SON MEKTUP

177 2 2
                                    


Bir zamanlar birbirimize öyle mektuplar yazardık ki her okunduğunda yeni bir ilham kaynağı olup duygularımızı yerinden çıkarıp tekrar ederdi.Her yazdığımızda o kadar ağır bedeller öderdik ki okumaya ne cesaretimiz ne de yüreğimiz kalırdı.Kaderde bize katılıp sayısız tesadüfler ortaya çıkarıp mektup misali atardı.Ya bize ağır ders vermek için ya da bize hediye etmek için.Tek bir noktada birleştirip birbirimizin yüzünü okurduk.Hangi söz, cümle, mektup bundan daha anlamlı olabilirdi ki açık ve net şekilde.Ama sonra o mektuplar bizim günahımız oldu.Ağır bedelleri görmezden geldik.Mektupları zamansızca yaktık yırttık göz yaşlarıyla ıslattık.Ve en sonunda elveda bile dileyemeden ayrı kaldık.Farklı şehirlere hapsolduk.İhanetin kölesi yeminlerin yalancısı iki yüzlülüğün efendisi olduk.

Ben her zaman kaderin ve senin mektuplarına inanmıştım oysa ki.İnancımın boşa çıkması uzanan ellerimin bırakılması her seferinde aynı şarkıyı yeni bir şarkı gibi dinlenilmesi de ayrı bir hüzün katıyordu mektuplarıma.Son mektupta da olduğu gibi.Ama rollerimizi öyle ezberlemiştik ki bozmadan oynuyorduk.Bense kendi hikayemin başroldeydim. Senin hikayende de sen ve başkalarıymış.

...Yoksa hayat biter yüzüne çizgiler düşer. Muktuplarımızda ki en acı hikayede buydu.En ağır bedeldi belki de. Mutlu olacağımız en iyi güne mühürlenmişti.Hem rüyalarımıza hemde takvimimize.Benim en büyük hatamdı.İhtiyaç duyduğunda yanında olamamaktı.O günden sonra defalarca hem rüyalarıma hemde ruhuma işlenmişti.Artık ben onu hatırlatıyordum belkide.Yüzümüze çizgiler düştü ve yaşlandık.Onun izleri artık benimde üstümdeydi. Sen ol yada olma senin yükünü de ben kaldırmalıydım. Hangi baba kızının üzülmesini isterdi ki. Gözü arkada kalmamalıydı.Sen ne kadar beni istemesende.

Ve son kez kendimizi öyle ödüllendirdik ki sanki hiç yazılmamış gibi masallar diyarında ödüllendirdik.Eskiden öyle vedalar etmiştik ki yollar bitmeden düşünmeden etmiştik.Hemde büyük yeminlerle.En sonunda vedayı bile hakketmedik masallar diyarında.Hiç yaşanmamış gibi bulutlar bile yağmur bırakmadı arkamızda.Yalan yeminlerinde bedeli buydu.

O günden sonra kader bir daha mektup attı.Yine bir tesadüf yazdı tekrardan köprüde.Kahverengi deri ceketin toplu saçların öyle şeyler anlatıyordu ki.Okudum hepsini ne haberin oldu nede haberini uçurdum.O mektubu orada bıraktım geçtim.Bu sefer tekrardan ezberlenmiş oyunları rollerimizi bozmak istedim.Sonuçta ne değişecekti ki.Son mektup bu belki de yıkılmış dökülmüş bir eskişehir olan harabenin içinde.Her yerde eski anıları olan harabede.Yolun düşerse bir gün okursun.Çünkü bu sefer kuşlar getirmeyecek.Taşı sen kaldırıp okuyacaksın...

Sonu başından belli olan hikayeydik,
Belki birşey olurda sonu değişir diye beklerdik,
Düz sade duygusuz zevksiz bittirdik,
Ne acı çektik ne ayrılık ne de aşk yaşadık
Boşa açılan kitaptık kapattık....

Ayazda kalmış kuş misali titriyorum. BURAK SÖNMEZ

27 EKİM 2011/2015








SON MEKTUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin