Bir yandan keman çalıyor, bir yandan dans ediyordum. O an nerede olduğumu bile unutmuştum. Bi ara gözümü açtığımda Derya'nın koşarak içeri girdiğini gördüm.
Çevremdeki seslerin bazılarını duyuyordum. Benden böyle bir şey beklemedikleri açıktı.
" Bu Sona değil mi?" diyenler.
" Onu hiç böyle düşünmemiştim."
" Ne kadar da güzel çalıyor."
" Bu Sona ile onun aynı kişi olduğuna emin miyiz?" gibi birçok ses vardı etrafımda.
Bahçe kapısında birini görmemle taş kesilmiştim. Yanılıyor olmalıydım. Belki de benzetiyordum. Bir an gözlerimi açıp baktığımda az önce gördüğüm kişinin orada olmadığını gördüm.
Hayal görmüş olabilir miyim diye düşündüm o an. Ama ilk defa böyle bir şey oluyordu. Aradan geçen üç yıldan sonra dönmüş olabilir miydi?
Hadi o geldi diyelim?
Dönse bile neden buraya gelmişti ki? Tekrar hayatımı mahvetmek için mi dönmüştü?
Düşüncelerimden kolumu çekiştiren Derya ile kurtuldum. Heyecanlı bir şekilde sürekli kolumu sallıyordu.
"İsmini yazdırdım bile." Dediğinde ilk başta idrak edememiştim. Ne isminden bahsediyordu?
"Neden bahsediyorsun?" dediğimde sanki garip bir şey görmüş gibi bana bakıyordu. Takmayıp bahçe kapısına bakmaya devam ettim. Yağmur durmuş yerini güneşe bırakmıştı.
"Neyin var senin?"
" Hiç...hiçbir şey." Dediğimde neden duraksadığımı anlamadım.
O olmuş olsa bile benim umurumda olmaması gerekiyordu.
"Yarışma için ismini yazdırdım diyorum. Hem dans edeceksin hem keman çalacaksın. Bu senin için bir fırsat." Dediğinde duyduklarımla kalakaldım.
"Sen ne dediğinin farkında mısın?" diye bağırdığımda etrafta kalan az kişiden fısıltılar yükseldi.
Onlara dönüp "Dağılın!!!" dedikten sonra tekrar Derya'ya döndüm.
"Sana bunun hakkında bir şey söylememiştim." Diye bağırmaya devam ettiğimde Derya kendini savunmaya geçmişti. Sinirim her geçen saniye de artıyordu.
"Kendini çok fazla kaptırmıştın. Hem çok güzel gözüküyordu. Sen kendi yeteneğinin farkında olmaya bilirsin ama ben senin ne kadar yetenekli olduğunu fark etmiş ve bunu sana defalarca dile getirmiştim. Bu senin için fırsat diyorum. Neden anlamıyorsun? Kendini bu alanda geliştirip çok iyi bi kemanist olabilirsin. İsmini dünya ya yayabilirsin. Bu senin tek kaçış noktan biliyorum ve sende ondan kopamadığına göre bu işe odaklanabilirsin." Dediğinde oda bağırıyordu. Etrafımızdaki kişiler dağılmış olsa bile kalan kişilerin kulağının bizde olduğunun farkındaydım.
"Tamam seviyorum. Bunu hiç bi zaman inkar etmedim. Ama benden habersiz nasıl böyle bir şey yaparsın? En azından bir şey dememi bekleseydin?" dediğimde sesim her saniye yükseliyordu.
"Sona! " Diyen sese döndüğümde müzik hocasını gördüm. "Al işte bir bu eksikti." Diye söylediğimde Derya dik dik bana bakmıştı.
"Buyurun hocam!!" dediğimde hemen müzik sınıfına çıkmamı beş dakika sonra geleceğini söylemişti. Derya'ya bir şey demeden en üst kattaki müzik sınıfına doğru yürüdüm. Dans ederken yorulmuştum bir de bunun üstüne merdiven çıkmak eziyet gibiydi.
Yavaş adımlarla koridorun sonundaki sınıfa ilerledim. Açık kapıdan girdiğimde büyük bir salonla karşılaşmıştım.
Buraya ilk defa geliyordum. 2 yıldır keman çalıyordum ama buraya hiç uğramamış sadece kendi kendime çalmış, dans etmiştim.
