6.BÖLÜM: "AGAH"

292 29 12
                                    




Multimedia: Yakup

Maroon 5 - One More Night

*

6.BÖLÜM: "AGAH"


Nefes nefese uyandım. Sağa ve sola şaşkınca baktığımda yatakta değil tekli koltukta uyuya kaldığımı fark ettim. Bu aralar fazla dalgındım. Koltukta biraz dikleşip elimi saçlarıma daldırdım. Kabusum diğer gördüklerime oranla bir hayli hafifti. Etkilenmemek için elimi saçlarımdan çekip düşünmeyi bıraktım.

Duvardaki saat 05:00'i gösteriyordu. Bu saatten sonra uyursam okula yetişemezdim. O yüzden koltuktan kalkıp banyoya yöneldim. Elimi yüzümü yıkarken aynadaki yansımama baktım. Yüzümde kabus gördüğüme dair hiçbir belirti yoktu. Sanırım bünyem alışmıştı. Yanağımın neredeyse yarısını kaplayan sivilceden eser yoktu. En azından bununla mutlu olabilirdim, belki.

Kendime bakmayı bırakıp tuvaletten çıktım. Uzun koridorda yürürken iç çekme sesi duymamla donup kaldım. Ses annem ve babamın odasından geliyordu. Odaya doğru temkinli adımlar atıp, kulağımı kapıya yaklaştırdım. Annemin hıçkırarak ağladığı gerçeği yüzüme tokat gibi indi. Çaresizlik, deri bir elbise misali bedenimi sarmaladı. Öfkem ise pimi çekilmiş bombanın patlaması gerektiğini haykırıyordu.

Ama maalesef, acının göz yaşını silmek için mendil yoktu.

Derin bir nefes alıp kapıdan çekildim. Ne zaman sıktığımı bilmediğim yumruğumu serbest bıraktım. Annemlerin odasına girmeyi es geçip kendi odama girdim. Komodinin üzerindeki telefonumu aldım ve rehberden 'GÜZELİM' kişisinin üzerine tıkladım.

Telefon çalarken kasılan bedenimi gevşettim, nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım. Sakin olmalıydım şu an bombanın patlama zamanı değildi.

"Bade?" Emir'in endişeli sesi kulaklarımı doldurdu.

"Bugün sabah sporuna erken mi başlasan?" Sorduğum soruya olumlu cevap alınca telefonu kapattım.

Gardırobumu açıp siyah kısa şort ve yarısı siyah yarısı beyaz sporcu atletimi çıkardım. Bu havada donacağım kesindi. Donmamı engellesin diye kalın gri polarımı aldım. Kıyafetleri seri bir şekilde giyip saçlarımı at kuyruğu yaptım. Telefon, para, kulaklık gibi eşyaları cebime koydum. Telefonum cebime sığmayınca elime aldım.

Evden çıkarken kapıyı yavaş kapattım. Kafamı sağa çevirdiğimde Emir'i bizim evin duvarına yaslanmış halde gördüm. Beni fark edince baştan aşağı süzdü. Kaşlarımı çattım.

"Şort."

Korumacı tavırları hoşuma gidiyordu. Öz abimden daha çok abilik yaptığı su götürmez bir gerçekti. Bende gülümseyerek onu süzdüm. Saçlarını gelişigüzel dağıtmış gibi çok hoştu. Gözleri yeni uyandığının habercisiydi. Gerçi kim sabahın beşinde zinde kalabilir ki? Pardon, benim dışımda. Üzerinde koyu yeşil kazak ve altında hafif dar siyah kot vardı. Spor yapmak için rahat olmasa da ona yakışmıştı.

Gözlerimi kısarak pantolonuna bir bakış attım. "Dar pantolon." Kafasını eğerek pantolonuna baktı. Şaşkınca bana baktıktan sonra inanamaz gibi kafasını sağa sola salladı.

Gülerek arkamı döndüm, sahil yoluna yürümeye başladım. Bizim ev sahili görmüyordu ama çok yakındı. Kısa yollardan gidince beş dakikaya sahile varabiliyordun.

"Sen bu saatte spor yapar mıydın?" Yanımda yürüyen Emir'e alaycı bakışlarımı yolladım.

"Tabi, her sabah sporumu yaparım." Emir aynı alaycı bakışları bana yolladı. Kesin laf sokacaktı. Bu yalana inanmasını bekleyemezdim.

SUSKUNLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin