çantasından hızla anahtarını çıkardı. Gülümseyerek salladı.
-Bumuydu anne. İşte al. Kapıyı açtım ancak içeride dumanların olduğunu gördüm. Yanık kokusu vardı.
Ocakta yemeği unuttuğumu fark ettim. Ama fazla bir zarar yoktu. Onu hallettim ama Gizemin en sevdiği yemek yanmıştı. Çok üzülmüştüm. Ayrıca bu unutkanlıklar can sıkmaya başlamıştı.
Neyse ki herşey normale binmişti. Çocuklar salonumuzda benim ve Serhatın resimlerinin olduğu albümü inceliyorlardı. Beni gördükten sonra bırakmak istediler ama hemen müdahale ettim:
- Bakabilirsiniz tabi ki. Dedim gülümsedim içimde bir acı kırıntılarıyla...
Gizem üzgün bir ses tonuyla:
-Seni üzmek istememiştim anne. Biliyorum bu konuda çok hassassın. Lütfen izin ver istediğini yapalım. Hem bak yemeğede üzülme hemen makarna yaparız nasıl fikir?
Emir güzel ve anlayışlı bir gülümsemeyle:
- Bana uyar. Peki ya size uyar mı Arzu hanım? Arzu hanım mı? Emir kızımı çok mutlu ediyordu. Şaşkın bir sesle:
-Arzu hanım mı genç adam? Teyze diyebilirsin. Ayrıca siz biz falan olmuyor. Emir utanmıştı sanırım konuşmama devam ettim." Hadi ozaman bol salçalı bir makarna yapalım." dedim ve Emir'in omzuna dokunarak yürüdüm.
Mutfağa gidip yemeği hazırladık. Onlara bakıyordum sürekli. Ne kadarda yakışıyorladı. Birbirlerine bakıp gülümsemeleri bana bir an Serhat'la gençlik günlerimizi getirmişti aklıma. Beraber yemek yapmayı çok severdik. Umarım onlarında kaderleri böyle olmazdı. Birden kurduğum hayallerden, gençliğimden çıkarak normal hayatıma döndüm
Sofrayı çok güzel kurmuşlardı. Oysa ki Gizem yemek falan yapmayı asla sevmezdi. Bunu o yapamazdı.
- Kızım bunları sen hazırlamadın değil mi?
Gizem tuhaf bir bakış attı.
- Nedenmiş anne? Ben yapamazmıymışım?
- Yok annem onun için değil de. Yani ikinizin hazırlamış olması beni çok mutlu etti.Bak Emir kızım diye söylemiyorum yemek yapmayı pek sevmez.
Emirle baya gülmüştük. Ama Gizem'in hoşuna gitmemişti bu. Gülerek yanımda ki kızıma uzun uzun sarıldım ama birden aklıma o çok takılan şey geldi ve kendimi tutamayarak gözyaşlarım aktı. Ama hızla sildim. Çünkü bunları zamanında öğrenmeliydi. Hissetmiş olacak ki Gizem :
-Anneciğim iyi misin? Dedi. Emir ağladığımı görmüştü. Ona sus işaretini yaparak susması gerektiğini söyledim. Acaba bunu Emir'e anlatmalı mıydım?
Yemekleri yedik. Çok beğendiğimi her ikisinede belirtmiştim. Memnun olduklarının farkındaydım. Şimdi, onlara hayat günlük güneşlikti.
Mutfağa toplamaya gittim. Emir'in tabakları getirdiğini gördüm. Bana o mağlum soruyu soracak mıydı?
-Arzu hanım? Dedi ve hemen kestim
-Arzu teyze diyecektin herhalde?
-Evet, alışamadım hala. Sizi zor duruma sokmayacaksam eğer içerde neden ağladığınızı sorabilir miyim? Yüzünde, kafasında ki soru işaretlerinin cevaplarını bulmaya çalışan bir izlenim vardı. Yüzümde bir gerginlik vardı sanki. Söylemeliymiydim bilmiyordum. Kızım benden sonra ona emanetti.
-Emir, ben aslında söylemelimiyim bilmiyorum. Ben... Tam o sırada Gizem'in girdiğini gördüm. Ve hemen sustum. Emir gözümün içine bakıyordu. Merak etmişti. Gizem içereyi toplamak üzere içeri gitti. Devam ettim sözlerime,
-Emir kızım sana emanet...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah kelebek(1)
Mystery / ThrillerHayatımın dönüm noktasındaydım.Oysa ki benim ne suçum vardı ki anlayamamıştım.Hem ağlıyorum, hem de acı çekiyordum.Bu nasıl bir seydi Allah'ım. Onsuz ne yapacaktım ben? Beni bıraktı ve gitti. Bu kadar basitmiydi. Oysa ki bana söz vermişti ba...