Etrafıma baktığımda kocaman bir sahne vardı. Sahnenin üzerinde onlarca müzik aleti duruyordu. O an kendimi sanki buraya aitmiş gibi hissetmiştim.
Sanki buradan çıkmasam günlerce kalabilirmiş gibi...
Salonda yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Her müzik aletini inceledim. Kemanı gördüğümde kendi kemanımın o an nerde olduğunu hatırlamadığımı anladım. Büyük ihtimalle Derya ya bağırdığımda fırlatmıştım.
Sinirlendiğimde gözüm hiçbir şeyi görmez ne söylediğimi bilmezdim. Derya toplardı. Şimdi daha önemli bir mesele vardı. Hocayla konuşmalı ve ismimi sildirmeliydim.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordum ama bu oda da kendimi kaybetmiştim. Bulduğum ilk kemanı almış birkaç parça çalmıştım bile.
Kemanı bırakıp arkamı döndüğümde dans ve müzik hocasının kapıdan beni izlediğini gördüm. Kendimi o kadar çok kaptırmıştım ki geldiklerini bile duymamıştım.
İkisinin de yüzünde gördüklerinden hoşnut bir ifade var ama ben onların yüz ifadesinden hiç hoşnut değildim. Çünkü dans ederken birilerinin beni izlemesinden çok rahatsız olurdum.
"Sona... ne diyeceğimi bilmiyorum ama bu çok güzeldi. O kadar yeteneklisin ki ne diyeceğimi bilemiyorum." Dediklerinde rahatsız olmuştum.
Tek söylediğim şey "Ne kadar zamandır ordasınız?" olmuştu.
"En başından beri seni izliyorduk. Kendini o kadar kaptırmıştın ki geldiğimizi duymadın bile." Demişti müzik hocası.
"Kesinlikle yarışmaya katılmalısın bu senin için bir fırsat. Kazandığında yurt dışında alanınla ilgili eğitim görme şansın var Sona. Bu fırsatı iyi değerlendirmelisin. Bu yeteneğin duyulması gerekiyor." Diye devam etmişti dans hocası.
"Ama ben dans ederken ve keman çalarken izlenmekten rahatsız olurum. Derya yarışma olduğunu söylediğinde hiç düşünmemiştim bile katılmak için. Onca kişinin önünde bunu yapabileceğimden emin değilim." Derken sesim sona doğru kısılmıştı.
"Çalıştıkça bir şeyler yaptıkça bu korkunu yenebilirsin. Kendini çevreye kapatma. En azından dene. Nasıl bir koreografi istersin ona sen karar ver. Yanına birilerini istersen verelim. İstersen kendi başına ol. Ama düşün bu şansı elinin tersiyle itemezsin." Derken ikisi de beni ikna etmeye çalışıyordu.
Ne demeliydim bilmiyordum.
Yapabilir miydim onu da bilmiyordum.
Hiçbir zaman yeteneğimi birilerine gösterme isteğim olmamıştı. Hep kendim çalmış, dans etmiştim. Birazda bu yüzden ıssız yerleri tercih ediyordum.
Derya bile beni tesadüfen görmüştü. O zaman çaldığım ara sokak evime yakın olduğu için evime gelirken benim olduğum yere gelmişti.
Geleceğinden haberim bile yokken onu karşımda görmek tuhaftı. Bir tek annem bilirdi dans ettiğimi keman çaldığımı. Ona da hiç göstermemiştim zaten. Sadece bunları yaptığımı biliyordu.
"Lütfen Sona. Bu yarışma senin dönüm noktan bile olabilir." Dediklerinde düşüneceğimi söyleyip bahçeye indim.
Kemanım toplanmış bir bankın üzerine bırakılmıştı. İfadesiz bir şekilde bulunduğu yerden aldım ve evime doğru yürümeye başladım. Bahçedekilerin gözünün üzerimde olduğunun farkındaydım. Ama hiç takmadım. Suratlarına dahi bakmadım. Sadece ruhsuz bir şekilde önüme bakıyordum. Ama düşünecektim. Kendimi yıllardır adadığım şeyi belki de sürekli yapma şansım olurdu.
Düzgünce düşünmeli ve kararımı vermeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kemanın Dansı (askıda)
RomanceGİTTİN.. Ansızın, haber vermeden. ****** Gitmeden önce düşün Çünkü döndüğünde bulduğunla, Giderken bıraktığın asla aynı olmayacak...