4.Bölüm(Dinleyenim)

53 6 1
                                    

25.04.1994

Aşk, çok farklı bir duygu değil mi? Mutlulula hüzünü bir arada yaşatan aynı zamanda bir çok duyguyu bulunduran bir duygu. Aşk, öyle birşeydir ki bazen karşıda ki insanın yaşadığını bilmek bile yeter sana. Onun geçtiği yollardan seninde geçtiğini bilmek. Onunla aynı havayı soluduğunu bilmek bile yeter sana. Onun mutluluğuyla mutlu olmak onun üzüntüsüyle üzülmek... Aşk güzel bir duygu olduğu kadar da berbat bir duygudur. Aşk, seni yanlızlaştırır. Etrafında hiçbir insan bırakmaz.

Yıllar boyu adını aşk koydukları bu karmaşık duygudan kaçtım. Birini sevmekten korktum çünkü. Bağlanmaktan. Annemle babamın çok büyük bir aşkı yoktu. İstenmemişim zaten. Ne annem tarafından nede babam tarafından. Ben hayata bir sıfır yenik başlamıştım zaten. Ne kadar beni sevmesede annem uzun bir yıl boyunca bana bakmış sonra babamın ona giderken bıraktığı acıya dayanamamış ve delirmişti. Ardından ölüm haberi geldi. İlaçlar bile kesememiş annemin acısını. İntihar etmiş. İlk duyduğumda boğazımın orasına bir yumru yesemde, ardından unutmuştum herşeyi. Kendimi insanların sorunlarını çözmeye vermiştim. O kadar karmışk duygular yaşamıştım ki artık insanların suratına baktığımda ne hissetiğini anlayabiliyordum. Hatta o an ne yaşağıdını bile tahmin edebiliyordum.

İşte hep bu yüzden kaçtım bu duygudan. Ne birine körü körüne bağlanmak istedim nede onu koşulsuzca sevmek.

Berat'a tek bir şart sundum. Asla bana aşık olmayacaksın dedim. Çünkü ben ona asla aşık olmayacaktım. Beni sevebilirdi. Her insan gibi ama onun ilerisine gitmeyecektik. Çünkü, zamanı geldiğinde ben ondan gidecektim oda benden. Biz asla hep beraber olamayacaktık.

"Burcu?" kafamı kaldırıp Berat'a bakıyorum. Son 9 gündür aramız çok iyi. Onu sürekli birşeyler karalarken buluyorum. Benim sözümü dinliyor. Gülüyor, gözlerinin içiyle. Tamda istediğim gibi.

"Dersin bittimi?"

"Bitti." Yanıma oturuyor. Mutluluğu gözlerinden okuyabiliyorum. Onun mutlu olması demek benimde mutlu olmam demek.

"Evde durumlar nasıl?" yüz ifadesi bir an bozulmuş gibi olsada anında toparlıyor.

"Normal, yani sıradan. Babam eve gelmiyor son 2 gündür. Annem ne kadar üzüldüğünü belli etsede sesini çıkartmıyor."

"Anneni anlıyorsun değil mi?"

"Evet. O benim annem. Beni doğurup dünyaya getiren kadın."

"İşte böyle." Gülümsüyorum. "Ama unutma ne yaparsa yapsın o adamda senin baban." İç çekiyor.

"Biliyorum. Ama onu hemen affedemem. Bana herhangi bir babalık görevi yapmadı. Bu hayatta bana tek bir şey bile öğretmedi."

"Yanlış, sana birşey öğretti." Anlamamış gözlerle bana bakmayı sürdürüyor. Gülümsüyorum bu haline.

"İleride kim gibi olmayacaksın?"

"Babam. Asla evlendiğim kadını aldatmayacağım."

"İşte, baban sana bunu öğretti. Ne olursa olsun eşine sadık kalmayı, çocuklarını sevmeyi onlara ilgi göstermeyi öğretti. Aslında bunlar görünenler. Birde göremediklerimiz var. Baban aslında sana çok şey öğretti Berat."

Birçok duygu barındıyor gözleri... Sevgi, şevkat, huzur, mutluluk, şaşkınlık...

"Sen... nasıl bir kızsın böyle?" büyülenmiş bir şekilde bana bakıyor. Gülümsedim.

"Bilmem." Dedim utançla.

"Ben biliyorum. Sen benim dinleyenimsin. Aynı zamanda bütün hayatımı birlikte geçirmek istediğim kızsın. Aşık olmam gereken kız."

Mevsim Hâlâ Sen... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin